12. Hukuk Dairesi 2017/1613 E. , 2018/5750 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından borçlu ...Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi hakkında yapılan takibin kesinleşmesi üzerine, şikayetçi ..."e borçlu şirketin borcundan dolayı 89/1-2-3 haciz ihbarnameleri gönderildiği, şikayetçi üçüncü kişinin icra mahkemesine yaptığı başvuruda, borçlu şirkete koymayı taahhüt ettiği sermaye borcu veya herhangi bir borcunun bulunmadığını, haciz ihbarnamelerinin kendisine tebliğ edilmediğini, tebligattan haricen 23.12.2013 tarihinde haberdar olduğunu, ileri sürerek haciz ihbarnamelerine ilişkin tebligatların iptali ile tebliğ tarihinin 23.12.2013 olarak düzeltilmesini istediği, mahkemece öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede şikayete gelinmediğinden bahisle istemin süreden reddine karar verildiği, mahkeme kararının, şikayetçi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 10.11.2015 tarih ve 2015/14495 Esas – 2015/27524 Karar sayılı ilamı ile, temyiz itirazları kabul edilerek, şikayetçi ...’in borçlu şirketin ortağı olduğu, borçlu şirketin borcundan dolayı ortağına, borçlu şirkete koymayı taahhüt ettiği sermaye borcundan dolayı 89/1 haciz ihbarnamesi gönderildiği,şirket ortağı ...’in borçlu şirket yönünden 3. kişi sayılamayacağından 89 ihbarı tebliğ edilemeyeceği dolayısıyla 1. ve 2. haciz ihbarnamelerinin şirket ortağına tebliğinin hukuki bir sonuç doğurmayacağı, hukuki sonuç doğurmayan işleme dayalı olarak da 3. haciz ihbarnamesinin usulüne uygun olarak gönderildiğinden bahsedilemeyeceği, bu husus İİK"nun 16/2. maddesi uyarınca süresiz şikayet konusu yapılabileceğinden bu durumda şikayetin kabulüne karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulduğu, alacaklının Dairemiz bozma ilamına karşı yaptığı karar düzeltme isteminin Dairemizce reddedilmesinden sonra mahkemece, dosyanın yeni esasa kaydedildiği ve 13/12/2016 tarihli duruşmada bozmaya uyulmasına karar verilerek “davanın kabulü ile usulsüz tebliği öğrenme tarihinin 23/12/2013 olarak düzeltilmesine ve bu tarihten itibaren şikayetin dikkate alınmasına” hükmedildiği görülmektedir.
Mahkemece, Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmesi halinde mahkeme artık bu uyma kararı ile bağlıdır. Bozmaya uyulmakla, bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak doğmuş olur (HGK 2010/9-71 E., 2010/87 K.).
Aynı konudaki 04.02.1959 gün ve 1957/13-E. 1959/5 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da (R.G. 28.04.1959 gün ve sayı:10193), usuli kazanılmış hakkın hukukumuzdaki yeri; "Temyiz merciince bir kararın bozulması ve mahkemenin bozma kararına uyması halinde, bozulan kararın, bozma sebeplerinin şümulü dışında kalmış cihetlerinin kesinleşmiş sayılması, davaların uzamasını önlemek maksadıyla kabul edilmiş çok önemli bir usuli hükümdür. Bir cihetin, bozma kararının şümulü dışında kalması da iki şekilde olabilir. Ya o cihet, açıkça bir temyiz sebebi olarak ileri sürülmüş, fakat dairece itiraz reddedilmiştir; yahut da onu hedef tutan bir temyiz itirazı ileri sürülmemiş olmasına rağmen, dosyanın temyiz dairesince incelendiği sırada dosyada bulunan yazılardan, onun bir bozma sebebi sayılması mümkün bulunduğu halde, o cihet dairece bozma sebebi sayılmamıştır. Her iki halde de, o konunun bozma sebebi sayılmamış ve başka sebeplere dayanan bozma kararına mahkemece uyulmuş olması, taraflardan birisi lehine usulü bir müktesep hak meydana getirir…" şeklinde açıklanmıştır.
Hakim bozma kararına uyulmasına karar verdikten sonra o mahkemeden ayrılsa ve yerine gelen hakim bozmaya uyulmasına ilişkin kararı doğru bulmasa bile bu uyma kararından dönemez; kendisinden önceki hakimin uymuş olduğu bozma kararı gereğince işlem yapmakla yükümlüdür. (Prof.Dr.B.Kuru-HUMK-Cilt.4)
Somut olayda; bozma ilamına uyulmasına karar verildiği -ancak herhangi bir gerekçeye ve bozma gerekçelerine yer vermeksizin- bozma kararı doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesine rağmen devamla bozmayla çelişir şekilde “usulsüz tebliği öğrenme tarihinin 23/12/2013 olarak düzeltilmesine ve bu tarihten itibaren şikayetin dikkate alınmasına” karar verilmesi doğru değildir.
Mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre bu aşamada alacaklının temyiz sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/06/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.