15. Hukuk Dairesi 2014/5507 E. , 2015/899 K.
"İçtihat Metni"Davacılar 1-... 2-... ile davalı ... arasındaki davadan dolayı ...... Asliye Hukuk Hakimliğince verilen 24.10.2013 gün ve 2012/167-2013/337 sayılı hükmü onayan Dairemizin 24.06.2014 gün ve 2013/6906-2014/4436 sayılı ilamı aleyhinde davacılar vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Uyuşmazlık, zaman bakımından uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 355. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanmaktadır.
Dava dilekçesinde dava belirsiz alacak davası olarak nitelendirilmiştir.
Davacı iş sahipleri davada, davalı yüklenici tarafından yapılıp teslim edilen sundurma yapının 10.03.2012 tarihinde henüz kullanılmaya başlanmadan çöktüğünü ve kullanılamaz hale geldiğini, çökmenin imalat hatasından ve davalı kusurundan kaynaklandığını iddia ederek ayıp sonucu uğranılan zararlardan şimdilik 5.000,00 TL maddi tazminatın tahsilini istemiş, zarar miktarı tam ve kesin olarak belirlendiği anda artırılmak üzere fazla hakları saklı tutmuşlardır.
Davalı yüklenici cevabında, dava değeri davacılar tarafından bilindiğinden davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, sözleşme konusu yapının projesiz ve ruhsatsız olarak yapılması nedeniyle kaçak olup İmar Kanunu"nun 32. maddesi gereğince yıkılması gerektiğini, uyarıya rağmen proje düzenlettirmediklerinden ve ruhsat almadıklarından aksine işin projesiz ve ruhsatsız yapılmasını talep ettiklerinden zararın meydana gelmesindeki kusurun tamamen davacılarda olduğunu, hukuk düzenince korunmaya değer haklarının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacıların davadan önce ..... Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2012/5 D.İş sayılı dosyası ile delil tespiti yaptırdıkları, tespit bilirkişilerince düzenlenen 17.05.2012 tarihli raporda zarar miktarının 44.793,98 TL olarak belirlendiği, bu nedenle davacılar zarar miktarını bilebilecek durumda olduklarından davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağı gerekçesiyle dava dilekçesinde belirtilen 5.000,00 TL tazminat yönünden dava kabul edilmiş, fazlaya ilişkin talepler ise hukuki yarar yokluğundan reddedilmiştir.
Taraf vekillerinin temyizi üzerine karar, Dairemizin 24.06.2014 tarih 2013/6906 Esas- 2014/4436 Karar sayılı ilamıyla onanmış, bu defa davacılar vekili tarafından karar düzeltme yoluna başvurulmuştur.
Somut olayda uyuşmazlık, davacıların alacaklarını tam ve kesin olarak belirleyebilecek durumda olup olmadıkları, alacağın açıkça belirlenebilir ve tartışmasız olup olmadığı, sonucuna göre de davanın belirsiz alacak ve kısmi dava olarak açılmasının mümkün olup olmadığı konularında toplanmaktadır.
Davacının aynı hukuki ilişkiden kaynaklanan alacağının veya hakkının tümünü değil, belirli bir kısmını talep ederek açtığı davaya kısmî dava denir. Diğer bir ifadeyle, bir alacak hakkında daha fazla miktar için tam dava açma imkanı bulunmasına rağmen, alacağın bir
kesimi için açılan davaya kısmî dava denir. Bir davanın kısmî dava olarak nitelendirilebilmesi için, alacağın tümünün aynı hukuki ilişkiden doğmuş olması ve bu alacağın şimdilik bir kısmının dava edilmesi gerekir.
