7. Hukuk Dairesi 2015/1540 E. , 2015/11947 K.
"İçtihat Metni"İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı vekili, davacının davalı işyerinde uzman doktor olarak çalışırken ücret alacağının ödenmemesi nedeniyle Mersin 5. İcra Müdürlüğü"nün 2012/4543 sayılı takip dosyası ile icra takibine başlandığını, davalının borca ve tüm ferilerine haksız itirazı üzerine icra takibin durduğunu belirterek itirazın iptalini ve %40"tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davalı işverence davacının talep ettiği ücretinin ödendiğinin kanıtlanamaması ve talep edilen ücretin bir aylık net ücretin altında olması nedeniyle davanın kabulüne, itirazın iptaline, takibin devamına, davacı yararına asıl alacağın %40"ı oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
Taraflar arasında davacının ücret alacağı olup olmadığı uyuşmazlık konusudur.
4857 sayılı İş Kanununun 37 nci maddesine göre, işçiye ücretin elden ya da banka kanalıyla ödenmesi durumunda, ücret hesabını gösteren imzalı ve işyerinin özel işaretini taşıyan “ücret hesap pusulası” verilmesi zorunludur.
Uygulamada çoğunlukla “ücret bordrosu” adı altında belgeler düzenlenmekte ve periyodik ödemelerde işçinin imzası alınmaktadır. Banka aracılığı ile yapılan ödemelerde banka kayıtları da ödemeyi gösteren belge niteliğindedir.
Ücretin ödendiğinin ispatı işverene aittir. Bu konuda işçinin imzasını taşıyan bir ödeme belgesi yeterli ise de, para borcu olan ücretin ödendiğinin tanıkla ispatı mümkün değildir.
4857 sayılı Yasanın 32 nci maddesinde, “Çalıştırılan işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakının özel olarak açılan banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenmesi hususunda; tabi olduğu vergi mükellefiyeti türü, işletme büyüklüğü, çalıştırdığı işçi sayısı, işyerinin bulunduğu il ve benzeri gibi unsurları dikkate alarak işverenleri veya üçüncü kişileri zorunlu tutmaya, banka hesabına yatırılacak ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakının, brüt ya da kanunî kesintiler düşüldükten sonra kalan net miktar üzerinden olup olmayacağını belirlemeye Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığından sorumlu Devlet Bakanlığı müştereken yetkilidir. Çalıştırdığı işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakını özel olarak açılan banka hesapları vasıtasıyla ödeme zorunluluğuna tabi tutulan işverenler veya üçüncü kişiler, işçilerinin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaklarını özel olarak açılan banka hesapları dışında ödeyemezler” şeklinde kurala yer verilmiştir. Anılan hükme göre, belli koşulların varlığı halinde ödemeler işçi adına açılacak banka hesabına yatırılmalıdır.
Uzun süre ücretlerinin ödenmediği iddiası karşısında, işverence cevap dilekçesinde dayanılmak kaydıyla yemin teklifi hakkının olduğu hatırlatılmalı ve gerekirse bu yönde usulü işlemler tamamlandıktan sonra sonuca gidilmelidir. Dairemizce, çok uzun süre ücret ödenmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu belirtilerek, hakimce resen yemin teklifinde bulunulabileceği de kabul edilmektedir.
Somut olayda; davacının hangi döneme ilişkin ücret alacağı talebi olduğu netleştirilmediği gibi 29.11.2011-17.5.2012 tarihleri arasındaki döneme ilişkin banka hesap ekstresi de istenmemiş; sadece davacı tarafın iddiası esas alınarak hazırlanan ve ücret alacağının hangi ayda ne kadar eksik ödendiğine ilişkin bilgi içermeyen, denetime elverişli olmayan bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulmuştur.
Mahkemece, davacının çalıştığı dönem belirlenerek, tüm çalışma dönemine ilişkin banka hesap ekstreleri getirtilmeli, bundan sonra denetime elverişli rapor aldırılarak davacının ücret alacağı olup olmadığı ve varsa miktarı yukarıdaki ilkeler doğrultusunda belirlenmeli sonucuna göre bir karar verilmelidir. Bu husus gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, bozma nedenidir.
3-Mahkemece, yapılan yargılama sonunda davacı yararına %40 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiştir. İ.İ.K. 72. maddesinde değişiklik yapan 6352 sayılı Yasanın değişikliğe ilişkin maddesi Resmi Gazetede yayımlandığı 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe girdiği ve İİK."nun 72. maddesindeki düzenleme emredici olup kamu düzenini ilgilendirdiğinden yürürlüğe girdiği andan itibaren derhal etkisini göstereceğinden tamamlanmamış tüm hukuki durumlara uygulanması gerekeceği dikkate alındığında, davacı yararına % 20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesi gerekirken %40 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiş olması da isabetsi olmuştur.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine 11.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.