14. Hukuk Dairesi 2016/12595 E. , 2019/4361 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 09.12.2015 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 02.06.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, komşuluk hukukuna dayalı elatmanın önlenmesi ve kal istemlerine ilişkindir.
Davacı, 2503 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, davalı ..."ın kuzey komşusu, diğer davalı ... "in güney komşusu olduğunu, taşınmazının iki davalı taşınmazın arasında kaldığını, her iki davalının da dava konusu taşınmaza el attıklarını, davalıların besledikleri piliç ve hindilerin kötü koku yaydıklarını ileri sürerek davalıların 2502 ve 2504 parsel sayılı taşınmazlarını kendi taşınmazı olan 2503 parsel sayılı taşınmazına tecavüzlü olarak kullandıklarını ileri sürerek, tecavüzün önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, açılan dava ile hiçbir ilgi ve alakalarının olmadığını, 2502 ve 2504 parsel sayılı taşınmazların eşlerine ait olduğunu, davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
TMK m. 683 deki "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nin "komşu hakkı" başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. Kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemez.
Zarar tehlikesinin belirlenebilmesi için mahkemece öncelikle taraflara ait taşınmazların tapu kayıtları ile çap ve krokileri getirtilmeli, yapılacak keşifte, kadastro mühendisi veya tapu fen memuru bilirkişi yanında davanın niteliğine, tarafların iddia ve savunmalarına göre, en uygun ihtisas grubu ve meslek erbabından seçilecek bilirkişiler hazır bulundurulmalı; düzenlenecek bilirkişi raporlarında, alınması gereken önlemler ile tazminat, ecrimisil, yıkım ve eski hale getirme istekleri varsa, bunlar gerekçeli olarak gösterilmelidir. Davacının zararının önlenmesi esas olmakla birlikte, davalıya da en az zarar verecek veya külfet yükleyecek önlem veya önlemler belirtilmelidir.
Somut olaya gelince, TMK m. 683 uyarınca 2503 parsel sayılı taşınmaza malik olan davacı her türlü haksız el atmanın önlenmesini talep edebilir. Davalılar komşu 2502 ve 2504 parsel sayılı taşınmazları kullanmaktadırlar. El atan davalıların, 2502 ve 2504 parsel sayılı taşınmazlarda malik olmaları gerekmez.
Mahkemece, davalıların davacı taşınmazına el atıp atmadıklarının saptanması, davalıların besledikleri piliç ve hindilerin kötü koku yaymak suretiyle komşuluk hukukuna aykırılık oluşup oluşmadığının araştırılması ondan sonra bir karar verilmesi gerekir.
Açıklanan nedenlerle yanılgılı değerlendirmeyle ve eksik inceleme, araştırmayla yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.05.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.