Abaküs Yazılım
İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2020/1146
Karar No: 2022/1109
Karar Tarihi: 31.03.2022

Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/1146 Esas 2022/1109 Karar Sayılı İlamı

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2020/1146 E.  ,  2022/1109 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
    Esas No : 2020/1146
    Karar No : 2022/1109

    TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ... Vakfı (... )
    VEKİLİ : Av. ...
    KARŞI TARAF (DAVALI) : ... Bakanlığı
    VEKİLİ : Av. ...

    İSTEMİN KONUSU : Danıştay Altıncı Dairesinin 13/11/2019 tarih ve E:2019/2493, K:2019/10934 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: 08/04/2017 tarih ve 30032 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, Stratejik Çevresel Değerlendirme (SÇD) Yönetmeliği'nin "Onaylanmış plan ve programlar" başlıklı geçici 1. maddesinin "Bu Yönetmeliğin yürürlük tarihinden önce onaylanmış ... plan/programlara bu Yönetmelik hükümleri uygulanmaz." kısmı ve "Uygulamaya geçiş tarihleri" başlıklı geçici 2. maddesinin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentleri ile ikinci fıkrasının iptali istenilmiştir.
    Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 13/11/2019 tarih ve E:2019/2493, K:2019/10934 sayılı kararıyla;
    Davalı idarenin süre aşımına ilişkin iddiasının yerinde görülmediği belirtilerek,
    Dava konusu Yönetmeliğin "Onaylanmış plan ve programlar" başlıklı geçici 1. maddesinin "Bu Yönetmeliğin yürürlük tarihinden önce onaylanmış ... plan/programlara bu Yönetmelik hükümleri uygulanmaz." düzenlemesine ilişkin kısmı yönünden;
    ... tarih ve ... sayılı "Belirli Plan ve Programların Çevre Üzerindeki Etkilerinin Değerlendirilmesi Hakkında Avrupa Parlamentosu ve Konsey Direktifi" dikkate alınarak AB mevzuatına uyum çerçevesinde hazırlanan uyuşmazlığa konu ÇD Yönetmeliği ile ülke, bölge, il düzeyinde veya yerel düzeyde bir kamu kurum/kuruluşu tarafından mevzuat hükümleri gereğince hazırlanan ve çevre üzerinde önemli etkiler yapması beklenen onaya/kabule tabi plan ile programların onayından önce ve planlama veya programlama sürecinin başlangıcından itibaren, çevresel değerlerin plan ve programa entegre edilmesinin amaçlandığı, öte yandan, bu Yönetmelik kapsamında yapılan iş ve işlemlerin ÇED Yönetmeliği'nde yer alan proje bazındaki hüküm ve yükümlülükleri ortadan kaldırmadığı, ayrıca, SÇD Raporu hazırlanarak onaylanmış bir plan ve programın kapsamına giren ve ÇED Yönetmeliği'ne tabi projelere dair uygulanacak ÇED sürecinde, SÇD Raporundaki hususların dikkate alınacağının anlaşıldığı,
    Bu itibarla; uyuşmazlığa konu SÇD Yönetmeliği'nin kapsamında yer alan ve yürürlüğe girmeden önce onaylanmış olan plan/programlara Yönetmelik hükümlerinin uygulanmayacağına ilişkin düzenlemenin, 2872 sayılı Çevre Kanunu'nda yer verilen SÇD tanımı ve amacı ile Avrupa Parlamentosu ve Konsey Direktifi'nde yer alan düzenlemelere uygun olduğu,
    Öte yandan, iptali istenilen düzenlemenin anılan plan/programlar kapsamındaki ÇED Yönetmeliği'ne tabi projelere ilişkin yükümlülükleri ortadan kaldırmadığı, gerçekleştirilmesi planlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin yine ÇED Yönetmeliği kapsamında değerlendirilmek suretiyle proje bazında nihai karar verileceği anlaşıldığından, dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık görülmediği,
    Dava konusu Yönetmeliğin "Uygulamaya geçiş tarihleri" başlıklı geçici 2. maddesinin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentleri yönünden;
