Esas No: 2022/583
Karar No: 2022/1313
Karar Tarihi: 30.03.2022
Danıştay 13. Daire 2022/583 Esas 2022/1313 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 13. Daire Başkanlığı 2022/583 E. , 2022/1313 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2022/583
Karar No:2022/1313
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVALI) : ... Kurumu
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN_KONUSU : ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdarî Dava Dairesi'nin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: ... Bağımsız Denetim ve Yönetim Danışmanlığı Anonim Şirketi adlı bağımsız denetim kuruluşunca ... Kundura Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi'nin 01/01/2016-31/12/2016 hesap dönemine ait finansal tablolarına yönelik yürütülen bağımsız denetim çalışmalarının kalite güvence sistemi incelemeleri kapsamında Kurum uzmanlarınca incelenmesi sonucunda düzenlenen ... tarih ve ... sayılı İnceleme Raporu'nda tespit edilen mevzuata aykırılıklara istinaden, anılan bağımsız denetim kuruluşu adına bağımsız denetim raporunu imzalayan sorumlu denetçi davacının faaliyet izninin, Kurul kararının tebliğinden itibaren 2 (iki) yıl süreyle askıya alınmasına ilişkin Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurulu'nun (Kurul) 13/08/2020 tarih ve 02/99 sayılı kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesi'nce verilen ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararda; uyuşmazlıkta, davacının sorumlu denetçisi olduğu denetim kuruluşu tarafından gerçekleştirilen bağımsız denetim kapsamında hazırlanan denetim dosyasında Bağımsız Denetim Standartlarına aykırılıklar olduğu hususunun inceleme raporunda ortaya konulduğu, ancak söz konusu denetim çalışması sonucunda elde edilen ve standartlara aykırı olan faaliyetlerin karşılığında “uyarı” yaptırımı yerine “faaliyet iznini askıya alma” yaptırımının uygulandığı, mevzuatta, “faaliyet iznini askıya alma” yaptırımının iki yılı geçmemek üzere uygulanabileceği düzenleme altına alındığından, bu yaptırımın en üst hadden uygulanması noktasındaki gerekçenin tam ve gereği gibi ortaya konulamadığı, davacı hakkında öncesinde gerçekleştirilen bir denetimin mevcut olmadığı ve bu kapsamda uygulanmış bir idari yaptırım kararının bulunmadığı hususlarının davalı idarece dikkate alınmadığı, davacının sorumlu denetçisi olduğu şirket tarafından denetlenen ...ı Kundura Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi'nin halka açık bir şirket de olmadığı, bu kapsamda, daha öncesinde herhangi bir yaptırım uygulanmayan davacının sorumlu denetçisi olduğu şirket hakkında gerçekleştirilen inceleme sonucunda ortaya konulan bulguların karşılığında, davacıya yönelik (ilk kez) uygulanan faaliyet izninin askıya alınması yaptırımının en üst sınırdan uygulanmasının somutlaştırılamadığı dikkate alındığında, uyuşmazlıkta, işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı bir yaptırım yoluna gidilmediğinin anlaşıldığı, bu durumda, ... Bağımsız Denetim ve Yönetim Danışmanlığı Anonim Şirketi’nin sorumlu denetçisi olan davacıyla ilgili inceleme raporunda tespit edilen aykırılıkların karşılığında faaliyet iznini askıya alma yaptırımının en üst seviyeden verilmesi hususunun tam ve gereği gibi ortaya konulmadığı, ayrıca bu konuda herhangi bir açıklama da getirilmediği, davacıya isnat olunan fiiller ile uygulanan idari yaptırım arasında adil dengenin somut olayda gerçekleşmediği, hâl böyle olunca, ihlâlin ağırlığı ile uygulanan iki yıl süreyle faaliyet izninin askıya alınması yaptırımı arasında adalet ve hakkaniyet ilkelerine uygunluk, ölçülülük ve orantılılık bulunmadığı, bu itibarla, dava konusu Kurul kararında hukuka uygunluk görülmediği sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: ... Bölge İdare Mahkemesi .... İdarî Dava Dairesi'nce; ... Kundura Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi'nin 2016 yılı hesap dönemi finansal tablolarının denetimi kapsamında davacının sorumlu denetçisi olduğu denetim kuruluşu tarafından hazırlanan denetim dosyasında yirmi ayrı hususta Bağımsız Denetim Standartlarına aykırılık tespit edildiği, anılan tespitlerin büyük çoğunluğunun sehven yerine getirilmediği belirtilmek suretiyle davacı tarafından da yazılı savunmada ikrar edildiği ve dava konusu yaptırıma dayanak teşkil eden tüm fiillerin sübuta erdiğinin uzman inceleme raporuyla ortaya konulduğu; bu durumda, inceleme raporunda tespit edilerek dava konusu yaptırıma dayanak alınan ve sübuta erdiği anlaşılan fiillerin niteliği ve bu fiillerden özellikle, işletmenin stoklarının toplam dönen varlıkların yaklaşık %60'ına tekabül ettiği hâlde davacının, genel bir elverişsizlik durumu söz konusu olmamasına rağmen fiziki stok sayımı yapmaması, böyle bir durumda mevzuat gereği alternatif bir denetim prosedürü de uygulamaması ve bu nedenle mevzuat uyarınca olumlu görüş dışında bir görüş vermesi gerekirken olumlu görüş vermiş olması ile herhangi bir muhasebeleştirme koşulunu sağlamadığı hâlde 46.000.000-TL'lik bir tutarın mağazaların devri değeri ve marka değeri olduğu gerekçesiyle şirketin öz kaynaklarına yansıtılması fiillerinin ağırlığı ile sorumlu denetçi olarak davacının bu fiillerin işlenmesindeki kusurunun ağırlığı göz önünde bulundurulduğunda, ... Kundura Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi'nin 2016 yılı hesap döneminin finansal tabloları üzerinde davacının sorumlu denetçisi olduğu denetim kuruluşu tarafından gerçekleştirilen bağımsız denetim faaliyetinin Bağımsız Denetim Standartlarına aykırı olarak yürütüldüğü ve meslekî yeterlilik ve özen ilkeleri kapsamında kaliteli ve güvenilir bir denetim yapılmadığı sonucuna ulaşılmış, bu itibarla, davalı idarenin takdir yetkisi kapsamında en üst sınır uygulanmak suretiyle tesis edilen dava konusu işlemde adalet, hakkaniyet ve ölçülülük ilkelerine aykırılık, dava konusu işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında ise hukukî isabet görülmemiştir.
Belirtilen gerekçelerle, davalı idarenin istinaf başvurusunun kabulü ile ... İdare Mahkemesi'nce verilen ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararın kaldırılmasına, 2577 sayılı Kanun’un değişik 45. maddesinin 4. fıkrası uyarınca esastan incelenen davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, takdir yetkisinin kullanıldığı durumlarda "ölçülülük" kriterinin göz önünde bulundurulması ve takdir hakkının somut gerekçelere dayanılarak kullanılması gerektiği, aksi hâlin keyfiliğe yol açacağı, denetim kanıtlarının Bağımsız Denetim Standartlarında (BDS) şeklinin ve içeriğinin belirlenmediği, standartlarda hangi denetim prosedürünün ne şekilde uygulanacağına dair bir belirleme bulunmadığı, elde edilen denetim kanıtlarının yetersiz bulunmasının mevzuata aykırı olduğu, finansal tablolarda herhangi bir yanlışlığın ortaya konulmadığı, denetlenen firmanın çeşitli şehirlerde 49 şubesi ve 8 bayisi bulunduğu, bu nedenle kasa ve stok sayımlarına fiilen iştirak etmenin mümkün olmadığı, şirketin profesyonel bir sayım firmasından hizmet aldığı, kendileri tarafından da sayım sonuçlarının incelendiği ve tetkik edildiği, sayım sonuçlarının kayıtlarla uyumlu olduğu ve finansal tablolara doğru aktarıldığının görüldüğü, BDS'de denetçinin fiziki stok sayımına mutlaka katılmasını zorunlu kılan bir kuralın bulunmadığı ve fiziki katılımın mümkün olmadığı durumların olabileceğinin kabul edildiği, güvenlik sağlanamaması durumunun da buna örnek olarak gösterildiği, marka değerinin bilançoya alınması hususunda kendilerine atfedilebilecek bir kusur bulunmadığı, idarenin bu konuda atıfta bulunduğu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği (MSUGT) ve Vergi Usul Kanunu (VUK) hükümlerinin hatalı olduğu, firmanın sahip olduğu hakları değerlendiremeyeceği varsayımının yanlış olduğu, idarenin söz ettiği hakların tescile tabi haklar olduğu, oysa mağazaların kullanım ve isim hakkının tescile tabi hak olmadığı, tescile tabi olmayan hakların emsal bedeliyle değerleneceğinin VUK'ta açıkça düzenlendiği, firmanın söz konusu haklarla ilgili değerlemesinin Sermaye Piyasası Kurulu'ndan yetki almış değerleme uzmanları tarafından yapıldığı, işletmenin sürekliliği hususunda değerlendirme yapılmadığı iddiasının somut bir dayanağının bulunmadığı, ortada işletmenin faaliyetinin devam ettirilememesi, iflas gibi bir durumun söz konusu olmadığı, hiçbir kişi ve kurumun yanıltılmadığı ve aldatılmadığı, kontrol testlerinin yapılmadığı, borç senetleri için denetim prosedürü uygulanmadığı, satış hasılatı, iade ve iskontoların denetlenmediği iddialarının soyut ve yanlış olduğu, bütün alış-satış listelerinin, ödeme yapılarının, cari hesapların ayrıntılı bir şekilde tek tek incelendiği, tüm satışların, iade ve iskontoların tek tek listesinin yapıldığı, Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) bilgi sistemine yüklendiği, defter kayıt ve belgelerle karşılaştırmasının yapıldığı, performans önemliliğinin belirlenmemesi şeklinde bir durumun söz konusu olmadığı, denetimde bütün faaliyetlerin ayrıntılı olarak incelendiği, çapraz kontrollerin yapıldığı, hile ve iç kontrol denetimi yapılmadığı, önemli yanlışlıkların tespit edilmediği, şüpheli alacaklarla ilgili denetim yapılmadığı, bilanço sonrasındaki işlemlerin denetiminin yapılmadığı, yönetim kurulunun faaliyet raporunun incelenmediği iddialarının doğru olmadığı, temyize konu kararda, idarenin kendi hazırladığı, kendi yorum ve çıkarımlarından ibaret tespit olarak ileri sürdüğü hususların olduğu gibi doğru kabul edildiği, idarenin tespitlerinin hatalı olduğu, bağımsız denetim raporunda yer alan bilgilerin yanlış olduğu yönünde somut bir tespitin bulunmadığı, inceleme raporunda ihlâl olarak ileri sürülen hususların hiçbirinin uygulanan yaptırımı gerektirmediği, bağımsız denetimin meslekî yeterlilik ve özen ilkelerine uygun gerçekleştirildiği, uygulanan yaptırımın cezaların kanuniliği ilkesine aykırı olduğu, 660 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'de yer alan usûlün takip edilmediği, yaptırım uygulanmadan önce görüş ve öneri raporu yazılması ve eksikliklerin düzeltilmesi için meslek mensubunun uyarılması gerektiği, buna rağmen ihlâlin devam etmesi hâlinde yaptırım uygulanabileceği, oysa Kurum'un anılan usûlü izlemeden doğrudan yaptırım uyguladığı, denetlenen firmanın defter ve belgeleri üzerinde herhangi bir inceleme yapılmadan, bilgi ve belgelerin yanlışlığı ortaya konulmadan cezalandırma yoluna gidildiği, en üst hadden uygulanan yaptırımla çalışma ve sözleşme hürriyetinin ölçülülük ilkesine aykırı olarak sınırlandırıldığı, dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, temyiz isteminin reddi ile Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Bölge idare mahkemesi kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdarî Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile davanın reddi yolundaki ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdarî Dava Dairesi'nin ... tarih ve E:..., K:... sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, anılan Bölge İdare Mahkemesi kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın davacıya iadesine,
5. Kullanılmayan ...-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,
6. 2577 sayılı İdarî Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ... Bölge İdare Mahkemesi .... İdarî Dava Dairesi'ne gönderilmesini teminen dosyanın ... İdare Mahkemesi'ne gönderilmesine, 30/03/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.