14. Hukuk Dairesi 2019/1850 E. , 2019/4363 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki ortaklığın giderilmesi davasında mahkemece verilen hükmün Dairemizce bozulması üzerine, yerel mahkemece verilen direnme kararına ilişkin dava dosyası, 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunla 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununa eklenen Geçici 4. maddenin ikinci fıkrası uyarınca Dairemize gönderilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, davacı ve davalının 2374 ada 8 parsel sayılı taşınmazda hissedar olduklarını, taşınmazın davalının kullanımında olduğunu belirterek, taşınmazdaki ortaklığın mümkünse aynen taksim değilse satılarak giderilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiştir. Davalı vekilinin temyiz talebi üzerine, Dairemizin 20.02.2017 tarihli, 2015/8642 Esas, 2017/1206 Karar sayılı ilamıyla hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkemece, Dairemizin bozma ilamına direnilerek “Mahkememizin 20/01/2015 tarihli 2014/383 Esas 2015/22 Karar sayılı ilamı ile davanın kabulüne karar verilmiş olup, Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 24/02/2016 tarihli 2015/22667 Esas, 2016/3162 Karar sayılı ilamı ile; davacının davadan önce kiracı olduğu iş yerindeki mobilya ile cihazlardan toplam 27 kalemden oluşan zararın tespitini istediği, 28/08/2012 tarihli bilirkişi raporunda toplam 50 kalem malzeme ve cihazdaki hasarın tespitinin yapıldığı, mahkemece bu rapor esas alınarak hazırlanan bilirkişi incelemesine göre karar verildiği, davacının 27 kalem eşyadaki zararının tespitini istediğine göre talep dışına çıkılarak mahallinde zarar tespiti yapılamayan eşyalarında rapora dahil edilip bu doğrultuda davanın kabulüne karar verilmesini bozmayı gerektirdiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkememizce usul ve yasaya uygun görülmekle Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş olup, önceki bilirkişiden talep doğrultusunda ek rapor alınarak davacının meydana gelen zararını 38.896,00 TL olduğu tespit edildiği…" gerekçesiyle, mahkemenin 20.01.2015 tarihli 2014/383 Esas, 2015/22 Karar sayılı kararında direnilmesine, davanın kabulüne, davaya konu İstanbul İli, Üsküdar İlçesi, Bulgurlu Mah. 2374 ada, 8 parsel sayılı tapuda arsa vasfında zeminde üzerinde bodrum + zemin katlı yapı bulunan taşınmazın aynen taksimi mümkün bulunmadığından ortaklığının İİK hükümlerine üzerindeki tüm takyidatlarla birlikte umum arasında satış suretiyle giderilmesine, satış bedelinin %37,92 oranında davalıya %62,08 oranında davacıya ödenmesine, satış memuru olarak İstanbul Anadolu 10. İcra müdürlüğünün tayinine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Direnme kararı incelenmek üzere, Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiş ise de 24/11/2016 tarihinde kabul edilen 6763 tarihli Kanunla, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununa eklenen Geçici 4. maddenin ikinci fıkrası uyarınca, incelenmek üzere Dairemize gönderilmiştir.
Mahkemece her ne kadar hükümde dirnme kararı verildiği yazılmış ise de, eldeki dava ortaklığın giderilmesine ilişkin olduğu, Dairemizin 20.02.2017 tarihli, 2015/8642 Esas, 2017/1206 Karar sayılı ilamıyla hükmün bozulmasına karar verildiği, direnme kararının gerekçesinde ise mahkemece verilen kararın Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 24/02/2016 tarihli 2015/22667 Esas, 2016/3162 Karar sayılı ilamı ile bozulduğu, bozma ilamına uyuduğu, önceki bilirkişiden talep doğrultusunda ek rapor alınarak davacının meydana gelen zararını 38.896,00TL olduğu tespit edildiğinden davanın kısmen kabulüne karar verildiği yazmaktadır.
6100 sayılı HMK’nin “Hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi” başlıklı 294. maddesinde açıklandığı üzere mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür. Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur.
Aynı yasanın “Hükmün kapsamı” başlıklı 297. maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
“Hükmün yazılması” başlıklı 298. maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.
Temyiz edilen gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olduğu görülmüştür.
10.4.1992 tarihli ve 1991/7-1992/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararında kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunmasının bozma nedeni oluşturacağı, bozmadan sonra mahkemenin önceki kısa kararla bağlı olmasızın çelişkiyi kaldırmak kaydı ile vicdani kanaatine göre karar verebileceği öngörülmüştür.
Bu itibarla gerekçeli karar ile hüküm sonucunun çelişkili olması nedeniyle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle; temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, 14.05.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.