14. Hukuk Dairesi 2016/10105 E. , 2019/4349 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 30.12.2014 gününde verilen dilekçe ile mirasın hükmen reddi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 30.11.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, muris ...’nin 27.02.2006 tarihinde vefat ettiğini, murisin ortağı olduğu ... Ltd. Şti’nin iflas ettiğinin, şirketin borçları sebebiyle murisin de boçlu olduğunu, murisin terekesinin borca batık olduğunun tespiti ile mirasın hükmen reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı SGK vekili cevap dilekçesinde, SGK İl Müdürlüklerinin tüzel kişiliği olmadığından davalı olarak gösterilemeyeceklerini, davanın husumetten reddine karar verilmesi gerektiğini, mahkemece eğer işin esası incelenecekse de davanın 3 aylık yasal sürede belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde, davanın 3 aylık yasal süre içinde açılmadığını, murisin ... Makine San. ve Orman Ürün. Ltd. Şti’nin %25 ortağı olduğunu, hissesine göre şirket borcunun 146.077,10TL’sinden sorumlu olduğunu, dava şartlarının oluşup oluşmadığının mahkemece araştırılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, “davacı vekiline 12.05.2015 tarihli 5 No"lu ara kararı ile... Makine ve Or. Ür. Tic. Ltd. Şti"ne ait 2006 ve 2007 yıllarında ait ticari defterlerini sunmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmesine, kesin süre içerisinde defterler sunulmadığı taktirde defter incelemesinden vazgeçmiş sayılacağı hususu ihtar edilmiş, davacı vekilince 26/05/2015 tarihli dilekçesi ile şirket ortaklarının ikisinin öldüğü, kalan ortakların aşırı yaşlılık nedeniyle hiçbir şeyi hatırlayamadığı, ticari defterlere ulaşılamadığı, bu nedenle şirket kayıtların ..."nden sorulması talebinde bulunulması nedeniyle, ..."nden ... Makine... Ltd. Şti."nin ticari defterleri istenilmiş, ..."nce istenen ticari defterlerin dairelerinde bulunmadığı, ilgili firmadan istenmesi gerektiği belirtilmiş, mahkememizce davacı vekiline verilen kesin süre içerisinde şirket defterleri sunulmadığından, ... Makine... Ltd. Şti."nin ticari defterleri incelenmek suretiyle bilirkişi marifetiyle aktif ve pasifinin saptanması ve miras bırakan ..."nın şirketin kamu borcundan dolayı sermaye hissesi oranında şahsen sorumlu olacağı miktarın bu suretle belirlenmesi amme alacağının şirketin mal varlığından tamamen tahsili mümkün bulunup bulunmadığı ve davacının terekenin borca batıklığının tespitinde hukuki yararı bulunup bulunmadığı ispatlanamadığı …” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Dava, TMK"nin 605/2. maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi istemine ilişkindir. Ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır (TMK m. 605/2). Mirasçılar Türk Medeni Kanununun 610. maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça yani zımnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebilir. Türk Medeni Kanunu"nun 606. maddesinde belirtilen süre bu davada uygulanmaz. Dava alacaklılara husumet yöneltilerek görülür. Bu davada yetkili mahkeme ise alacaklıların davanın açıldığı zamandaki ikametgahı mahkemesidir. Ayrıca Türk Medeni Kanununun Velayet Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması da zorunludur.
Dosya içeriğinden Düzce Vergi Dairesi"ne ve SGK’ya olan borcun, murisin şahsi borcu değil, ortağı olduğu ... Makine San. ve Orman Ürün. Ltd. Şti"nin borcu olduğu anlaşılmaktadır. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun 22.07.1998 tarihli 4369 sayılı Kanunla değişik 35. maddesi hükmüne göre; limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun gereğince takibe tabi tutulurlar. Aynı Kanuna 25.05.1995 tarihli 4108 sayılı Kanunla ilave edilen Mükerrer 35. madde hükmüne göre de; tüzel kişilerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir. Şu halde açıklanan yasa hükümleri gereğince, murisin ortağı olduğu limited şirketin, şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan vergi borcundan sermaye hissesi oranında doğrudan doğruya sorumluluğu söz konusudur. Öyleyse, bu işten anlayan bilirkişi veya bilirkişiler eliyle murisin ortağı olduğu limited şirketin defter, kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılarak şirketin aktif ve pasifinin saptanması ve murisin şirketin kamu borcundan dolayı sermaye hissesi oranında şahsen sorumlu olacağı miktarın bu suretle belirlenmesi, amme alacağının şirketin malvarlığından tamamen tahsili mümkün ise bu halde davacıların borca batıklığın tespitini istemekte hukuki yararlarının bulunmayacağı gözetilerek isteğin reddedilmesi, değil ise murisin ölüm tarihi itibarıyla tespit edilen terekesi aktifinin borcu karşılamaya yeterli olmaması halinde isteğin kabulüne karar verilmesi gerekir.
Davanın reddine karar verilmiş ise de; mahkemece yapılan araştırma ve incelemeler hüküm kurmaya yeterli değildir. Mahkemece, anılan şirketin tasfiye sürecine girip girmediği araştırılarak, tasfiye sürecine girdiği ve tasfiye memurunun bulunması halinde bu kişilerden şirketin ticari defter ve kayıtlarının temini, mümkün olmaması halinde ilgili ticaret sicil müdürlüğüne yazı yazılarak şirketle ilgili tüm kayıtların temini gerekir. Ayrıca şirket aleyhine yapılan icra takiplerinin dosyalarının getirtilerek şirketin aktif malvarlığının kalıp kalmadığının belirlenmesi gerekir.
TMK’nin 610/2. maddesine göre terekeyi sahiplenen mirasçıların mirası reddetme hakkı bulunmadığından davacı mirasçıların mirası kabul anlamına gelen davranışlarda bulunup bulunmadıkları da araştırılmalıdır. Terekenin ve davacıların durumu net olarak tespit edildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmelidir
Mahkemece, belirtilen hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.05.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.