18. Hukuk Dairesi 2016/4064 E. , 2016/6252 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, ... İli ... Mahallesi 881 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma ile alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli değildir.
Şöyle ki;
1-2942 Sayılı Yasanın 4650 Sayılı Yasa ile değişik 11.maddesinin 1.fıkrasının (f) bendi uyarınca bilirkişi kurulu, arazi niteliğindeki taşınmaz malın değerlendirme tarihindeki mevki ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini esas tutarak düzenleyeceği raporda, bedelin tespitinde etkili olacak bütün nitelik ve unsurları ve her unsurun ayrı ayrı değerini belirtmek suretiyle ve ilgililerin de beyanını dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerini tespit etmelidir. Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarında ise özel ve dikkate alınması gereken haklı bir neden bulunmadıkça tarım arazilerinin olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden bilimsel yöntemle yapılacak değerlendirmede münavebeye alınacak ürünlerin neler olduğu ve dekar başına elde edilecek ortalama verim, üretim gideri ve toptan satış fiyatına ilişkin olarak ciddi istatistiki bilgilere dayalı olduğu bilinen o yerdeki gıda, tarım ve hayvancılık müdürlüğü verilerinin esas alınması aranmaktadır.Buna göre değerlendirme tarihinin 29/05/2014 olduğu dikkate alındığında gıda tarım ve hayvancılık il müdürlüğü 2014 yılı verileri esas alınarak hazırlanacak bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulması gerekir.
Mahkemece davacı idarenin kıymet takdir tutanağı ekinde yer alan bedel tespitine ilişkin raporun “çok çeşitli somut veri ve nedene dayandığı” her ne kadar idare teklifi bağlayıcı olmasa da “ayrıntılı ve çok yönlü değerlendirme etmenlerinin” yer aldığı belirtilerek keşfe ve yargılamaya katılmayan bilirkişiler tarafından hazırlanan rapor esas alınarak hüküm kurulmuştur. Yargılama sırasında keşif yapılarak alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli bulunmadığı takdirde başka bir bilirkişi kurulundan rapor hazırlanmak üzere yeniden keşif ve inceleme yapılması gerekirken dava dışında hazırlanan rapora göre karar verilmesi,
2-Dava konusu taşınmazın kamulaştırmadan arta kalan kısmının yüzölçümü ve geometrik şekli dikkate alındığında kullanıma elverişsiz hale geldiği anlaşıldığından bedeline hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak, bedeline hükmedilen taşınmaz bölümü hakkında da tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
3-Tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması sırasında Kamulaştırma Kanunu 27.madde uyarınca taşınmaz hakkında açılan acele el koyma dosyasında 14.110,05 TL bloke edildiğinden ve davalılara ödenmesine karar verildiğinden bu miktar yönünden faiz işletilmemesi gerekirken “acele el koyma dosyasında belirlenen bedel malik tarafından çekilmemiş ise o bedele de 30/09/2014 gününden itibaren kanuni faiz işletilmesine” şeklinde hüküm kurulması,
4-Taşınmazın tapu kaydında davalılardan ... hissesi üzerinde bulunan haciz şerhlerinin hükmedilen kamulaştırma bedeline yansıtılması gerektiğinin düşünülmemesi,
Doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 19.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.