1. Hukuk Dairesi 2017/2784 E. , 2019/4077 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ: BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine karar verilmiş, anılan kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi tarafından 6100 sayılı HMK’nin 353/1.b.2 maddesi gereğince istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının ortadan kaldırılmasına, yapılan akit ile makul sınırın aşıldığı, devrin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 25.06.2019 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı ... ve vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan babası ...’nin, 285 sayılı parselin tamamı ile 766 sayılı parseldeki 1/3 payını davalı kızına ölünceye kadar bakma akdi ile devrettiğini, yapılan devrin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tescil istemiştir.Davalı, ölünceye kadar mirasbırakan babasına baktığını, her türlü ihtiyacı ile ilgilendiğini, mirasbırakanın ölümü ile kalan iki taşınmazdan birini davacı ile sattıklarını, parasını paylaştıklarını, birinde halen paydaş olduklarını, akitte mal kaçırma amacı bulunmadığını bildirip, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, mirasbırakana ölünceye kadar davalı tarafından bakıldığı ve devredilen taşınmazların mirasbırakanın tüm malvarlığına oranının makul karşılanabilecek düzeyde kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, anılan kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi tarafından 6100 sayılı HMK’nin 353/1.b.2 maddesi gereğince istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının ortadan kaldırılmasına, yapılan akit ile makul sınırın aşıldığı, devrin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. 1931 doğumlu ...’nin 05.07.2012 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak...’den olma davacı kızı 1954 doğumlu ... ile ...’den olma davalı kızı 1959 doğumlu ...’i bıraktığı, mirasbırakanın maliki olduğu dava konusu 285 sayılı parselin tamamı ( 1.890 m2’lik Ahşap Ev ve Tarla ) ile 766 sayılı parseldeki 1/3 payını ( 36.880 m2’lik Tarla ) 29.05.2012 tarihli ölünceye kadar bakma akdi ile davalı kızına devrettiği kayden sabittir.
Bilindiği üzere; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. (818 sayılı Borçlar Kanununun (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614 (BK) m. 514)).Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 01.04.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda uygulama yeri bulur.
Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.Somut olayda, mirasbırakanın 2005 yılından itibaren ölünceye kadar dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan evde davalı kızı, damadı ve torunları ile birlikte yaşadığı, mirasbırakanın ölmeden önce mide kanseri olup bakıma muhtaç olduğu, mirasbırakanın bakımı ve her türlü ihtiyacı ile davalı kızının ilgilendiği, hatta 2005 yılında davalı kızı ve ailesi mirasbırakanın yanına taşındıklarında taşınmaz üzerinde bulunan eski evin yıkılarak davalı ve eşinin de katkılarıyla yeni bir ev ve ahır inşa edildiği, davacının ... ilinde yaşadığı ancak mirasbırakan ile arasında mal kaçırmasını gerektirecek bir husumetin ortaya konulamadığı anlaşılmaktadır. Bu husus, hem davacı hem de davalı tanıklarınca ifade edilmektedir.Yine getirtilen kayıtlardan, mirasbırakanın ölümü ile geriye dava konusu taşınmazlarla aynı köyde bulunan 388 ( 4.200 m2’lik Tarla ) ve 611 ( 5.720 m2’lik Tarla ) parsel sayılı taşınmazlarını bıraktığı, devre konu taşınmazların temlik tarihindeki toplam değerleri 145.596,64 TL, geriye kalan taşınmazların toplam değerleri ise 97.320,00 TL olarak belirlenmiştir. Bireylerin yaşlanma ve yaşlılıkta yalnız kalma korkusu ölünceye kadar bakma sözleşmesinin doğumuna ve bilimsel yargısal içtihatlarla gelişmesine yol açmıştır. Ölünceye kadar bakım sözleşmesi taraflara hak ve borçlar yükleyen diğer bir deyişle ivazlı sözleşmeler olması yanında talih ve tesadüfe bağlı bir sözleşmedir. Bu tür sözleşmelerde Borçlar Yasası bakım alacaklısı yönünden gerçek kişi olması dışında özel bir nitelik de öngörmemiştir.
Somut olaya bu ilkeler ışığında bakıldığında, mirasbırakan yaşadığı sürece bakılmadığı iddası ile bir dava açmadığına göre davalının bakım borcunu yerine getirdiğinin kabulü zorunludur. Kaldı ki, taraf tanıkları da mirasbırakana davalı kızının baktığı konusunda hemfikirdir.Bu durumda, ölünceye kadar bakma akdi ile temlik edilen taşınmazların, murisin mal varlığı içinde makul karşılanabilecek oranda kaldığı, mirasbırakanın mal kaçırma düşüncesi olsa idi tüm taşınmazlarını temlik edebileceği gözetildiğinde, akdin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olmadığı anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Davalı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 2.037.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.06.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.