    SÇD Yönetmeliği kapsamında olan ülke, bölge veya il düzeyinde çerçeve oluşturacak nitelikteki plan ve programlara, sürdürülebilir kalkınma ilkesi doğrultusunda, çevresel değerlerin entegre edilebilmesinin, SÇD'nin etkin ve amacına uygun olarak yürütülebilmesinin, ancak yeterli teknik altyapı, kurumsal kapasite, uzmanlık, bilgi ve tecrübe ile sağlanabileceği, bu nedenle, dava konusu düzenleme ile kademeli bir geçiş süreci öngörüldüğünün anlaşıldığı, öte yandan, gerek çevre mevzuatında gerekse Avrupa Parlamentosu ve Konsey Direktifi'nde plan/programların sektörel bazda belirli bir süreç içinde SÇD'ye dahil edilmesine engel bir hükmün de bulunmadığı, ayrıca plan/programlar için öngörülen geçiş sürecinin, uygulanmaya devam edilecek projeler yönünden ÇED sürecinden muafiyet anlamına gelmediği göz önüne alındığında, dava konusu düzenlemede çevrenin korunmasını sağlama amacına, kamu yararına ve hukuka aykırılık bulunmadığı,
    Dava konusu Yönetmeliğin "Uygulamaya geçiş tarihleri" başlıklı geçici 2. maddesinin ikinci fıkrası yönünden;
    Dava konusu Yönetmelik'te; "revizyonun", ana kararlarını, bütünlüğünü, sürekliliğini etkilemesi halinde plan/programın tamamının veya bir kısmının yenilenmesini ifade ettiği, "değişikliğin", plan/programın bir bölümüne yönelik yapılan kısmi değişiklik şeklinde tanımlandığı dikkate alındığında, Yönetmelik kapsamındaki revizyonların geniş kapsamlı olması nedeniyle, Yönetmeliğin ilgili sektör için uygulanmaya başlandığı tarihle eş zamanlı olarak uygulanmasına, kapsamı sınırlı olan ve plan/programın kısmen veya tamamen yenilenmesini gerektirmeyen değişiklikler için ise uygulamaya geçiş tarihinin 01/01/2023 olarak belirlenmesine ilişkin düzenlemede de hukuka aykırılık bulunmadığı,
    gerekçeleriyle, davanın reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, stratejik çevresel değerlendirmenin hukukumuzda 13/05/2006 tarihinden beri mevcut olduğu, 5491 sayılı Kanun'da öngörülen Yönetmeliklerin, bu Kanun'un yürürlüğe girmesinden itibaren bir yıl içinde yayımlanacağı düzenlenmesine rağmen dava konusu Yönetmeliğin çok geç yayımlandığı, bir de sektörel bazda uygulanma tarihini daha da ötelediği, Yönetmeliklerin, Kanunların uygulamasını başlatamayacağı, sadece nasıl uygulanacağını gösterebileceği, dolayısıyla Kanun gereğince Yönetmeliğin yayımlanması gereken tarihten sonra onay görmüş plan ve programların SÇD'ye tabii olması gerektiği, Yönetmelik ile Kanun'un yürürlük tarihinin değiştirilemeyeceği, dava konusu Yönetmelik maddelerinde öngörülen sürelerin hazırlık için makul olduğu yönündeki kabulün, akla, insafa ve hukuka aykırı olduğu, bu düzenlemeler nedeniyle Türkiye'nin 2040 yılına kadar bu projeler için, insan ve çevre sağlığının korunması tedbirlerinden mahrum kalacağı, zaten ülkemizin 2006 yılından bu zamana kadar geçen süreyi boşa geçirdiği, güzel ülkemizin bunu hak etmediği belirtilerek, Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ... 'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
    "a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
    b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
    c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması",
    sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
    Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Davacının temyiz isteminin REDDİNE;
    2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Altıncı Dairesinin temyize konu 13/11/2019 tarih ve E:2019/2493, K:2019/10934 sayılı kararının ONANMASINA,
    3. Kesin olarak, 31/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi