1. Hukuk Dairesi 2016/3737 E. , 2019/4074 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 25.06.2019 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ..., Asli Müdahil ... vekili Avukat gelmedi, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, davalılar ile 19.06.2013 tarihinde düzenledikleri sözleşme uyarınca maliki olduğu 131 ada 3 sayılı parseldeki 32 no’lu bağımsız bölümünün tamamı ile 2 no’lu bağımsız bölümdeki ½ payını emaneten davalı ...’e bedel almadan devrettiğini, diğer davalı ...’in sözleşmede yazılı taşınmazları vermesi halinde, dava konusu taşınmazların iade edileceğinin kararlaştırıldığını, aradan geçen süreye rağmen davalıların edimlerini yerine getirmediğini, hileli yollarla çekişmeli taşınmazları ele geçirdiklerini ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adına tescil istemiştir.Davalı ..., cevap dilekçesi sunmamış, duruşma sırasında, dava konusu taşınmazların emaneten kendisine devredildiğini, davacı ... tarafından bir arsanın diğer davalı ...’e devredilememesi üzerine olayların meydana geldiğini bildirmiştir. Diğer davalı ..., usulüne uygun dava dilekçesinin tebliğine rağmen davaya cevap vermemiş, duruşmaları da takip etmemiştir.Fer’i müdahil, davacı ...’nın 2 no’lu bağımsız bölümdeki ½ payını davalı ...’e devretmesi nedeniyle açtığı önalım davasının sonuçsuz bırakılması amacıyla eldeki davanın açıldığını, kötüniyetle hareket edildiğini belirterek, davalılar yanında müdahalesinin kabulü ile davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 19.06.2013 tarihli sözleşmenin taşınmaz temlik vaatleri içerdiği, inançlı işlemin yazılı delili olmadığı, dosyadaki diğer deliller ile de iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı ...’nın maliki olduğu dava konusu 131 ada 3 sayılı parseldeki 32 no’lu bağımsız bölümünün tamamı ile 2 no’lu bağımsız bölümdeki ½ payını davalı ...’e satış suretiyle temlik ettiği, anılan taşınmazların halen ... adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Hemen belirtilmelidir ki, tapu iptal ve tescil istemli davalar tapu kayıt malikine husumet yöneltilmek suretiyle açılır. Davalı ... çekişmeli bağımsız bölümlerde pay sahibi olmayıp, sadece 19.06.2013 tarihli sözleşmeye imza koyan kişilerden biridir. O nedenle, davalı ... yönünden iptal ve tescil isteğinin reddedilmesi doğrudur. Davacı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere, bu tür iddialar 05.02.1947 tarih ve 20/6 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı uyarınca yazılı delil ya da yemin delili ile kanıtlanır. Yazılı delil başlangıcı bulunmayan hallerde tanık delili ile inançlı işlemin ispatı mümkün değildir.
Öte yandan, Hukuk Muhakemeleri Kanunun (HMK) 188/1 maddesinde “Tarafların veya vekillerinin mahkeme önünde ikrar ettikleri vakıalar, çekişmeli olmaktan çıkar ve ispatı gerekmez” düzenlemesine yer verilmiştir.Somut olayda, tarafların imzasını taşıyan ve imzası inkar edilmeyen 19.06.2013 tarih ve ‘’ Sözleşme ‘’ başlıklı adi yazılı belgenin 05.02.1947 tarih ve 20/6 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararının aradığı yazılı delil olduğu kuşkusuzdur.
Ayrıca, tapu kayıt maliki olan davalı ... 12.05.2014 tarihli celsede; ‘’ Bu davanın bize açılmaması gerekirdi ben emanetçi olarak bu taşınmazı aldım ... ile ... arasında bir alım satış gerçekleşiyordu, Selma hanımın vereceği arsa sıkıntılı çıkınca bu kişiye taşınmazları devredemedi, arsaları verip dairenin tapusunu alacaktı ancak tapuyu veremediği için arsadaki sıkıntıyı çözdükten sonra tapuyu vereceğini söyleyerek iki tarafın güvendiği kişi olan bana dairenin ve dükkanın satışı sözleşme bana yapıldı ben harhangi bir ödeme yapmadım daha önce arsadaki sıkıntı giderilmeyince selma hanım böyle bir tedbir koydurmuş ‘’ şeklindeki beyanları ile inançlı işlemi açıkça ikrar etmiştir.Bütün bu olgular gözetildiğinde, iddianın kanıtlandığı açıktır.Hal böyle olunca, davalı ... yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek reddine karar verilmesi doğru değildir.
Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 2.037.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.06.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.