15. Hukuk Dairesi 2014/2081 E. , 2015/912 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesi gereğince davalıya verilen, işin yapılmaması nedeniyle bedelsiz ve konusuz kalan çekin iadesi ve istirdadı ile davaya konu çekten dolayı borçlu olmadığının tespiti ve maddi tazminat davasıdır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir.
Davacı vekili, müvekkilinin, davalı yüklenici ile ............ sınırları içerisinde inşa edilecek yüzme havuzu ve buz pateni salonunun uzay çatı sisteminin yapımı konusunda 10.08.2009 tarihinde sözleşme imzaladığını, davalı tarafa 350.000 ABD Dolarının avans olarak verildiğini ve davalının işe başladığını, iş kapsamında davalının süreye uyamayacağının anlaşılması üzerine davacı müvekkili tarafından davalıya iyi niyetle ek süre verildiğini ve sözleşmenin buna göre düzeltildiğini, tüm bunlara ve karışılıklı ihtarnamelere rağmen davalının işi bitiremediğini ve müvekkilinin ciddi zararlara uğradığını, zararlarına karşılık fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000 ABD Doları ile teminat olarak verilen çekten dolayı borçlu olmadıklarının tespitini talep etmiş, davalı vekili; usulü itirazlarını ileri sürmüş ve dava konusu çekin karşılıksız çıktığını savunarak davanın reddini istemiş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar taraf vekilleri tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan ve zaman bakımından uygulanması gereken 1086 sayılı HUMK"nın 179/5 maddesinde dava dilekçesinde bulunması gereken unsurlar sayılırken dava dilekçesinin diğer unsurları yanında açık bir şekilde talep sonucunu da içermesi gerektiği hüküm altına alınmıştır. Nitekim karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK"nın 119/ğ maddesinde de aynı hüküm korunmuştur. Gerçekten de talep sonucu dava dilekçesinin en önemli unsurudur. Talep sonucunu içermeyen bir dilekçe dava dilekçesi olarak nitelendirilemez. Zira, mahkemelerde dava dilekçesinin talep sonucuna göre hüküm kurmak durumundadır. Bu nedenlerle dava dilekçesinin en önemli unsuru olan talep sonucu açık olmalı,hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde davacının mahkemeden hangi konuda hukuki koruma istediğini açıkça belirtmelidir. Talep sonucunun açık olmaması durumunda mahkeme, talep sonucunu 1086 sayılı HUMK"nun 75 ve 6100 sayılı HMK"nın 31.maddesinde düzenlenen hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında açıklattırmalıdır. Hakimin davayı aydınlatma ödevi hakim açısından bir yetki olduğu kadar zorunlu olarak yapılması gereken bir görev olarak yorumlanmalıdır.
Tüm bu anlatımlar ışığında somut olaya gelince;davacı vekili dava dilekçesinin 5 nolu bendinin a) bölümünde; 112.500 ABD Doları gecikme cezası,b) bölümünde gümrük bedellerinin yükselmesi nedeniyle uğranılan zararlar kapsamında 105.415 ABD Doları,
c) bölümünde nakliyenin artması nedeniyle 24.000. ABD Doları, d) bölümünde davalının montaj ekibinin geç gelmesi nedeniyle 71.300 ABD Doları, e) bölümünde ise yurt dışına götürülen ekibin masraflarına karşılık 293.264 ABD Doları olmak üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 606.479 ABD Doları talep etmiş ve netice-i talep kısmında ise 5.000 ABD Dolarının hüküm altına alınmasını istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucu 5.000 ABD Dolarının davalıdan tahsiline karar verilmiş,ancak hangi talepler yönünden hangi miktarın kabul edildiği kararda açıklanmamıştır. Verilen bu karar zaman bakımından uygulanması gereken 6100 sayılı HMK"nın 297/2 .maddesinde yer alan “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların,sıra numarası altında;açık,şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.” hükmüne açıkça aykırı olmuştur.
Öte yandan mahkemece iş bedelinin teminatı olarak verilen çek nedeniyle menfi tespit karar verilmiş olup, bu tespit de doğru olmamıştır. İş bedelinin teminatı olarak verilen bir çekten dolayı borçlu olunup olunmadığının belirlenmesi ancak yüklenicinin ne kadar iş yaptığının belirlenmesi ile olur. Yüklenici tarafından yapılan işin miktar ve değeri belirlenmeksizin iş bedelinin teminatı olarak verilen çekin ne kadarlık kısmının teminat niteliğinin devam ettiğinin anlaşılması mümkün değildir. Aksine düşüncelerle yapılan işin miktar ve değeri belirlenmeksizin çek bedelinden dolayı menfi tespite karar verilmesi de doğru olmamıştır.
O halde mahkemece yapılması gereken iş; öncelikle hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında davacının talep konusu ettiği 5.000 ABD Doları alacağın, herbir kalem talep için ne miktarda olduğu davacı tarafa verilecek uygun süre ile açıklattırılmalı, bu açıklama yapıldıktan sonra 6100 sayılı HMK"nın 266 ve devamı madde hükümlerine uygun seçilecek uzman bilirkişi yada bilirkişiler kurulu aracılığıyla davacı iş sahibinin dava konusu ettiği kalemlerden varsa alacak miktarları ayrı ayrı belirlenmeli, açıklama dikkate alınarak bu miktarlar değerlendirilmeli, ayrıca davalı yüklenicinin iş bedeli belirlenmeli,davalının iş bedelinden alacağının bulunup bulunmadığı belirlendikten sonra iş bedelinin teminatı niteliğindeki çekten dolayı borçlu olunup olunmadığı hüküm altına alınmalıdır. Aksine düşüncelerle davacının talebi açıklattırılmaksızın talep sadece gecikme cezasına ilişkin kabul edilerek bu alacağın hüküm altına alınması ve iş bedeli belirlenmeksizin iş bedelinin teminatı niteliğinde ki çekten dolayı menfi tespite karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 23.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.