Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2019/517
Karar No: 2019/1368
Karar Tarihi: 17.12.2019

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2019/517 Esas 2019/1368 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2019/517 E.  ,  2019/1368 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki “eser sözleşmesinin feshi, alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Fethiye 3. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 15.02.2018 tarihli ve 2016/254 E., 2018/60 K. sayılı karara karşı davacı vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 14.05.2018 tarihli ve 2018/623 E., 2018/572 K. sayılı kararı ile istinaf isteminin esastan reddine dair kesin olarak verdiği kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin temyiz dilekçesinin reddine dair verilen 14.05.2018 tarihli ek kararın davacı vekilince temyizi üzerine, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 10.12.2018 tarihli ve 2018/4280 E., 2018/4917 K. sayılı kararı ile;
    (...Dava, arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi feshi ve 06.05.2015 tarihli makbuzla davalılara ödenen daire farkı bedelinin iadesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, davacının istinaf başvurusu İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi"nce esastan reddedilmiştir.
    Davacının temyiz talebinin kararı kesin olması sebebiyle Bölge Adliye Mahkemesi"nce reddi üzerine davacı vekilince temyiz dilekçesinin reddine dair ek karar da süresi içinde temyiz edilmiştir.
    6100 sayılı HMK"nın 362/(1)-a maddesi uyarınca karar tarihi itibariyle arttırılan miktar da dikkate alınarak miktar veya değeri 47.500,00 TL"nin (bu tutar dahil) geçmeyen davalara ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararları kesin ise de; davacının feshini talep ettiği arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesine göre harca esas değeri 18.223,23 TL olup iadesini talep ettiği daire bedel farkı da ıslahla arttırılan 46.000,00 TL"lik miktar eklendiğinde 63.223,23 TL"ye ulaştığı ve bu miktar itibariyle verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyizi kabil olduğundan İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi"nin 19.06.2018 gün 2018/625 Esas 2018/572 Karar sayılı temyiz dilekçesinin reddine dair ek kararın kaldırılmasına karar verip, temyiz itirazlarının esastan incelenmesine geçilmiştir.
    Fethiye 5. Noterliği"nin 02.03.2016 gün 1396 yevmiye nolu Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat Yapım Sözleşmesi arsa sahiplerinden davacı ... ve yüklenici şirket arasında imzalanmıştır. Getirtilen tapu kaydına göre sözleşme konusu Fethiye İlçesi Gazi Mevki 2684 ada 2 parsel sayılı taşınmazda davacı dışında Ayşe Yılmaz, Yıldıray Yılmaz ve Mustafa Yılmaz adında 3 tane daha paydaş olup bunlar arasında paylı mülkiyet şeklinde kayıtlıdır. Türk Medeni Kanunu"nun 692. maddesi hükmünce paylı malın özgülendiği amacın değiştirilmesi; korumanın veya olağan şekilde kullanmanın gerekli kıldığı ölçüyü aşan yapı işlerine girişilmesi veya paylı malın tamamı üzerinde tasarruf işlemlerinin yapılması oybirliğiyle aksi kararlaştırılmış olmadıkça bütün paydaşların kabulüne bağlıdır. Bu maddede yapılan düzenleme emredici bir hüküm olup yargılamanın her aşamasında görevi gereği mahkemeler ve Yargıtay tarafından da gözetilir. Kanunda öngörülen dışında söz konusu işlerin yapılması konusunda paydaşlarca oybirliğiyle yapılan bir anlaşma bulunmamaktadır.
    Davacının iddiası ve davalı vekilinin cevap dilekçesindeki beyan ve kabulü ile de davacı tarafından davalı yükleniciye daire bedel farkı olarak 45.000,00 TL"nin ödendiği de sabittir.
