Esas No: 2017/2078
Karar No: 2022/1780
Karar Tarihi: 31.03.2022
Danıştay 10. Daire 2017/2078 Esas 2022/1780 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2017/2078 E. , 2022/1780 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2017/2078
Karar No : 2022/1780
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Valiliği / …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, lehine irtifak hakkı tesisi bulunan Batman ili, Merkez ilçesi, … köyünde (… Mahallesi, … Caddesi) bulunan, … ada, … ve … parsel sayılı taşınmazlar yönünden 6111 sayılı Kanun'dan yararlanmak amacıyla yapılan başvuru üzerine tahakkuk ettirilen toplam 1.142.568,45 TL irtifak hakkı bedelinin 30/06/2011 tarihinde yapılan tahsilat işleminin 501.276,25 TL'lik kısmının iptali istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince; davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolundaki kararın bozulmasına dair Danıştay Onuncu Dairesinin 24/02/2015 tarih ve E:2012/1906, K:2015/711 sayılı bozma kararına uyulmak suretiyle, 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 17. maddesinin 25. fıkrasının (a) bendinden faydalanmak amacıyla yapılan başvuruda ya da sonrasında Kanun'un 20. maddesinin 5. fıkrasının (a) bendi uyarınca dava açmamak yönünde bir irade beyanında bulunulmadığından tesis edilen işleme karşı dava açma hakkının bulunduğu sonucuna varıldığı, davacının, tahakkuk ettirilen 1.142.568,45 TL irtifak hakkı bedelinin 501.276,25 TL'lik kısmının zamanaşımına uğraması nedeniyle tahsil edilemeyeceğine yönelik iddiasına ilişkin yapılan incelemede; irtifak hakkı tesis bedelinin vadesinde ödenmemesi şeklinde gerçekleşen uyuşmazlığın temelinde taraflar arasında bir akit bulunduğu, uyuşmazlığın irtifak hakkı tesisine ilişkin bu akitten kaynaklandığı, dolayısıyla alacağın 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamında tahsil ve takibi cihetine gidilemeyeceği gibi bahsi geçen Kanundaki zamanaşımı sürelerinin de olayda uygulanamayacağı, taraflar arasındaki ilişkinin akitten kaynaklanması nedeniyle Borçlar Kanunu'nun ilgili hükümlerinin uygulanması gerektiği, taraflar arasında irtifak hakkı bedelinin beşer yıllık dönemler itibarıyla hesaplanıp ödeneceği kararlaştırıldığından, irtifak hakkı bedelinin doğduğu tarih itibariyle yürürlükte bulunan Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 126. maddesinin 1. fıkrasında yer alan dönemsel bir edim (muayyen zamanlarda tediyesi meşrut aidat) olması nedeniyle dava konusu alacağın beş yıllık zamanaşımına tabi olduğu, 2002 yılı 6. döneme ait irtifak hakkı bedellerinin alacağın muaccel olduğu 17/03/2002 tarihinden itibaren beş yıllık süre içerisinde ödenmediğinden ve zamanaşımını kesen herhangi bir durum da olayda mevcut olmadığından, 17/03/2002-16/03/2007 arası dönem ve öncesinin zamanaşımına uğradığı, bu nedenle ihtirazi kayıtla ödenen toplam 1.142.568,45 TL tahsilat işleminin zamanaşımına uğramış olan 501.276,25 TL'lik kısmında hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu 30/06/2011 tarihli tahsilat işleminin 501.276,25 TL'lik kısmının iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI: Davalı idare tarafından, 6111 sayılı Kanun'un 20. maddesinin 5. fıkrasının (a) bendinde, Kanun hükümlerinden faydalanmak için başvuruda bulunan ve dava açmamaları veya davadan feragat etmeleri gereken borçluların bu iradelerini süresinde yazılı olarak belirtmeleri gerektiğinin ifade edildiği, bu kapsamda başvuru yapan davacının ihtirazi kayıtla para yatırması ve dava açması Kanuna aykırılık teşkil ettiğinden davanın reddi gerektiği, dava konusu işlemin usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI: Davacı tarafından temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Dosyanın incelenmesinden; Batman ili, Merkez ilçesi, … köyünde bulunan, … pafta, … parsel sayılı, 58.600 m2 yüzölçümlü, Hazineye ait taşınmaz üzerine Bakanlar Kurulu'nun 10/10/1976 tarih ve 7/12784 sayılı kararına istinaden beşer yıllık dilimler halinde takdir olunacak irtifak bedeli karşılığında Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) lehine 59 yıl süreli irtifak hakkı tesis edilmesinin Maliye Bakanlığı'nın 03/01/1977 tarih ve 153 sayılı yazısı ile uygun görülerek resmi senet düzenlenmeksizin tapuya tescil edildiği, söz konusu irtifak hakkı bedelinin 17/02/1977 tarihinde ilk, 24/06/1987 tarihinde de ikinci beş yıllık ödendiği, parselin 04/11/1992 tarihinde 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18. maddesi uyarınca imar uygulamasına tabi tutulması sonucu 18.346,00 m²'lik kısmının … ada, … parsele, 05/01/2007 tarihinde de yeni imar uygulaması sonucu … ada, … parsele dahil edildiği, bu kısma ilişkin irtifak hakkı bedellerinin 04/11/1992 tarihinden itibaren ödenmediği, geriye kalan 40.254,00 m² yüzölçümlü alanın … parsel numarası ile Hazine adına tescil edildiği ve 4.214,00 m²'lik kısmı üzerinde, … A.Ş. lehine irtifak hakkının devam ettiği, davacı tarafından, adına irtifak hakkı tesis edilmiş bulunan her iki parseldeki Hazine arazilerine ait varsa ödenmemiş irtifak hakkı kullanım bedellerinin 6111 sayılı Kanun'un 17. maddesinin 25. fıkrasının (a) bendi kapsamından yararlanarak ödenebilmesi için tarafına bildirilmesi talebiyle yapılan … tarih ve … sayılı başvuru neticesinde, … parsel sayılı taşınmaz için 191.571,10 TL bedel takdir edilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin ve … parsel sayılı taşınmaz için 950.997,35 TL bedel takdir edilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin … A.Ş. Batman Rafinerisi Müdürlüğü'ne 18/05/2011 tarihinde şirket yetkilisi imzasına tebliğ edilmesi üzerine söz konusu bedellerin tamamının, 501.276,25 TL'lik kısmı ihtirazi kayıtla olacak şekilde 30/06/2011 tarihinde ödendikten sonra bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un ''Diğer alacaklar ve çeşitli hükümler'' başlıklı 17. maddesinin 25. fıkrasının (a) bendinde, ''İlgili kanunları uyarınca orman sayılan yerler, Hazinenin özel mülkiyetinde veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmazlar hakkında yapılan kesin izin, kesin tahsis, kullandırma kararı, irtifak hakkı, kullanma izni ve kiralama işlemlerinden kaynaklanan ve vadesi 31/12/2010 tarihi itibarıyla geldiği halde bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla ödenmemiş olan kullanım bedelleri ve hasılat/ticari kâr payları asıllarının tamamı ile bu alacaklara ilişkin gecikme zammı, faiz gibi fer’ileri yerine bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar TEFE/ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın; bu Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen üçüncü aydan başlamak üzere ikişer aylık dönemler halinde azami onsekiz eşit taksitte tamamen ödenmesi şartıyla, bu alacaklara hesaplanan gecikme zammı, faiz gibi fer’i alacakların tahsilinden vazgeçilir.'' hükmüne; ''Diğer hükümler'' başlıklı 20. maddesinin 5. fıkrasının (a) bendinde, ''Bu Kanun hükümlerinden yararlanmak üzere başvuruda bulunan ve ilgili maddeler uyarınca dava açmamaları veya açılan davalardan vazgeçmeleri gereken borçluların, bu Kanun hükümlerinden yararlanabilmeleri için ilgili maddelerde belirlenen başvuru sürelerinde, yazılı olarak bu iradelerini belirtmeleri şarttır.'' hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Öncelikle İdare Mahkemesince, davacının başvurusunda 6111 sayılı Kanun'un 20. maddesinin 5. fıkrasının (a) bendi uyarınca "dava açmamak" yönünde bir irade beyanı bulunmadığı gerekçesiyle davacının dava açma hakkının bulunduğu kabul edilmiş olup; Anayasanın 36. ve 125. maddeleri uyarınca Mahkeme kararının aktarılan gerekçesinde hukuki isabetsizlik bulunmamaktadır. Daha açık bir anlatımla, 6111 sayılı Kanun'un ilgili hükümlerinde, davalı idarece tesis edilecek işlemlere karşı yasama kısıntısı getirilerek yargı yolu kapatılmadığından, ilgililerin (ve bu arada davacının) Kanunun uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlıkları yargıya taşıyabilecekleri ve yargı yerlerinin de uyuşmazlığın esasına girerek bir karar vermeleri gerektiği hususunda duraksama bulunmamaktadır. Bununla birlikte, anılan Kanun maddeleri kapsamında borcunu yapılandırmak için yazılı başvuru yapan davacının, ilgili maddede belirtildiği üzere, dava açmamak veya açılmış davadan vazgeçmek kaydıyla bahse konu Kanun hükümlerinden yararlanabileceği, başka bir ifadeyle dava açmak veya Kanundan yararlanmak konusunda seçimlik hakkı bulunduğu hususu da açıktır.
Uyuşmazlığın esasına gelince; İdare Mahkemesince verilen 06/03/2017 tarihli ara kararına cevaben; davalı idarece dosyaya sunulan, davacı şirketin 6111 sayılı Kanundan yararlanma istemine ilişkin 02/05/2011 tarihli başvuru dilekçesinde, "Rafineri Müdürlüğümüzün halen kullanımında olan ve üzerinde şirketimiz lehine irtifak hakkı tesisi olan Batman ili, … mevkii, … ada, … ve … parseldeki Hazine arazilerine ait varsa ödenmemiş irtifak kullanım bedellerinin, 6111 sayılı Kanunun 25/(a) kapsamından yararlanılarak ödenebilmesi için tarafımıza bildirilmesi..." beyanıyla talepte bulunduğu görülmektedir.
Öte yandan; davacı tarafından davalı idareye sunulan 30/06/2011 tarihli yazıda ise, tahakkuk ettirilen irtifak hakkı bedelinin 501.276,25 TL tutarındaki kısmına ihtirazi kayıt beyanında bulunularak tahakkuk ettirilen borcun tamamı için aynı gün ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır.
6111 sayılı Kanun'un 17. maddesinin 25. fıkrasının (a) bendinden faydalanmak amacıyla başvuru yapan davacının, adına tahakkuk etmiş olan kamu alacağının zamanaşımına uğradığını iddia ettiği kısmı yönünden ayrım yapmaksızın tamamına yönelik yapılandırma talebinde bulunduğu ve en geç yapılandırma başvurusunu yaptığı tarihte ileri sürmesi gereken zaman aşımı iddiasını bu tarihten sonra 30/06/2011 tarihinde bildirdiği dikkate alındığında, istemi doğrultusunda borcun tamamı için Kanun hükmünden yararlandırılması yolunda tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, dava konusu işlemin 501.276,25 TL'lik kısmının iptali yolunda verilen kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Davalı idarenin temyiz isteminin KABULÜNE,
2. Dava konusu 30/06/2011 tarihli tahsilat işleminin 501.276,25 TL'lik kısmının iptaline ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31/03/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.