3. Hukuk Dairesi 2017/8451 E. , 2019/4227 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; mülkiyetinde bulunan zeytinyağı fabrikasının bir bölümünün davalı tarafından kiracı sıfatıyla kullanıldığını, son bir yıllık kira bedelini ödemediğinden davalı aleyhinde icra takibi başlattığını, davalının haksız itirazı nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve % 20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı; davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece; davalının icra dosyasına itiraz dilekçesi sunduğu ancak, itirazın haklılığına dair herhangi bir kanıt ileri sürmediği gerekçesiyle, davanın kabulü ile, davalının icra takibine itirazının iptali ile, takibin devamına, hükmedilen alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; ödenmeyen kira bedelinin tahsili amacıyla davalı aleyhinde başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Somut uyuşmazlıkta davacı; davalı ile yıllık 2400 TL kira bedeli üzerinden sözlü kira sözleşmesi akdedildiğini ve davalının bir yıllık kira bedelini ödemediğini iddia etmiş, davalı ise cevap dilekçesi sunmamıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 128. maddesinde süresinde cevap dilekçesi verilmemesinin sonucunu düzenlenmiş olup, madde hükmü uyarınca süresi içinde cevap dilekçesi vermemiş olan davalı, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılır. Bu nedenle eldeki davada davalının akti ilişkiyi de inkar ettiğinin kabulü gerekecektir.
Bu haliyle uyuşmazlık; taraflar arasında kira ilişkisi bulunup bulunmadığı ve kira ilişkisi bulunması halinde ise, kira bedelinin ne kadar olduğu noktalarında toplanmaktadır.
HMK’nın ispat yükünü düzenleyen 190. maddesine göre ispat yükü; kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 6. maddesi gereğince de, kural olarak, herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür.
Kural olarak, kira ilişkisinin varlığını ve aylık kira bedelinin ne kadar olduğunu ispat külfeti davacıya, davalı tarafından kabul edilen kira bedelinin ödendiğinin ispat külfeti ise davalıya düşer. Davacının talep ettiği yıllık kira miktarı HMK"nın 200. maddesi uyarınca belirlenecek senetle ispat sınırının üzerinde ise davacı kira bedelini yazılı belge ile kanıtlamak zorundadır. Yazılı delille kanıtlanmadığı takdirde ise davalının kabulünde olan miktar esas alınmalıdır. Yine davalı da aynı koşullar altında yıllık kira bedelinin senetle ispat sınırının üzerinde olması durumunda kira borcunun ödendiğini yazılı belge ile ispat etmelidir.
Somut uyuşmazlıkta; davacı kiraya verenin iddiası doğrultusunda yıllık kira bedeli senetle ispat sınırının altında olduğundan yazılı delille ispat yükümlülüğü bulunmamaktadır. Bu nedenle kira aktinin varlığı ve kira bedelinin tutarı her türlü delille ispatlanabilir.
Yukarıdaki açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde; mahkemece, davalının kira ilişkisini inkar etmiş olması nedeniyle öncelikle kira akdinin varlığının ispatlanması gerektiğinden ispat yükünün davacıda olduğu ve davacının bu iddiasını her türlü delille ispat edebileceği gözetilerek, tanık delili dahil tüm deliller toplanıp bir değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, ispat yükü ve deliller bakımından yanılgılı değerlendirme ve yetersiz araştırmaya göre yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"un 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 08.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.