    Bu durumda mahkemece; sözleşme tüm paydaşların katılımı ile yapılmadığından geçersiz olup sözleşmenin geriye etkili fesih istemi geçersizliğinin tespiti talebini de içerdiğinden sözleşmenin geçersiz olduğunun tespiti ve taraflar arasında akdi ilişki geçerli olarak kurulmamış olup daire bedel farkı olarak yapılan ödeme de sebepsiz kaldığından ödenen bu miktarın dava ve ıslah tarihi de gözetilerek davalıdan geri alınmasına karar verilmesi gerekirken bu hususlar üzerinde durulmadan davanın reddi doğru olmamış, Bölge Adliye Mahkemesi"nin istinaf talebinin esastan reddine dair kararının kaldırılarak ilk derece mahkemesinin kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir…)
    gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.



    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava; taraflar arasında düzenlenen satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi ve davalı yükleniciye ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir.
    Davacı vekili; davalı şirketin, müvekkili ile Fethiye 5. Noterliğinin 02.03.2016 tarihli 01396 yevmiye numaralı, düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yaparak, Fethiye İlçesi Cami Mevkii 2684 ada 2 parsel numaradaki taşınmaza inşaat yapmayı vadettiğini, bu sözleşmede açıkça taşınmazda diğer hissedarların da bulunduğu yazmasına rağmen, diğer hissedarların imzasını almadığı hâlde, inşaata başlayacakmış gibi müvekkili ve ailesine ait üç adet eski binayı yıktırdığını, binaların parasını isteme hakkını saklı tuttuğunu, diğer hissedarların muvafakâti olmadan inşaatı yapamayacağını bile bile müvekkile noter sözleşmesi imzalatarak evlerini yıkan yüklenicinin, diğer hissedarların imza vermemesinden doğan eksikliği giderebilmek için müvekkiline Fethiye 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/587 E. sayılı dosyası ile bir izale-i şüyu davası açtırdığını ve müvekkilini kendi mülkünün yarı fiyatına satılmasına sebebiyet verecek bir duruma soktuğunu, müvekkilinin taşınmazın ihale bedelini yatırabilecek bir parası olmadığı için ihalede bu taşınmazı mutlaka başka birinin yarı fiyatına alacağını, bu durumun iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu, davalının ayrıca müvekkilinden, "... adına Mustafa Kabaoğlu"ndan alınan" açıklamalı makbuz ile 45.000,00TL "2684 ada 2 parsel 1. kat dubleks farkı" bedeli aldığını, 06.05.2015 tarihli bu makbuzla alınan paradan bu yana bir yıldan fazla zaman geçmiş olmasına ve inşaatın on iki ayda bitirileceği belirtilmesine rağmen en küçük bir inşaat faaliyetinin bulunmadığını, davalının bu parayı da iade etmesi gerektiğini ileri sürerek taraflar arasında imzalanmış bulunan Fethiye 5. Noterliğinin 02.03.2016 tarihli 01396 yevmiye numaralı, düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshine, davalıya ödenen 45.000,00TL’den şimdilik 5.000,00TL’sinin, davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş iken; ıslah dilekçesi ile Fethiye 5. Noterliğinin 02.03.2016 tarihli ve 01396 yevmiye nolu işlemi ile yapılmış olan kat karşılığı inşaat sözleşmesini geriye etkili olarak feshin tespitine, tapunun Fethiye İlçesi, Patlangıç Mahallesi Cami Mevkii 2684 ada 2 parsel numaralı taşınmaz üzerinde bulunan 05.07.2017 tarihli ve 9177 yevmiye nolu KKİVSV şerhinin terkinine, davalıya 06.05.2015 tarihinde ödenmiş olan 45.000,00TL daire bedelinin ıslah tarihi olan 19.12.2017 tarihi itibarıyla belirlenecek emsal daire bedeline göre şimdilik 45.000,00TL’nin 19.12.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili; davacıya ve ailesine ait olan binanın 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun uyarınca varılan anlaşma gereği davacının ve ailesinin bilgisi ve rızası dâhilinde yıkıldığından davacının yıkılan bina ile ilgili bir talepte bulunma hakkının bulunmadığını, 02.03.2016 tarihli ve 1396 yevmiye sayılı düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin A fıkrasında taşınmazda diğer hissedarların da bulunduğu ve aynı sözleşmenin 3. maddesinin d fıkrasında arsa üzerinde diğer hissedarlar ile anlaşma cihedine gidileceğinin, anlaşmaya varılamaması ya da hissedarın bulunamaması hâlinde ekte verilen