Abaküs Yazılım
16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/15366
Karar No: 2019/6704
Karar Tarihi: 22.10.2019

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2016/15366 Esas 2019/6704 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacılar, davalıların murisi ile yaptıkları satış vaadi sözleşmesi uyarınca kendilerine devri anlaşılan taşınmazın kullanımında isimlerinin yer almaması nedeniyle dava açmışlardır. Mahkeme, taşınmazın tapusuz olması nedeniyle davacıların talebinin reddine karar vermiştir. Ancak Yargıtay, tarafların tam ve doğru olarak belirlenmeden hüküm kurulmasının yanlış olduğunu belirterek kararı bozmuştur. Kararda, 3402 sayılı Kanun’un 13/B-b maddesi uyarınca satış vaadi sözleşmelerinin tapulu yerler için geçerli olduğu ve davacıların şerh konulmasını talep edemeyeceği ifade edilmektedir. 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 2/B maddesi ise orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazların Hazine adına tescil edileceğini belirtmektedir.
16. Hukuk Dairesi         2016/15366 E.  ,  2019/6704 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; duruşma için belli edilen 22.10.2019 gün ve saatte temyiz eden ... ve diğerleri vekili Avukat ... ile aleyhine temyiz istenilen Hazine vekili Avukat ..., ... ve diğerleri vekili Avukat ... geldiler. Gelenlerin yüzlerine karşı duruşmaya başlandı. Tarafların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. Süresi içinde inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

    Kadastro sonucunda, ... İlçesi ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 982 ve 983 parsel sayılı 1.969,66 ve 7.569,29 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, 982 parselin davalıların murisi ..."nin, 983 parselin dava dışı ..."un işgalinde olduğu şerhi verilerek tarla niteliği ile davalı Hazine adına 1997 yılında tespit ve 1998 yılında tescil edilmiş, 28.06.2010 tarihinde her iki taşınmaz tevhit edilerek 1852 parsel numarasını almış, aynı gün yeniden ikiye ifraz edilerek; 173 ada 1 parsel numarası ile 2.216,69 metrekare yüzölçümüyle ..."nin kullanımında olduğu, 173 ada 2 parsel numarasıyla 5.473,09 metrekare yüzölçümüyle dava dışı ..."un kullanımında olduğu belirtilerek Hazine adına tescili yapılmıştır. Davacılar ... ve ..., davalıların murisi ... "yle aralarında akdedilen 02.11.2006 tarihli satış vaadi sözleşmesiyle 250,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın kendilerine devri hususunda anlaştıklarını, sözleşme gereğince bedelin bir kısımını ödediklerini, 2012 yılında yapılan güncelleme ile taşınmazın kullanıcısı olarak davalıların murisinin adının yazılması nedeniyle noter kanalı ile ihtarname göndererek sözleşmenin ifasını istediklerini, bunun üzerine karşı tarafça kötü niyetli ve tek taraflı olarak sözleşmenin feshedildiğinin bildirildiğini, ancak; tek taraflı bu feshi kabul etmediklerini belirterek; sözleşme uyarınca taşınmazdaki kullanıcı şerhindeki isimlerin iptali ile kendi adlarının yazılması, davanın devamı süresinde taşınmazın davalılar adına tescil edilmesi halinde davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile kendi adlarına tescili, bu talebin de kabul görmemesi halinde davanın bedel davası olarak kabulü ile dava tarihindeki rayiç bedelin tespiti ile şimdilik 100.000,00 TL"nin sözleşme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsili istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Mahkemece, satışı vaadedilen taşınmazın zilyetliğinin davacılara teslim edilmediği, 3402 sayılı Kanun"un 13/B-b maddesinin uygulanabilmesi için öncelikle tapu harici yolla satışı vaat edilen yerin tapulu olması gerekmekte olup, somut olayda taşınmazın tapusuz olması karşısında bu hükmün uygulama olanağının bulunmadığı, davacıların kendi adlarına şerh konulmasını talep edemeyecekleri, ödenen miktarın iadesi yönünde de talep olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, taraf teşkili tam ve doğru olarak sağlanmadan işin esası hakkında karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır.
    Davacılar, davalıların murisi ... ile yaptıkları 02.11.2006 tarihli sözleşmeye dayalı olarak ve çekişmeli taşınmazda muris adına bulunan şerhin iptali istemiyle eldeki davayı açtıklarına göre, muris ..."nin ölümüyle terekesinin iştirak halinde bulunduğu, bu nedenle tüm mirasçılarının davalı tarafta yer alması gerektiği tartışmasızdır. UYAP"tan alınan nüfus kaydına göre, muris ..."nin davalı olarak gösterilen ... ve ... dışında mirasçısı olarak ..."nin de bulunduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; öncelikle davacı tarafa, adı geçen mirasçıyı davaya dahil etmesi için imkan ve süre tanınması ve taraf teşkilinin tamamlanmasından sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, dava terditli olarak açıldığı halde, gerekçede bu hususta bir değerlendirme yapılmaması dahi isabetsiz olup, temyiz itirazlarının bu nedenlerle kabulü ile usul ve yasaya aykırı hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, Yargıtay duruşması için belirlenen 2.037,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak, duruşmada kendisini vekil ile temsil ettiren davacı tarafa verilmesine, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.10.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.



















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi