4. Ceza Dairesi Esas No: 2019/4485 Karar No: 2020/3248 Karar Tarihi: 13.02.2020
Tehdit - Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2019/4485 Esas 2020/3248 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık, bir site yönetim toplantısında tartıştığı kişiye \"sen kendini öldürtmek mi istiyorsun?\" şeklinde tehdit içeren sözler söylemiştir. Ancak yerel mahkeme suç unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle sanığı beraat ettirmiştir. Yapılan temyiz başvurusu sonucunda ise suç unsurları olduğuna karar verilmiştir ve TCK'nın 106/1-1. cümle kapsamındaki tehdit suçunu oluşturduğu kabul edilmiştir. Bu durumda uzlaştırma işlemi uygulanarak sanığın hukuki durumunun tekrar değerlendirilmesine karar verilmiştir. Kararda, tehdit suçunun manevi unsuru olan genel kasttan bahsedilirken, yanıltma veya aldatma unsurlarının olmadığı ve bilerek, isteyerek işlenmesi gerektiği vurgulanmıştır. 5271 sayılı CMK'nın 253. maddesi ve eklenen fıkra, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 2 ve 7. maddeleri, 02/12/2016 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 6763 sayılı Kanunun 34. maddesi de kararda detaylı ve açıklayıcı bir şekilde ele alınmıştır.
4. Ceza Dairesi 2019/4485 E. , 2020/3248 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi SUÇ : Tehdit HÜKÜM : Beraat
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak; a) Tehdit fiili, kişinin ruh dinginliğini bozan, iç huzurunu, bilinç ve irade özgürlüğünü ihlal eden bir olgudur. Fiilin mağdur üzerinde ciddi bir korku yaratabilmesi açısından sonuç almaya objektif olarak elverişli, yeterli ve uygun olması gerekir. Ayrıca tehdidin somut olayda muhatap üzerinde etkili olması şart değildir. Bu nedenle mağdurun korkup korkmadığının araştırılması gerekmez. Tehdit suçunun manevi öğesi genel kasttan ibaret olup suçun yasal tanımındaki unsurlarının bilerek ve istenerek işlenmesini ifade eder. Olayda tasarlamanın varlığı aranmadığı gibi, saikin de önemi yoktur. Kavga ve tartışma sırasında haksız bir fiilin kendisinde husule getirdiği şiddetli öfke ve elemin (gazabın) failin iradesini etkileyen bir etken olarak kusur yeteneğinde meydana getirdiği azalma nedeniyle koşulları varsa ancak yasal indirim nedeni olarak kabul edilebilmesi olanaklı ise de, önceden ilke boyutunda kastı kaldıran ve suçun oluşumunu engelleyen bir husus olarak kabulü mümkün değildir. Bu açıklamalar ışığında; site yönetim toplantısında taraflar arasında çıkan tartışmada, sanığın katılana söylediği anlaşılan; “sen kendini öldürtmek mi istiyorsun” şeklindeki sözlerin TCK’nın 106/1-1. cümle kapsamındaki tehdit suçunu oluşturduğu gözetilmeden yasal olmayan gerekçeyle yüklenen suçtan sanığın beraatine karar verilmesi, b) Sanığın eyleminin TCK’nın 106/1-1. cümle kapsamındaki tehdit suçunu oluşturduğunun kabulü halinde ise; 02/12/2016 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK"nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen TCK"nın 106/1. maddesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamında bulunduğu anlaşılmış olmakla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, katılan ... ile o yer Cumhuriyet savcısının temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 13.02.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.