avukatlık yetkisi ile yüklenicinin sorunu çözeceğinin ve çözüm sürecinin vadesini hukuk sürecinin belirleyeceğinin ifade edildiğini, yapılan anlaşma gereği diğer hissedarlarla anlaşma yoluna gidildiğini, ancak hissedar Yıldıray Yılmaz"ın kaçak olması sebebiyle kendisine ulaşılamadığını, verilen vekâlet uyarınca 15.09.2015 tarihinde ortaklığın giderilmesi davasının açıldığını, davacının dosyanın bu durumundan haberdar olduğunu ve bazı duruşmalara gelerek davayı bizzat kendisinin de takip ettiğini, sözleşmede öngörülen sürenin geçmiş olmasının tek başına davacı tarafa fesih hakkı vermediğini, sözleşmenin 5. maddesine göre inşaatın yüklenici tarafından, inşaat ruhsatı alındığı tarihten itibaren 12 ayda bitirilip arsa sahibine bağımsız bölümlerin teslim edileceğini, taşınmaz üzerindeki ortaklığın giderilmesine ilişkin hukuki sürecin devam ettiğini, henüz inşaat ruhsatı alınmadığını ve müvekkiline atfedilecek bir kusur bulunmadığını, dava dilekçesinde ifade edilen makbuzda belirtilen 45.000,00TL’nin Mustafa Kabaoğlu tarafından ödenerek kendisine verildiğini, ancak ne davacı tarafından ne de parayı ödeyen Mustafa Kabaoğlu tarafından iş bu paranın iadesine ilişkin olarak kendilerine yazılı veya sözlü herhangi bir talepte bulunulmadığını, dava açmadan önce davacı tarafın bu paranın iadesini talep etmiş olsa idi parayı iade edebileceklerini ve iade etmeye hazır olduklarını, paranın iadesi için davacı tarafın dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Yerel Mahkemece; davacı her ne kadar davalının sözleşme gereğince edimini süresinde yerine getirmediğinden bahisle sözleşmeyi feshettiğini beyan ederek, feshin geriye etkili olarak tespiti ile sözleşmeye konu emsal daire bedelini talep etmiş ise de sözleşmenin noter huzurunda yapıldığı, madde 5"de yüklenici tarafından inşaatın ne kadar sürede tamamlanacağının belirlenip, söz konusu maddeye göre yüklenicinin edimini ruhsatın alındığı tarihten itibaren on iki ayda tamamlamasının kararlaştırıldığını, sözleşme içeriğinde madde 2-A kısmında sözleşmeye konu yerde başka hissedarların da bulunduğunun belirtildiği ve buna ilişkin ruhsatın alınması hususunda problem çıkması durumunda sözleşmenin 3. maddesinde sürecin nasıl işleyeceğinin taraflarca kararlaştırıldığı, dava dışı hissedarlardan birine ulaşılamaması sebebiyle hukuki sürecin davalı tarafça, kendisine verilen yetkiye binaen başlatılıp süreci davacı asil ile takip ettiğinin Fethiye 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/587 Esas sayılı dosyasının içeriğinden anlaşıldığı, davalının yapılan sözleşme neticesinde inşaata başlayamamasında bir kusurunun ya da ihmalinin bulunmadığı, ruhsat alınamadığı için davalının edimini yerine getirmesi konusundaki on iki aylık sürenin henüz başlamadığı, hukuki engelin kaldırılması konusunda davalının üzerine düşen edimi yerine getirme hususunda işlemler yaptığı, kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde tek taraflı feshin geçerli olabilmesi için davalının rızasının gerektiği, olayımızda davalının feshe ilişkin rızasının bulunmadığı, yapılan feshin haksız olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Davacı vekilinin müvekkilinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 124. maddesinden kaynaklanan derhal fesih hakkını kullandığını, fesih hakkını da haklı nedenle yaptığını, mahkemenin feshin haklı olup olmadığını araştıramayacağını, eğer haklı fesih varsa menfi zararların istenebileceğini, haksız fesihte müspet zararların istenebileceğini, mahkemece sözleşmeye dayanılarak sözleşmenin haksız feshedildiği üzerinde durularak davanın reddine yönelik verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, 06.05.2015 tarihinde davalıya yapılan 45.000,00TL daire bedeli ödemesine yönelik talepleri hakkında olumlu-olumsuz karar verilmediği gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 14.05.2018 tarihli ve 2018/623 E., 2018/572 K. sayılı kararı ile istinaf isteminin esastan reddine, miktar itibari ile kesin olarak karar verilmiştir. Davacı vekilinin temyiz dilekçesi İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 14.05.2018 tarihli ek karar ile reddedilmiştir.
