1. Hukuk Dairesi 2016/10634 E. , 2019/4058 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil - tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın düzenlemiş olduğu rapor okundu açıklamaları dinlendi, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü;
KARAR
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmazsa tazminat istemine ilişkindir.Taraf vekilleri 02.02.2016 günlü oturumda Avukatlık Kanununun 35/A maddesi çerçevesinde anlaştıklarını birdirmişler, davacı vekili davalı ... dışındakilerin edimlerini yerine getirdiklerini ancak ... "nin dairelerin devrini yapmadığını bu nedenle davaya devam ettiklerini bildirmiştir. Mahkemece, Avukatlık Kanununun 35/ A maddesi uyarınca yapılan sözleşmenin İİK"nun 38. maddesi anlamında ilam niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Gerçekten de dosyaya ibraz edilen sözleşmenin İİK 38. maddeye göre ilam niteliğinde olduğunda kuşku yoktur. Ancak bu tür bir belge mülkiyetin naklini sağlayacak nitelikte görülemez. Öte yandan aynı sözleşmenin 2. Maddesi "davalılardan ... tarafından davacıya devredilecek olan yukarıda ada ve parsel numaraları verilen 3 adet taşınmaz üzerinde ... 7. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2014/516 E sayılı dosyasında ihtiyati tedbir kararı bulunup, davalı ... yukarıda ada ve parsel numaraları verilen 3 adet taşınmazları makul süre içerisinde her türlü tedbir, haciz ve ipoteklerden arındırarak taşınmazların üzerindeki tüm takyidatları kaldırtarak devir işlemlerini takyidatların kalktığı tarihten itibaren en geç 3 üç iş günü içerisinde başlatacağını kabul beyan ve taahhüt eder" ve 5. Maddesi "davalılar tarafından yukarıda belirtilen şartlarda ve sürelerde edimlerin yerine getirilmemesi halinde, taraflarca yapılan bu uzlaşma sözleşmesi hiçbir ihtar ve bildirime gerek kalmaksızın kendiliğinden hükümsüz hale geleceği tarafların kabulünde olup uyuşmazlık konusu ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2015/145 E sayılı dosyası üzerinden kaldığı yerden devam edeceğini taraflar kabul beyan ve taahhüt eder" hükümlerine yer verilmiş, konulan süreler içeresinde de davalı taraf taahhüdünü yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmenin 5. Maddesi gereğince hükümsüz hale gelmiştir. Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237., (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ile durumun aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Öte yandan, muris muvazaasından söz edebilmek için mirasbırakanın kastının diğer mirasçılarından mal kaçırmak olmak gerekir.Ne varki, mahkemece muris muvazası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteği bakımından bir inceleme ve değerlendirme yapılmış değildir.Hâl böyle olunca taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin hükümsüz hale geldiği gözetilerek taraf delilleri toplanıp yukarıdaki ilkeler uyarınca murisin gerçek irade ve amacı açıklığa kavuşturulduktan sonra bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Davacının bu yöne ilişkin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.06.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.