16. Hukuk Dairesi 2016/13058 E. , 2019/6710 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı ..., ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan ve 2007 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında paftasında yol olarak gösterilip tescil harici bırakılan taşınmaz bölümü hakkında, adına tapuda kayıtlı bulunan 127 ada 16 parsel sayılı taşınmazın devamı olduğu iddiası ile irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda çekişmeli taşınmazın 2007 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında paftasında yol olarak gösterilip kesinleştiği, dava tarihine kadar geçen süre içinde hak arama yoluna başvurulmadığı, böylece davanın makul sürede açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK"nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14. ve 17. maddelerine dayalı tescil isteğine ilişkindir. Davacı, 2007 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında yol olarak tescil harici bırakılan taşınmaz bölümü hakkında, ceddinden intikalle hak kazandırıcı süreye ulaşan zilyetliği bulunduğunu ileri sürerek 2013 yılında dava açmıştır. Mahkemece; davanın, çekişmeli taşınmazın tescil harici bırakıldığı tarihten itibaren 2 yıllık makul süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 36. maddesi uyarınca herkes, yargı mercileri önünde hak arama özgürlüğüne sahip olup, bu özgürlüğün en yaygın kullanılma şekli dava açma hakkıdır. Yine Anayasamızın 13. maddesi uyarınca, "Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir." 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 12/3. maddesinde, kadastro sırasında haklarında tutanak düzenlenen taşınmazlar yönünden, kadastrodan önceki nedenlere dayanılarak dava açma hakkı 10 yıl ile sınırlanmış ise de, kadastro sırasında haklarında kadastro tutanağı düzenlenmeyen taşınmazlar yönünden kadastrodan önceki nedenlere dayanılarak dava açma hakkını sınırlayan herhangi bir yasa hükmü bulunmamaktadır. Hukuk Genel Kurulu"nun 22.04.2015 tarih, 2013/8-2061 Esas ve 2015/1256 Karar sayılı ilamında da, kadastrodan önceki nedenlere dayalı olarak açılacak tescil davalarını sınırlayan bir sürenin olmadığı açıklanmıştır. Hal böyle olunca, mahkemece davanın esasına girilerek, iddia ve savunma doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yasal olmayan gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davacılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.10.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.