18. Ceza Dairesi 2019/1853 E. , 2019/8391 K.
"İçtihat Metni"
KARAR
İş ve çalışma hürriyetinin ihlali ve sendikal hakların kullanılmasının engellenmesi suçlarından şüpheliler ..., ... ve ... haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 11/07/2016 tarihli ve 2016/22345 soruşturma, 2016/14417 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin Bakırköy 4. Sulh Ceza Hakimliğinin 26/09/2016 tarihli ve 2016/3706 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07/03/2019 gün ve ... sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında: “Somut olayda, emniyet görevlilerince tutulan 20-21-22 Mayıs 2016 tarihli tutunaklarda eylemle ilgili olarak yasaya aykırı herhangi bir tespitin yapılmadığı, soruşturma evrakı bu haliyle değerlendirildiğinde şüphelilerin Anayasanın 34, 36 ve 5. maddelerinde düzenlenen toplantı ve gösteri yürüyüşleri hakkı, hak arama hürriyeti ile grev ve lokavt hakkına ilişkin hak ve ödevlerin yasaya uygun olarak kullanıldığı, bunun haricende suç teşkil eden herhangi bir faaliyetin tespit edilmediği, Avcılar Belediyesi ile işçi temsilcileri arasında yapılan görüşme sonrası tarafların anlaşması üzerine eylemin sonlandığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de;
Müşteki vekilinin 21/05/2016 tarihli şikayet dilekçesi ile firmalarının Avcılar Belediye Başkanlığı Temizlik İşleri Müdürlüğünün çöp toplama ve sokak temizleme işini ihale ile yapan firma olduğu, firmanın 1/3 oranındaki personelinin Belediye İş Sendikası 2 Nolu şubesine bağlı işçi olduğu, geçmiş tarihlerde işçi çıkarttıkları için 20/05/2016 günü saat 18:00 sıralarında gece vardiyasına çıkması gereken personelin işten çıkartılan işçilerin geri alınmasını gerekçe göstererek eyleme başladıklarını, eylemin halen devam ettiğini, bu eylem ve işin engellenmesi nedeniyle 60 araç ve 100 kadar personelin hizmet veremeyecek durumda olduğunu, bu nedenle şirket olarak maddi ve manevi zarara uğradıklarını, eylemin sona erdirilmesini talep ettiklerini, bu eylemi organize edenler hakkında şikayetçi olduğunun anlaşıldığı,
... sayılı Türk Cumhuriyeti Anayasası"nın 34. maddesinde yer alan "Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir. " ve ... sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu"nun 10. maddesinde yer alan "Toplantı yapılabilmesi için, düzenleme kurulu üyelerinin tamamının imzalayacakları bir bildirim, toplantının yapılmasından en az kırksekiz saat önce ve çalışma saatleri içinde, toplantının yapılacağı yerin bağlı bulunduğu valilik veya kaymakamlığa verilir." şeklindeki düzenlemeler nazara alındığında, dosya içerisinde düzenleme kurulu üyeleri tarafından ilgili valilik veya kaymakamlığa yapılmış bildirime ilişkin bir belgenin yer almadığı, kaldı ki müşteki vekilinin 21/05/2016 tarihli şikayet dilekçesinde eyleme katılanlardan, işçilerin çalışmasını engelleyen kişilerden şikayetçi olduğunu belirtmesine ve dosya içerisinde yer alan 20/05/2016, 21/05/2016 ve 22/05/2016 tarihli tutanaklarda eyleme katılan ve katılmayan işçilerin isimlerinin yer almasına rağmen, soruşturma kapsamında işçilerin beyanlarının alınmadığı, sadece şüpheli olarak Sendika yetkililerinden ..."ın ifadelerinin alındığı, ayrıca yine dosya içerisinde firma tarafından sunulan 21/05/2016 tarihli ihbar dilekçesindeki firmalarının hiçbir sendika ile toplu iş sözleşmesi imzalamadığı, bu nedenle yapılanın eylem veya grev olmadığı, işçilerin eylem yapmaya zorlanıldığı yönündeki beyanı karşısında, yapılan soruşturma esnasında anılan sendika ile müşteki firma arasında imzalanmış bir toplu sözleşme olup olmadığı hususunda ve eyleme katılan işçilerin tespit edilmesi sonucu eyleme katılan işçilerin herhangi bir sendikaya bağlı olup olmadıkları hususunda araştırma yapılmadığı anlaşıldığından, eksik soruşturma sonucu verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme;
CMK"nın 160. maddesinin 1. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar." 2. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür." 170. maddesinin 2. fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler." 172. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.” hükümleri düzenlenmiştir.
Aynı Kanun"un ... sayılı Kanunla yapılan değişiklikten sonraki “Cumhuriyet savcısının kararına itiraz” başlıklı 173. maddesinde ise;
“(3) Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
(4) Sulh ceza hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.” hükümleri yer almaktadır.
Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır.
Bir fiilin işlendiği haberinin alınması üzerine, suçu takibe yetkili makamlar tarafından derhal hazırlık soruşturmasına başlanmasını ifade eden ilkeye "araştırma mecburiyeti ilkesi"; hazırlık soruşturmasının neticesinde fiilin takibini gerektirecek hususlarda fiilin ve failin belli olması, yeterli emareler teşkil edecek vakıaların bulunması, başka bir ifade ile, şüphelerin ciddi olduğunun tespit edilmesi ve dava şartlarının gerçekleşmiş olması durumunda, yetkili makam tarafından kamu davasının açılmasını ifade eden ilkeye ise "kamu davasını açma mecburiyeti ilkesi" denilmektedir.
Diğer taraftan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 13. maddesi uyarınca da, temel hak ve özgürlükleri ihlal edilen kimselere etkili bir başvuru yapma hakkı tanınması zorunlu olup, anılan hükmün uygulanmasına ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında, (Örn: Vilko E. - Finlandiya kararı 2007; Sürmeli - Almanya kararı 2006) etkili başvuru yolunun hem teoride, hem pratikte erişilebilir, yeterli ve etkili olması gerektiği belirtilmektedir.
İncelenen dosyada, oluşa ve tüm dosya kapsamına göre işçilerin yaptıkları eylemler açısından ilgili Valilik veya Kaymakamlığa yapılmış bir bildirim ile bahse konu şirket ve sendika arasında bir toplu iş sözleşmesi bulunup bulunmadığı, eyleme katılan işçilerin sendika üyesi olup olmadıkları araştırılmadan, dosya kapsamında temin edilen evraklarda isimleri belirtilen işçilerin ifadelerine başvurulmadan, eksik soruşturma ile takipsizlik kararı verildiği görülmektedir.
Bu nedenle itiraz merciince etkin soruşturma yapılması dikkate alınarak, itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1-) Bakırköy 4. Sulh Ceza Hakimliğinin 26/09/2016 tarihli ve 2016/3706 değişik iş sayılı kararının, ... sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2-) Aynı Kanun maddesinin 4-a fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, 07/05/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.