Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2017/26168 Esas 2019/23395 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/26168
Karar No: 2019/23395
Karar Tarihi: 16.12.2019

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2017/26168 Esas 2019/23395 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davacı, kesinleşen işe iade kararı sonrasında işe başlatılmadığını ileri sürerek fark kıdem ve fark ihbar tazminatları ile ödenmediğini iddia ettiği bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsil edilmesini talep etmiştir. Mahkeme davayı kısmen kabul etmiştir. Ancak, davacının 20 yıllık çalışma süresi boyunca hiç yıllık izin kullanmaması hayatın olağan akışına ters olduğu için tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir. Toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan izin alacağı yönünden de uyuşmazlık mevcuttur. Hakim, gerekli görülen hallerde taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği, delil gösterilmesini isteyebileceği şeklinde düzenleme yapılarak yargılamanın doğru sonuca ulaşması için çaba göstermelidir. Bu sebeple yargılama sonucunda ulaşılacak hüküm, doğru, gecikmemiş, adil ve hakkaniyete uygun olmalıdır. Taraflar arasında, davacının kullanmadığı yıllık ücretli izin süresinin belirlenmesi noktasında uyuşmazlık vardır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 31. maddesi gereği, hakim uyuşmazlığı aydınlatmak zorunda olduğundan, davacının beyanı alındıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Dosyaya göre davacı işçinin davalı işyerinde 15.04.1988-12.04.2013 tarihleri arasında çalıştığı, işe iade kararına rağmen işe başlatılmadığı anlaşılmaktadır. Toplu iş sözleşmesi hükmüne göre izin alacağı fiilen kullanılan yıllık ücretli izin ö
22. Hukuk Dairesi         2017/26168 E.  ,  2019/23395 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili, müvekkilinin kesinleşen işe iade kararı üzerine işyerine başvuruda bulunmasına rağmen işe başlatılmadığını ileri sürerek fark kıdem ve fark ihbar tazminatları ile ödenmediğini iddia ettiği bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı vekili, davacının tüm alacaklarının ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece; toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Temyiz:
    Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
    Gerekçe:
    1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2- Taraflar arasında, davacının kullanmadığı yıllık ücretli izin süresinin belirlenmesi noktasında uyuşmazlık vardır.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 31. maddesinde hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir şeklinde düzenleme yapılarak hakime yargılama sonunda doğruya ulaşma görevini yüklemiştir. Anayasamızın 141. maddesine göre, yargı basit, çabuk ve ucuz gerçekleşmelidir. Devlet yargının basit, ucuz ve çabuk gerçekleşmesi için gerekli düzenlemeleri yapmak durumundadır. Zira hakkın tanınması ve korunmasındaki gecikmeler, hukuk devleti ilkesi ile uyumlu değildir, adil yargılanma hakkını ihlâl eder. Bu sebeple yargılama sonucunda ulaşılacak hüküm, doğru, gecikmemiş ve kendisinden beklenen etkiyi gösteren bir niteliğe sahip olmalıdır. Bundan dolayı belirsiz vakıaların açıklattırılmasına, eksikliklerin hâkim tarafından işaret edilerek taraflarca giderilerek yargılamanın uzatılmasının önüne geçilmesine ilişkin hâkimin davayı aydınlatma yükümlülüğü bulunmaktadır. Usul hukukunda bu yükümlülüğün anlamı, doğru hüküm kurulmasıdır. Bu hususta yapılacak bir inceleme içinse, tarafların iddialarını eksiksiz ve zaman, yer gibi somut unsurlarıyla tam bir açıklık içinde yargılamaya getirmeleri gerekmektedir.
    Somut olayda, toplu iş sözleşmesinin 54. maddesinde, hizmet süresi 1-5 yıl olanlara 26 işgünü, 5-10 yıl olanlara 30 işgünü, 10 yıl ve daha fazla olanlara 32 işgünü ücretli izin verileceği öngörülmüştür.
    Mahkemece, davacının 2008 yılından önceki çalışma dönemine ilişkin dosyada herhangi bir kayıt bulunmaması sebebiyle davacının işe girdiği 1998 yılı ile 2008 yılı arasındaki 20 yıl için davacının toplam 528 gün izin hakkı olduğu kabul edilmiştir. Ancak, davacının davayı somutlaştırma yükü (HMK m.194), hakimin de davayı aydınlatma yükümlülüğü (HMK m. 31) bulunduğu göz önüne alınarak, davacının sözü edilen 20 yıllık çalışma süresi boyunca hiç yıllık izin kullanmaması hayatın olağan akışına ters olduğundan, davacının beyanı alındıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, talebe uygun olmakla birlikte, hatalı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
    3- Taraflar arasında toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan izin alacağı yönünden de uyuşmazlık mevcuttur.
    Talebe dayanak toplu iş sözleşmesinin 49. maddesindeki düzenleme; "Yıllık ücretli izne ayrılacak işçilere en geç izne ayrılacakları tarihten önceki son iş günü ödenmek üzere 10 günlük net ücretleri tutarında izin yardımı verilir." şekindedir. Dosya içeriğine göre davacı işçinin davalı işyerinde 15.04.1988- 12.04.2013 tarihleri arasında çalıştığı, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 16.06.2014 tarih ve 2014/7057 Esas ve 2014/19436 karar sayılı ilamı ile kesinleşen mahkemenin 2013/440 Esas 2013/1031 karar sayılı işe iade kararı sonrasında işe başlatılmadığı anlaşılmakla, toplu iş sözleşmesi hükmüne göre izin alacağının fiilen kullanılan yıllık ücretli izin öncesi ödenen bir hak ve alacak olması nazara alındığında, 2013 yılı için hak kazanılmamış olan izin alacağının hüküm altına alınması hatalıdır.
    4- Diğer taraftan, Mahkemece hükme esas alınan ek bilirkişi raporu ile davacıya daha önce ödenen kıdem ve ihbar tazminatı ödemelerinin fesih tarihine kadarki işlemiş faizleriyle birlikte mahsubu gerekirken, sadece ödenen tazminat miktarlarının mahsup edilmesi de doğru olmamıştır.
    SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 16.12.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.


    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.