    Davacı vekilinin İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 14.05.2018 tarihli ek kararı temyizi üzerine hüküm, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
    Yerel Mahkemece; önceki gerekçelere ilave olarak Yargıtay 15. Hukuk Dairesince her ne kadar olayda 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda (TMK) düzenlenen paylı mülkiyete ilişkin hükümler uygulanmışsa da mevcut uyuşmazlıkta sözleşmeye konu taşınmazın kentsel dönüşüme tabi taşınmazlardan olduğu ve olayda 6306 sayılı Kanun"un uygulanmasının gerektiği, öncelik sonralık ve genel düzenleme- özel düzenleme ilişkisi dikkate alındığında 6306 sayılı Kanun"un sonradan yürürlüğe girdiği ve TMK"ye göre daha özel bir Kanun olduğu hususunun açık olduğu, 6306 sayılı Kanun’un 6. maddesinin 1. fıkrasının 7. cümlesine göre, kentsel dönüşüme tabi taşınmazlarda paydaş olması hâlinde yeniden bina yaptırılmasına, payların satışına, kat karşılığı veya hasılat paylaşımı "paydaşların hisseleri oranında" en az üçte iki çoğunluğun arandığı, sözleşmeye konu taşınmazda davacının hissesine denk gelen miktarın diğer paydaşların hissesine oranlandığında davacının hisse oranlaması neticesi tek başına üçte iki çoğunluktan daha fazlasına sahip olduğu anlaşılmakla taraflar arasında yapılan sözleşmenin geçerli bir sözleşme olduğu kanaatine varıldığı ve ön sorunun bu şekilde aşıldığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 692. maddesinin mi, yoksa 6306 sayılı Kanun’un 6. maddesinin mi uygulanması gerektiği ve taraflar arasında yapılan sözleşmenin geçerli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında işin esasına geçilmeden önce, yerel mahkemece direnme adı altında verilen kararın gerekçesinde, önceki karardan farklı olarak, olayda 6306 sayılı Kanun’un uygulanması gerektiği hususunun ilave edildiği gözetildiğinde temyize konu kararın gerçekte yeni bir gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
    Bilindiği üzere, direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli, gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanun"un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi).
    Mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozma kararında işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde direnme kararının varlığından söz edilemez.
    Somut olayda, mahkemece ilk kararda tartışılmayan, TMK hükümlerinin uygulanamayacağı, 6306 sayılı Kanun’un özel Kanun niteliğinde olduğu ve bu Kanuna göre aranması gereken çoğunluğun oluştuğu gibi yeni gerekçelere dayanarak direnme kararı verdiği anlaşılmaktadır.
    Görüldüğü üzere mahkemece ilk kararın Özel Dairece bozulmasından sonra yapılan yeni değerlendirme sonucu önceki gerekçeden farklı bir gerekçe ileri sürülerek yeni bir hüküm verilmiştir. Bozma kararından sonra yeni bir gerekçeye dayanarak direnme kararı verilmiş ise de, mahkemenin direnme olarak adlandırdığı bu kararın gerçekte direnme olmayıp, yeni olguya dayalı yeni hüküm niteliğinde olduğu açıktır.
    Hâl böyle olunca kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
    Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 15. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 17.12.2019 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi