Esas No: 2021/5279
Karar No: 2022/2042
Karar Tarihi: 30.03.2022
Danıştay 4. Daire 2021/5279 Esas 2022/2042 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2021/5279 E. , 2022/2042 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2021/5279
Karar No : 2022/2042
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ...Vergi Dairesi Başkanlığı
(... Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACI) : ...Sinema Turizm ve Sportif Tesisler İşletmeciliği Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : ...Bölge İdare Mahkemesi .... Vergi Dava Dairesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından ihtirazi kayıtla verilen beyanname ile yurt dışından elde edilen krediye ilişkin olarak ödenen faiz üzerinden 2020/8 dönemi için tahakkuk eden gelir (stopaj) vergisinin kaldırılması ve faizi ile iadesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: .... Vergi Mahkemesince verilen ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararda; Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 8.maddesinde belirtilen stopaj vergisi istisnasından yaralanılabilmesi için kredilerin, bankalar, yurt dışı kredi kuruluşları ve uluslararası kurumlardan sağlanmasının yeterli olduğu, uluslararası kurumlardan kullanılan krediler için bu kurumların yapıları, ortakları ve benzeri konularda herhangi bir sınırlamaya tabi tutulmadığı, yasa koyucunun yurt dışından kullanılan kredilerin kullanımını kolaylaştırmak ve maliyetini düşürmek amacıyla istisna kapsamını genişlettiği dikkate alındığında, aracı kurumlardan, davacı şirketin temin ettiği kredinin ve şirkete yapılan faiz ödemelerinin istisna kapsamında değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varıldığından davacı şirketin kullandığı kredi için uyuşmazlığa konu dönemde aracı firmalara ödediği faizin istisna kapsamında olduğu anlaşıldığından, davacının ihtirazi kaydı dikkate alınmadan 2020/8 dönemine ilişkin olarak yapılan stopaj tahakkukunun ödenen faiz üzerinden hesaplanan 219.636,64 TL'lik kısmında hukuka uyarlık bulunmadığı ve tecil faizi ile iadesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Dava konusu tahakkukların hukuka uygun olduğu ve kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
TETKİK HÂKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu ...Bölge İdare Mahkemesi .... Vergi Dava Dairesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 30/03/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY:
Davacı şirket tarafından ihtirazi kayıtla verilen beyanname ile yurt dışından elde edilen krediye ilişkin olarak ödenen faiz üzerinden ihtilaflı dönem için tahakkuk eden kurum (stopaj) vergisinin kaldırılması ve ödenen tutarın faizi ile birlikte iadesi edilmesi istemiyle açılan davayı kabul eden Vergi Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunu reddeden Vergi Dava Dairesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmiştir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 3. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, Kanunun 1. maddesinde sayılı kurumların kanuni ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye'de bulunmayan sadece Türkiye'de elde ettikleri kazaçları üzerinden dar mükellefiyet esasında vergilendirileceği hükme bağlanmış; (3) numaralı fıkrasında da, dar mükellefiyette kurum kazancını oluşturan kazanç ve iratlar bentler halinde sıralanmış ve Türkiye'de elde edilen menkul sermaye iratları söz konusu kazanç ve iratlar arasında sayılmıştır.
Aynı Kanunun 30. maddesinde de; serbest meslek kazançları, gayrimenkul sermaye iratları, her nevi alacak faizleri, menkul sermaye iratları, telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret unvanı, alameti farika ve benzeri gayri maddi hakların satışı, devir ve temliki mukabilinde alınan bedellerin kurumlar vergisi kesintisine tabi tutulacağı öngörülmüştür.
Vergi ödevinin düzenlendiği Anayasa'nın 73. maddesinin dördüncü fıkrasında , "Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna (21/1/2017 tarihli ve 6771 sayılı Kanunun 16. maddesiyle, bu fıkrada yer alan “Bakanlar Kuruluna” ibaresi “Cumhurbaşkanına” şeklinde değiştirilmiştir) verilebilir" denilmiştir. Vergi oranının ya da tutarlarının yasanın belirttiği aşağı ve yukarı sınırlar içinde Bakanlar Kurulunca değiştirilebilmesi, Anayasa Mahkemesinin kimi kararlarında belirtildiği gibi, ekonomik koşulların özeliklerine göre önemli sosyo-ekonomik amaçlara ulaşabilmek için gerekli olabilmektedir. 5520 sayılı Kanunun 30. maddesinin (8) numaralı fıkrasında da böyle bir yetki verilmesi kurala bağlanmış; Bakanlar Kurulunun fıkralarda belirtilen vergi kesintisi oranlarını, gelir unsurları veya faaliyet konuları itibarıyla ayrı ayrı belirlemeye, sıfıra kadar indirmeye veya ilgili fıkralarda belirtilen oranın bir katına kadar artırmaya yetkili olduğu belirtilmiştir.
5520 sayılı Kanun'un sözü edilen kuralı ile verilen yetkiye dayanılarak 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı'nın 1/5 maddesi ile de, yabancı devletler, uluslararası kurumlar veya yabancı bankalardan ya da bulunduğu ülkede mutad olarak kredi vermeye yetkilendirilmiş olup sadece ilişkili bulunduğu kurumlara değil tüm gerçek ve tüzel kişilere kredi veren kurumlardan alınan krediler için ödenecek faizlerden %0 oranında, diğer faizlerden ise %10 oranında vergi kesintisi yapılacağı belirtilmiştir. Buna göre, yabancı devletler, uluslararası kurumlar veya yabancı bankalardan ya da bulunduğu ülkede mutad olarak kredi vermeye yetkilendirilmiş olup sadece ilişkili bulunduğu kurumlara değil tüm gerçek ve tüzel kişilere kredi veren kurumlardan alınan krediler için ödenecek faizlerden fiilen vergi alınmayacaktır.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacı şirketin, Güney Kore'de mukim ...Management Co Ltd, ...Co. Ltd ve ...Ist Co. Ltd. ünvanlı şirketlerle imzaladığı kredi sözleşmeleri ile temin ettiği kredilere ilişkin olarak yine davacı tarafından yapılan faiz ödemeleri üzerinden, "kredilerin, gerçekte Güney Kore'de mukim finans kuruluşlarından temin edildiği, zira, kendileriyle sözleşme imza edilen ...Management Co Ltd, ...Co. Ltd ve ...Ist Co. Ltd. şirketlerinin, Güney Kore'de mukim banka statüsündeki finans kuruluşlarından temin ettikleri parayı davacıya kredi olarak vermek amacıyla kurulduğu, bu sebeple, adı geçen üç şirketten alınan kredilerin 'yabancı devletler, uluslararası kurumlar veya yabancı bankalardan ya da bulunduğu ülkede mutad olarak kredi vermeye yetkilendirilmiş olup sadece ilişkili bulunduğu kurumlara değil tüm gerçek ve tüzel kişilere kredi veren kurumlar'dan temin edildiğinin kabulü ve dolayısıyla faiz ödemeleri üzerinden yapılması gereken vergi tevkifat oranının 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca %0 olması gerektiği" ihtirazi kaydıyla verilen muhtasar beyanname ile yapılan ihtilaflı döneme ilişkin tahakkuk işleminin ilgili kısmının iptali ve ödenen tutarın yasal faiziyle birlikte iadesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Olayda, davacı tarafından temin edilen yabancı kaynaklı kredilerin, davacı şirket ile kreditör olarak tanımlanan ...Management Co Ltd, ...Co. Ltd ve ...Ist Co. Ltd. şirketleri arasında imzalanan kredi sözleşmelerine dayandığı ve bu sözleşmeler ile, davacıya verilecek kredinin kreditörler tarafından sağlanacağı ve davacı tarafından, kredi geri ödemelerinin, faiziyle birlikte, kreditörlere yapılacağı hususlarının düzenlendiği ve bu kapsamda taraflara çeşitli hak ve yükümlülüklerin yüklendiği görülmektedir. Dolayısıyla, uyuşmazlığa konu tahakkukun kaynağı faiz gelirinin, davacı ile kreditörler arasındaki borç ilişkisini düzenleyen kredi sözleşmelerinden kaynaklandığı ve bu sözleşmeler sonucunda faiz gelirinin kreditörler adına tahakkuk ettirilerek bu kurumlara ödendiği ve bu durumda da Türkiye'de faiz geliri (menkul sermaye iradı) elde eden kurumların, kreditör kurumlar olduğu açık olup bu kurumların yabancı devlet, uluslararası kurum veya yabancı banka ya da bulunduğu ülkede mutad olarak kredi vermeye yetkilendirilmiş olup sadece ilişkili bulunduğu kurumlara değil tüm gerçek ve tüzel kişilere kredi veren kurumlardan olmadığı hususu da taraflar arasında ihtilafsızdır.
Bu bakımdan, 5520 sayılı Kanunun 3. maddesi ile, kanuni ve iş merkezleri Türkiye'de bulunmayıp Türkiye'de menkul sermaye iradı elde ettiği için dar mükellef olarak tanımlanan kurumların, olayda, davacının borç aldığı ve faiz ödemesinde bulunduğu ...Management Co Ltd, ...Co. Ltd ve ...Ist Co. Ltd. şirketleri olduğu ve bu şirketlere ödenen faizlerin, 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı'nın 1/5. maddesinde belirtilen "diğer faizler" olarak %10 oranında tevkifata tabi tutulması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenle, dava konusu kurumlar vergisi kesintisine ilişkin tahakkuk işleminde hukuka aykırılık bulunmadığından, aksi gerekçe ile verilen Vergi Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunu reddeden Vergi Dava Dairesi kararında hukuki isabet görülmediği, temyiz isteminin kabulü ile temyize konu kararın bozulması gerektiği görüşüyle karara katılmıyorum.