Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/11387
Karar No: 2019/4036
Karar Tarihi: 24.06.2019

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/11387 Esas 2019/4036 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2016/11387 E.  ,  2019/4036 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    -KARAR-
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Davacı, mirasbırakan babası ... ’nın maliki oluğu 8874 ada 12 parsel sayılı taşınmaz için dava dışı yüklenici ile 31.08.2006 tarihinde satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi akdettiğini, sözleşme gereğince mirasbırakana isabet eden dairelerden biri olan dava konusu 10 nolu bağımsız bölümün mirasbırakanın isteği doğrultusunda mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla bedelsiz ve muvazaalı olarak dava dışı yüklenici tarafından davalıya devredildiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile tüm mirasçılar adına tescilini istemiş, sonrasında talebini daraltarak miras payı oranında adına tescilini istemiştir.Davalı, 1994 yılından beri mirasbırakan ile aynı evde birlikte yaşadıklarını ve babasının tüm ihtiyaçlarını karşıladığını, davacının ise mirasbırakanı görmeye gelmediğini, öldüğünde cenazesine dahi katılmadığını, ayrıca taşınmazı satın alabilecek maddi gücünün bulunduğunu, halen mirasbırakan adına kayıtlı iki adet taşınmaz daha olduğunu murisin mal kaçırma amacının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1933 doğumlu mirasbırakan ... ’nın 08.10.2011 tarihinde öldüğü, geride mirasçıları olarak davacı oğlu ... , davalı oğlu ... ve dava dışı kızı ... ’nin kaldıkları, dava konusu 8874 ada 12 parsel sayılı taşınmaz murise aitken murisin dava dışı yüklenici ... ile kat karşılığı inşaat ve satış vaadi sözleşmesi düzenlediği bu sözleşmeye göre taşınmazın 600/1000 payının yükleniciye satılacağının ve arsa sahibine üç adet daire verileceğinin kararlaştırıldığı taşınmazdaki 10 nolu bağımsız bölümün dava dışı yüklenici ... tarafından 30.11.2010 tarihinde davalıya satış suretiyle devredildiği anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun 706., Türk Borçlar Kanunu"nun 237. (Borçlar Kanunu"nun 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Somut olaya gelince; davalı tanık deliline dayanmış ve ..., ..., ... , ..., ... ve ...’ı tanık olarak bildirmiş, sadece tanık ...’nın dinlenilmesinden vazgeçmiş, diğer tanıkların dinlenilmesini istemiştir. Mahkemece ... dışındaki tanıklar dinlenmiş, davacı vekilinin tanık ... ’nın davalının oğlu ve birinci dereceden akraba olmaları sebebiyle tanıklığına itirazı üzerine, mahkemece tanık ... dinlenilmemiştir. Davalı taraf tanık deliline dayanarak tanık ismi bildirdiğine göre bu tanıklar dinlenmeden sonuca gidilmesi davalının savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurmaktadır. Ayrıca akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılmaz. Hal böyle olunca; kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca murise isabet eden dairelerin akibetinin araştırılması, dinlenmeyen davalı tanığının da dinlenmesi, yukarıdaki ilkeler uyarınca murisin gerçek irade ve amacı duraksamaya yer vermeyecek şekilde saptandıktan sonra varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, davalı tanığı dinlenmeden savunma hakkını kısıtlar şekilde yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.06.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi