13. Hukuk Dairesi 2018/2800 E. , 2018/12170 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı-... avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, “ ... “ adıyla bilinen projede yer alan 13. bölge, H 20 blokta bulunan daireyi davalı ... adına vekaleten davalı ....’den 143.140,00 TL bedelle 28/05/2005 tarihli “Taşınmaz Satış Sözleşmesi” ile satın aldığını, daireyi 26.12.2006 tarihinde teslim alıp kullanmaya başladığını, davalıların satış sırasında reklamını yaptıkları projede müşterilerine satın alacakları daire/villa ile birlikte 1 milyon m2 arazi üzerinde, 450 bin m2 yeşil alan içerisinde 50.000 ağaçla çevrili, yüzme havuzları, yürüyüş, koşu ve bisiklet parkurları, buz pateni ve buz hokeyi pistleri, kaykay/ dağ bisikleti ve rollerblade pistleri, beachveoley sahaları, tırmanma duvarı, basketbol ve tenis kortları, İlköğretim okulu, ticaret merkezi, sosyal tesisler vb. beklentilerin üzerinde sosyal ve sportif imkanlar sunarak, kaliteli, sağlıklı, güvenli ve huzurlu bir yaşam alanı inşa ve teslim edileceğinin ilan edildiğini, ancak sitenin genel çevre duvarının ve demir parmaklıklarının dahi büyük ölçüde tamam olmadığını ve vaat edilen “ 24 saat özel güvenlik” sisteminin işlemediğini, site çevresinin 50.000 ağacın varlığı bir yana neredeyse çıplak bir görüntüye sahip olduğunu, projede gösterilen ve standardı vaat edilen havuzların belirli bir büyüklük ve inşa standardının bulunmadığını, temizlik ve suyun kimyasal ilaçlanmasına müsait olmadığını, taşınmazın önünden ve arkasından kamuya ait son derece işlek yolların geçtiğini, toz ve gürültüye maruz kaldığını, site içinde site sakinlerine ait olacağı vurgulanan özel yaşam ve spor kompleksi vaat edilmesine rağmen 518 nolu adada site sakinlerine özel bir kompleksin olmadığını, hatta bu alanın ...’nin malı olduğunu, diğer ortak yaşam alanları, parkurlar ve peyzajlı yeşil alanların fiili durumu itibarıyla çevre duvarı ve güvenliğinin olmaması sebebiyle kamuya açık hale dönüştüğünü, kompleks içinde ... Olimpiakent isimli bir okul yapılacağı belirtilmiş olmasına rağmen projeden bağımsız bir okul yapıldığını, davalıların taahhütlerini yerine getirmemeleri nedeniyle satın aldığı taşınmazın değerinin düştüğünü, davalıların yaptıkları reklam ve tanıtımlarla kendisini kasten yanılttıklarını ve ayıplı mal sattıklarını ileri sürerek, ağır kusur ve hile ile gizlenen ve %50 nispetinde değer kaybına sebep olan ayıp ve eksikliklerin davalılar tarafından müştereken ve müteselsilen giderilmesine, bunun mümkün olmaması halinde ise fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş, 11.03.2010 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 5.000,00 TL’ye çıkarmıştır.
Davalı ... İnşaat ve Ticaret A.Ş., davalı ...’ye vekaleten satış yaptıklarını, hukuken taraf olmadıklarını, davanın husumetten reddi gerektiğini, satılan taşınmazda ayıp bulunmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Davalı ..., inşaatın onaylı projeye uygun yapıldığını, tanıtım ve reklam broşürlerine aynen uyulduğunu, süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığını, sosyal donatı alanlarının, okul, yeşil alan, spor ve ticaret tesisleri imar yollarının özel mülkiyete konu yapılamayacağını, bu yönde bir taahhüdün olmadığını, 518 adadaki spor kompleksinin proje kapsamında bulunmadığını, okulun bir mahalleye tahsisinin mümkün olmadığını, her sitenin yüzme havuzlarının ve sosyal tesislerinin olduğunu ve demir parmaklıklı duvarının bulunduğunu, dışarıdan birinin kontrolsüz girişinin mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak davacının davasının kısmen KABULÜNE, 5.000,00 TL "nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 1.000,00 TL"nin dava tarihinden, 4.000,00 TL"nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair talebin reddine, karar verilmiş; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, özellikle mahkemece bozmaya uyulmakla, davacı taraf yararına kazanılmış hak oluşmasına ve kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, satış esnasında sunulan projede ve tanıtımlarda belirtilen ancak bunlara uygun olarak yapılmayan veya eksik yapılan işler nedeni ile davacının satın aldığı konutta oluşan değer kaybının ödetilmesi talebine ilişkindir. Dairemizin 13.03.2017 tarih 2015/19646 Esas, 2017/3013 Karar sayılı bozma ilamında; kararda, hangi bilirkişi raporuna itibar edildiği hususunda bir açıklık bulunmadığı, nitekim 13.01.2012 tarihli raporda eksik iş bedelinin 2.982,08 TL olarak, 09.01.2012 tarihli raporda ise 7.157,00 TL olarak hesaplandığı, anılan her iki rapor arasında miktar itibariyle farklılıklar bulunmakta olup, her iki raporun da hükme esas alınamayacağı mahkemece, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli konusunda uzman 3 kişiden kurulu yeni bir rapor alınarak, sonucu çerçevesinde karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş fakat; inşaat mühendisi ve ... değer tespit uzmanı bilirkişiden oluşan 2 kişilik heyetten rapor alınarak ve bu alınan rapor bozma ilamından önce alınan ve hükme esas alınamayacağı belirtilen 09.01.2012 tarihli rapor ile karşılaştırılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Öncelikle ayıp ve kusurlu imalatlar nedeni ile satış bedelinden indirilecek miktarın tespitinde, doktrinde, “mutlak metod”, “nisbi metod” ve “tazminat metodu” adıyla bilinen değişik görüşler mevcutsa da, gerek Dairemiz gerekse Yargıtay tarafından öteden beri uygulanan “nispi metod” olarak adlandırılan hesaplama yöntemi benimsenmektedir. Bu metoda göre satış tarihi itibariyle satılanın, ayıpsız ve ayıplı değerleri arasındaki oranın, satış bedeline yansıma miktarı belirlenmektedir. Başka bir ifade ile satılanın, tarafların kararlaştırdıkları satış bedeli gözetilmeksizin, satış tarihi itibariyle gerçek ayıpsız rayiç değeri ile, mevcut ayıplı haldeki rayiç değeri ayrı ayrı belirlenerek, bu iki değerin birbirine bölünmesi suretiyle elde edilecek oran, satış bedeline uygulanmaktadır. Somut olayda da, dava konusu dairenin 28.05.2005 tarihinde satın alındığı gözetilerek, satış bedelinden indirilmesi gereken miktarın bu metoda göre belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gereklidir ancak mahkemece hükme esas alınan 24.01.2018 tarihli raporda bu yönteme aykırı olarak dava konusu bağımsız bölümün satın alındığı tarih olan 28.05.2005 tarihi yerine teslim tarihi olan 05.01.2007 tarihindeki eksiksiz değeri ile eksik ifalı değerinin birbirine olan oranı satış sözleşmesindeki değere yansıtılmak suretiyle, meydana gelen değer azalması tespit edilmiştir. Bozma ilamına uyulması halinde, bozma doğrultusunda taraflar lehine usuli kazanılmış hak doğar, bu aşamadan sonra bozmanın gereklerinin yerine getirilmesi zorunludur. Bu durumda bozma ilamına uyulmasına karar verilmekle birlikte bozma ilamının gereklerinin yerine getirilmesi ve bozmaya uygun şekilde oluşturulacak 3 kişilik bilirkişi heyetinden yukarıda açıklanan nisbi metod yöntemine uygun şekilde rapor alınarak sonucuna uygun hüküm kurulması gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2.bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 86,00 TL harcın davalı-..."ye iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 17/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.