(Kapatılan)16. Hukuk Dairesi 2020/2248 E. , 2021/3431 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu, ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan 1730 parsel sayılı 2053 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, miras yoluyla gelen hak ve ... 1326 tarih 347 numaralı tapu kaydı nedeniyle iştiraken Hatice mirasçıları ... , ... oğlu ... ve ... adlarına tespit edilmiştir. Hazine’nin 17.05.1340 tarih 7 numaralı tapu kaydına; ...’ın miras yoluyla gelen hak ve noterlik devir senetlerine dayanan itirazları üzerine, Komisyonca tutanak ve ekleri Kadastro Mahkemesi’ne aktarılmıştır. Davacı ... oğlu ..., K.Evvel 1326 tarih 347 numaralı tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece, “Kadastro Komisyonu’nun tapu kayıtlarının hukuksal niteliğini tayinde tereddüt edip dosyayı Kadastro Mahkemesi’ne göndermesi nedeniyle mahkemece işin esastan incelenmesi” gereğine değinen Yargıtay bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 1730 parsel sayılı taşınmazın 2.2.2016 tarihli bilirkişi raporuna ek kroki-2 de gösterilen 1838 metrekarelik bölümünün zeytin ağaçlı tarla vasfında ve aynı parsel numarasıyla ölü ... , ölü ... ve ölü ... adlarına iştiraken tapuya tesciline, (A) harfi ve açık mavi renk ile gösterilen bölümün ifraz edilip ayrı parsel numarası verilerek tarla vasfında 215 metrekare yüzölçümlü olarak Hazine adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
Kadastro Komisyonunca, dava konusu 1730 parsel sayılı taşınmazın tutanak ve ekleri, hem 17.05.1340 tarih, 7 sıra numaralı Hazine tapusu hem de aynı kuvvet ve mahiyette bulunduğu belirtilen 26 K.evvel 1326 tarih, 347 numaralı şahıs tapusu kapsamında kaldığından bahisle Kadastro Mahkemesi’ne devredilmiştir. Davacı ..., çekişmeli taşınmazın 26 K.evvel 1326 tarih, 347 numaralı tapu kaydı kapsamında kaldığını, Hazine’ye ait tapu kaydının çekişmeli taşınmaza ait olmadığını, taşınmazın 80 yılı aşkın süredir zilyetliklerinde bulunduğunu ileri sürerek dava açmıştır. Tapu Müdürlüğü’nden getirtilen 26. K.evvel 1326 tarih, 347 numaralı tapu kaydının tutanak içeriği ile ilgisi bulunmadığından Tapu Arşiv Genel Müdürlüğü’nden yapılan araştırmada tutanak ve eklerinde bahsi geçen davacı tarafa ait tapu kaydının 347 numaralı kayıt olmadığı, K.evvel 1326 tarih, 89-90 sıra numaralı kayıt olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece, dava konusu taşınmazın hem 17.05.1340 tarih, 7 sıra numaralı Hazine tapusu hem de K.evvel 1326 tarih, 89-90 sıra numaralı şahıs tapusu kapsamında kaldığı, K.evvel 1326 tarih, 89-90 sıra numaralı tapu kaydının T.sani 1288 tarih, 424 sıra numaralı tapu kaydından geldiği ve Hazine’ye ait tapu kaydından daha eski olduğu, bu nedenle bu tapu kaydına öncelik verilmesi gerektiği gerekçesiyle K.evvel 1326 tarih, 89-90 sıra numaralı tapu miktarı olan 1838 metrekare kısmın tapu maliki Hatice mirasçıları adına, kalan kısmın Hazine’ye ait tapu kaydı kapsamında olması nedeniyle zilyetlikle iktisabı mümkün olmadığından Hazine adına tesciline karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya elverişli bulunmamaktadır. Mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişilere Hazine’ye ait tapu kaydının hudutları tek tek okunmak suretiyle sorulmamış, yerel bilirkişilerin bu tapu kaydının çok geniş alanı kapsadığı, dava konusu taşınmazın da kayıt kapsamında kaldığı yönündeki beyanları ile yetinilmiş; fen bilirkişi raporunda, Hazine’ye ait tapu kaydının haritası çıkartılarak dava konusu yer, harita üzerinde işaretlenmiş ise de, rapor içeriğinde bu haritanın neye istinaden çıkartıldığı veya nereden temin edildiği belirtilmemiştir. Ayrıca, davacı tarafa ait K.evvel 1326 tarih, 89-90 sıra numaralı tapu kaydının revizyon durumu araştırılmadığı gibi, bu kayıt T.sani 1288 tarih, 424 sıra numaralı tapu kaydından ifrazen oluştuğu halde kök kaydı ve ifrazen oluşan diğer kayıtlar keşfen uygulanmamış ve tapu kaydının kapsamı yöntemince belirlenmemiştir. Ayrıca K.evvel 1326 tarih, 89-90 sıra numaralı tapu kaydının özellikle batı hududu olan “Arif zevcesi” için komşu 2335 parsel olduğu belirtilmiş ise de, yerel bilirkişi beyanlarında bahsi geçen kişilerle tutanakta belirtilenler arasında bağlantı kurulamadığı anlaşılmaktadır. Bu şekilde eksik inceleme ve araştırma ile karar verilemez.
Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için Mahkemece öncelikle, davacının dayandığı K.evvel 1326 tarih, 89-90 sıra numaralı tapu kaydının revizyon durumu yerel Tapu Müdürlüğü’nden sorulmalı ve revizyon gördüğü başka taşınmazlar bulunduğu takdirde bu taşınmazlara ait kadastro tutanakları ve tapu kayıtları getirtilerek dosya içerisine alınmalı, ardından çekişmeli taşınmazı iyi bilen, davada yararı bulunmayan, elverdiğince yaşlı yerel bilirkişiler, mümkünse tespit bilirkişileri ve taraf tanıkları ile fen bilirkişinin katılımıyla mahallinde yeniden keşif yapılarak, Hazineye ait 17.05.1340 tarih, 7 sıra numaralı tapu kaydı ile davacı tarafa ait K.evvel 1326 tarih, 89-90 sıra numaralı müfrez tapu kaydı, kök kaydıyla birlikte mevki ve hudutları tek tek okunarak yerel bilirkişiler yardımı ve fen bilirkişi eliyle zemine uygulanmalı, yerel bilirkişilerce bilinemeyen sınır yerleri bulunduğu takdirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, fen bilirkişiye tapu kayıtlarında tarif edilen sınır yerleri, denetime elverir şekilde düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmeli, tapu kayıtlarının uyup uymadığı komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla da denetlenmeli, belirtilen şekilde yapılan tapu uygulaması neticesinde elde edilen deliller hep birlikte değerlendirilmeli, taşınmazın taraflara ait tapu kayıtlarının kapsamında kalmadığı belirlendiği takdirde ise 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi gereğince zilyetlik hükümleri göz önünde bulundurularak bir karar verilmelidir. Mahkemece belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yapılmadan yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de; lehlerine tescil hükmü kurulan kişilerin mirasçılarının kim olduğu belli olduğu halde, taşınmazın ölü kişiler adına tesciline karar verilmesi de isabetsiz olup, davalı Hazine vekili ve ... kızı ...’in temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden ..."e iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.04.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.