8. Hukuk Dairesi 2010/38 E. , 2010/1613 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ve müşterekleri ile Hazine ve ... aralarındaki tescil davasının kabulüne dair Akyurt Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 26.05.2009 gün ve 100/86 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, imar-ihya ve kazanmayı sağlayan zilyetlik nedeniyle dava dilekçesinde mevkii ve sınırları yazılı kadastroca tespit dışı bırakılan bir parça taşınmazın vekil edenleri adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, taşınmazların hali niteliği ile Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu,hali arazilerin genellikle orta malı mera olarak kullanıldığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuş, davalı ... vekili ise taşınmazın orta malı mera olduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, 07.04.2009 günlü krokide sarı renk ile boyalı, 23095 m2 yüzölçüme sahip taşınmazın davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar görülmekte olan dava ile imar-ihya ve kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayanarak tescil isteğinde bulunmuşlardır. Kadastro Müdürlüğünün karşılık yazısına göre, dava konusu yer 1951 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında hali arazi olması nedeniyle tespit dışı bırakılmıştır. Böyle bir yerin kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak edinilebilmesi için 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17.maddesinde belirtilen koşullar altında tasarruf edilmesi gerekir. Her ne kadar dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar, uyuşmazlık konusu taşınmazın 1950’li yıllardan beri bir kısmına arpa buğday ekildiğini, bir kısmının ise meyve bahçesi olarak kullanıldığını ifade etmişlerse de dosya arasındaki kayıtlara göre bu beyanlara itibar etme imkanı bulunmamaktadır. Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli değildir.Dosyada bulunan paftadan dava konusu taşınmazların mera olarak gösterildiği anlaşılmaktadır.Mahkemece usulüne uygun şekilde tahsisli ve kadim mera araştırması yapılmamış,dava konusu taşınmazın meradan kazanılıp kazanılmadığı üzerinde durulmamıştır. Tüm bu açıklamalar karşısında, mahkemece ...Köyüne ait varsa tahsisli mera parsellerine ilişkin kayıt ve belgelerin Tapu Sicil, İlçe Özel İdare ve İl Özel İdare Müdürlüklerinden getirtilmesi ve mahallinde yapılacak keşifte uygulanması, dava konusu taşınmazın tahsisli mer’a kapsamında kalıp kalmadığının belirlenmesi, şayet dava konusu taşınmaz tahsisli mer’a kapsamında kalmıyorsa; kadim mer’a araştırması yapılması, bu amaçla ...Köyü dışında meradan yararlanamayan komşu köylerden önceki keşifte dinlenenler dışında şahit isimlerinin bildirilmesi için taraflara mehil verilmesi, mahalli bilirkişi isimleri üzerinde ittifak edilmediği taktirde mahkemece re’sen komşu köylerden mahalli bilirkişi belirlenerek taşınmazın bulunduğu yerde keşif yapılıp yerel bilirkişi ve tanıkların dinlenilmesi usulüne uygun bir biçimde kadim mer’a araştırması yapılması, getirtilecek komşu 31 parsele uygulanan vergi kaydının dava konusu taşınmaz yönünü ne şekilde gösterdiğinin üzerinde durulması taşınmazın niteliği konusunda uzman ziraat mühendisi bilirkişiden de boşluk olan yerler ve çevre araziler ile mukayeseli gerekçeli rapor alınması, taşınmazın niteliğinin duraksamaya yol açmayacak şekilde belirlenmeye çalışılması, teknik bilirkişiye çevre parselleri de gösteren denetime imkan tanıyan krokili rapor düzenlettirilmesi gerekir.
Diğer yandan hali arazi olarak tesbit harici bırakılan böyle bir yerde imar ihya işleminin tamamlandığı tarihin, o tarihten sonra geçen zilyetlik süresi ve niteliğinin ne olduğunun en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Bu hava fotoğraflarının kadastrodan sonraki geçmiş yıllara ait en az iki ayrı zamana ilişkin olması gerekir. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için dava tarihine göre 20-25 yıl öncesine ait 1/20000 veya 1/25000 ölçekli stereoskopik hava fotoğraflarının dosyada yer almış olması ve bu fotoğrafların stereoskopla incelenmesi gerektiği uzman öğretim üyelerinin yayınlarındaki görüşleridir. (Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyeleri Prof.Dr.Sadık Usta, Doç.Dr.Cihat Kütük ve Doç.Dr.Mahmut Yüksel’in bu konudaki açıklamaları) Ayrıca, iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelenirse arazinin üç boyutlu görüleceği, taşınmazın sınırlarının belirlenebileceği ve bu amaçla ekilemeyen bakir alanların net bir biçimde tespitinin yapılabileceği bilinmelidir. (Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesinin yayınlarından, Doç.Dr.Mahmut Yüksel’in Toprak Etüd ve Haritalama kitabının 1995 yılı baskısı sh. 53.)
Mahkemece yapılacak iş; Öğretim Üyesi seviyesinde Ziraat Fakültesi Toprak Bölümünden bir jeodezi ve fotoğrametri mühendisi, bir harita (veya kadastro) mühendisi ile bir ziraat mühendisinden oluşacak üç kişilik uzman bilirkişi marifetiyle dava tarihinden, geriye doğru en az 20-25 yıl önceki tarihlere ilişkin stereoskopik hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda incelemesinin yaptırılarak taşınmazın niteliğinin, kullanım süresinin ve kullanıma ne zaman başlandığının,komşu parseller ile kullanılmayan kısımlara göre durumlarının belirlenmesine çalışılması olmalıdır. Şahit ve yerel bilirkişi sözleri, ilmi esaslara göre hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmelidir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle eksik incelemeye dayalı usul ve kanuna aykırı olan hükmün HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA,05.04.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.