14. Hukuk Dairesi 2016/6038 E. , 2019/4439 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 25.11.2013 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 17.11.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ile davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi talebine ilişkindir.
Davacı vekili, 74 parsel sayılı taşınmazdaki ortaklığın satış sureti ile giderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Bir kısım davalılar duruşmada, dava konusu taşınmazın satılmasını istediklerini beyan etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili ve davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. HMK"nin 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%...) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır.
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir.
Somut olaya gelince;
Dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan 2 adet betonarme bina niteliğindeki muhtesatın davalı belediyeye ait olduğu konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı görülmüştür. Mahkemece yapılan 2. keşif sonucunda düzenlenen 15.07.2015 tarihli fen bilirkişi raporunda, dava konusu taşınmazın Kadastro Kanununun 22/a uygulaması sonucunda 345 ada 2 parsel olduğu ve taşınmaz üzerinde 3 katlı belediye binası ile 2 katlı iş yerinin olduğu, bu muhtesatlardan 3 katlı belediye hizmet binasının dava konusu olmayan 345 ada 4 parsel ile 345 ada 5 parsel sayılı taşınmazlara tecavüzlü olduğu; 2 katlı işyerinin ise dava konusu olmayan 345 ada 3 parsele tecavüzlü olduğu belirtilmiştir. İnşaat bilirkişisi 24.08.2015 tarihli raporunda, muhtesatın arza olan oranını hesaplarken dava konusu olmayan 345 ada 3, 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazlarda bulunan binalar ile tretuvar, yol, yaya kaldırımı ve yeşil alan çalışmalarının kapladığı alanları da muhtesat olarak değerlendirmiş, hükümde satış bedelini bu oranı dikkate alarak dağıtılmasına karar verdiği anlaşılmıştır. Yukarıda açıklanan ilkelere aykırı olarak, 345 ada 2 sayılı parsel dava konusu olduğu halde, muhtesat hesabında dava konusu olmayan 345 ada 3, 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazlarda bulunan yapı ve tesisleri dikkate alan raporun hükme esas alınması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 15.05.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.