3. Hukuk Dairesi 2017/8036 E. , 2019/4310 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; murisine ait taşınmazlarda kiracı olarak bulunan davalının, 01.10.2013-25.12.2014 tarihleri arasında ödenmeyen kira bedellerinin tahsili için davalı aleyhine başlattığı icra takibine, itiraz üzerine takibin durduğunu belirterek; itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı aleyhine %20"den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile ... İcra Müdürlüğünün 2015/6248 Esas sayılı dosyasında bulunan itirazın kaldırılarak takibin 11.915,76 TL asıl alacak üzerinden devamına, icra inkar tazminatının şartları oluşmadığından reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Davacının icra inkar tazminatına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
İİK’nın 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların
ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, alacağın kira alacağı olması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece, davacının bu istemi hakkında kabul kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde icra inkar tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Ancak, bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği ve "hakimin takdir yetkisi kapsamında" kalmadığından; hükmün, HUMK"nun 438/7, C2 hükmü ve 6100 Sayılı HMK 370/2 ek 3/1 maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün 3. fıkrasında yer alan, "" Davacı vekilinin talep etmiş olduğu icra inkar tazminatı taleplerinin şartları oluşmadığından reddine, "" ifadesinin çıkartılarak yerine "" Davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile İİK"nun 67/2 maddesi gereğince hükmedilen asıl alacağın %20"si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,"" ifadesinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 09/05/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.