Kısmî dava, 6100 sayılı HMK"nın 109. maddesinde düzenlenmiş olup maddenin 1. fıkrasında "Talep konusunun niteliği itibariyle bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir" hükmüne, 2. fıkrasında ise "Talep konusunun miktarı taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmî dava açılamaz" hükmüne yer verilmiştir. Bu düzenlemelere göre kısmî dava açılabilmesi için; talep konusunun niteliği itibariyle bölünebilir olması, miktarının yanlar arasında tartışmalı bulunması veya açıkça belirli olmaması gerekir. Eğer talep konusu taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirlenebilir ise kısmî dava açılamayacaktır. Diğer bir anlatımla; talep konusunun miktarı taraflar arasında tartışmasız ise veya taraflar arasında miktar veya parasal değer bakımından bir tartışma olmakla beraber tarafların anlaşmasına gerek kalmaksızın talep konusunun miktarı herkesçe anlaşılabilecek şekilde belirli ise o talep sonucunun sadece bir kısmı dava edilemez. Bu gibi hallerde kısmî davanın yasaklanmasının sebebi, davacının kısmî dava açmakta hukuki yararının bulunmadığının kabul edilmesidir. Davacının alacağını küçük parçalara bölüp her biri için ayrı ayrı dava açmasında hukuki yarar değil; aksine dava hakkının kötüye kullanılması söz konusu olur.
Talep konusu taraflar arasında tartışmalı ise ya da açıkça belirli değilse açılan bir kısmî davada davacının hukuki yararının bulunduğunun kabulü gerekir. Açılmış olan bir kısmî davada alacağın taraflar arasında tartışmalı olup olmadığı ya da açıkça belirli olup olmadığı davalının davaya vereceği cevapla anlaşılabilir.
Eğer davalı cevabında alacağı tartışmalı hale getirmişse artık açılmış olan kısmî davanın ve davada saklı tutulan fazla hakların hukuki yarar yokluğu nedeni ile reddedilmeyip taleple bağlı kalınarak işin esası hakkında hüküm kurulması gerekir.
Öte yandan; dava konusu edilen alacak, yargılama sırasında hesap raporu alınmasını gerektiriyor veya miktar veya değerinin belirlenmesi yargılama sırasında başka bir olgunun tespit edilmesini gerektiriyor ise talep konusu alacağın tartışmalı veya açıkça belirlenemeyeceği kabul edilmelidir. Dava konusu somut olayda davacı dava tarihinden önce ..... Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2012/5 D. İş sayılı dosyası ile delil tespiti yaptırmış, inşaat ve makine mühendisi bilirkişilerce düzenlenen 17.05.2012 tarihli raporla dava konusu çelik yapının yaklaşık bedeli KDV dahil 44.793,98 TL, hurda bedeli de KDV dahil 4.454,50 TL olarak belirlenmiş ise de, tespit raporuna davalı yüklenici tarafından 07.06.2012 günlü dilekçeyle itiraz edilmiştir. Yargılamada alınan 12.06.2013 günlü ek bilirkişi raporunda da zarar miktarı 36.364,00 TL malzeme bedeli ve 11.050,00 TL işçilik bedeli olmak üzere toplam 47.414,00 TL olarak, alacaktan mahsup edilecek hurda bedeli ise yaklaşık 3.000,00 TL olarak belirlenmiştir. Davalının, davacılarca davadan önce yaptırılan delil tespit raporuna itiraz ettiği, açılan davaya da karşı çıktığı, mahkemece yargılama sırasında keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak zarar miktarının yeniden belirlendiği hususları birlikte değerlendirildiğinde alacağın belirli ve tartışmasız olduğu, davacının kısmi dava açmakta ve fazlaya ilişkin hakları saklı tutmakta hukuki yararının bulunmadığı kabul edilemez. Öyleyse mahkemece 6100 Sayılı HMK"nın 109/1. maddesinde öngörülen kısmi dava şartlarının oluştuğu kabul edilerek davaya bakılıp sonuçlandırılması gerekir. Mahkemece taleple bağlı kalınarak 5.000,00 TL "lik maddi tazminat istemi yönünden dava kabul edilmiş ise de, saklı
tutulan fazlaya ilişkin talep hakları hukuki yarar yokluğundan reddedilmiştir. Mahkemece fazlaya ilişkin talep haklarının saklı tutulması gerekirken hukuki yarar yokluğundan reddi yasaya aykırıdır. Kararın bu yönden davacı yararına bozulması gerekirken bu hususun atlanarak kararın onanması doğru olmamış, davacılar vekilinin karar düzeltme istemi yerinde bulunarak Dairemiz onama ilâmının kısmen kaldırılıp yerel mahkeme kararının açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davacılar vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüyle Dairemizin 24.06.2014 tarih 2013/6906 Esas 2014/4436 Karar sayılı onama ilâmının kısmen kaldırılmasına, yerel mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle davacılar yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz ve karar düzeltme peşin harçlarının istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 23.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.