Esas No: 2022/140
Karar No: 2022/8328
Karar Tarihi: 01.06.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/140 Esas 2022/8328 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/140 E. , 2022/8328 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
İlk Derece Mahkemesi :... 20. İş Mahkemesi
Dava,davacının Kuruma borçlu olmadığının tespiti ile Kurum tarafından bağlanan yaşlılık aylığının geçerli olduğunun tespiti, mahrum kalınan aylıkların ödenmeleri gereken tarihlerden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk 33.Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 33.Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1) DAVACININ İSTEMİ :
Davacı vekili, davacının 2009 yılında bağlanan aylığın geçerliliğinin tespitine, mahrum kalınana aylıkların ödenmeleri gereken tarihlerden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline, kuruma borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2) CEVAP:
Davalı ... vekili tarafından Kurum tarafından yapılan denetim sonucunda gerçek olmayan işyerinde davacı adına sigorta hizmet bildirimi yapıldığının tespit edildiği, Kurumun yaptığı işlemin kanuna uygun olduğu, davacının hizmet iddiası hakkında yöntemince inceleme ve araştırma yapılması gerektiği belirtilerek davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir. Dahili davalı davaya cevap vermemiştir.
3) MAHKEME KARARLARI :
A) İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI :
İlk Derece Mahkemesince, “davanın reddine” karar verilmiştir.
B) BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİNİN KARARI :
Davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk 33.Dairesince davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili tarafından sunulan temyiz dilekçesi ile duruşmalarda dinlenen tanık beyanlarından ihtilaf konusu dönemde dahili davalı işyerinin faaliyette olduğunun açıkça ortaya konulduğu ve davacının çalışmasının doğrulandığı, dahili davalının SGK kayıtlarını ve Vergi kayıtlarını usulüne uygun tutmamasının, prim ödemelerini düzenli yapmamasının sorumluluğunun davacıya yüklenmesinin hukuka aykırı olduğu, Kurumun yaptığı iptal ve iade işlemlerinde hukuki bir tutarlılık bulunmadığı, davalı Kurumun davacının hizmetlerinin bir dönemini iptal etmiş olmasının çelişkili ve hukuka aykırı bir denetimin yapıldığını da gösterdiği, bu nedenle davacının yaşlılık aylığının kesilmesi işleminin de hukuka aykırı olduğu özet olarak belirtilerek kurulan hükmün bozulmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Sahte sigortalılığa dayanan davalar hizmet tespiti içerikli olmakla, davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesi ile 5510 sayılı Yasa’nın 86. maddesinde bu tür hizmet tespiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge ve yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması halinde somut bilgilere dayanması inandırıcı olmaları koşuluyla bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen komşu işyeri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen diğer tanıklarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunlu olup mahkemece, tarafların sunduğu deliller ile yetinilmemeli, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili hükümleri esas alınarak kendiliğinden araştırma ilkesi benimsenmeli, sigortalılığın kabulü ve hüküm altına alınabilmesi için hizmet akdinin ve eylemli çalışmanın varlığı ortaya konulmalı, çalışmanın geçtiği iddia edilen iş yerine dair düzenlenmiş Kurum müfettiş raporu ve dayanak belgeler varsa dosya içerisine getirtilmeli, yine çalışmanın geçtiği iddia edilen işyerinden bildirimi bulunup iptal edilmeyen bordrolu tanıkların yeteri kadarının beyanlarına başvurulmalı, ilgili işyerinin hangi tarihten itibaren faal olduğu ile çalışma ruhsatı alıp almadığı araştırılmalı, işyeri işvereninin vergi kayıtları irdelenerek çalışan sayısı tespit edilmeye çalışılmalı, komşu işyeri bodro tanıkları ve işverenleri tespit edilerek beyanlarına başvurulmak suretiyle uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Eldeki davada; davacı adına dahili davalı tarafından 18.11.2008-10.12.2008 ve 01.02.2009-09.04.2009 tarihleri arasında hizmet bildiriminde bulunulduğu, davalı Kurum tarafından yapılan denetimler neticesi en son davacının 01.03.2009-09.04.2009 tarihleri arası 39 günlük hizmetinin iptal edildiği, buna göre davalı Kurum tarafından Bağ-Kur sonrası 1260 gün şartı sağlanmadığından davacıya bağlanan yaşlılık aylığı iptal edilerek 01.05.2009-21.12.2013 tarihleri arası ödenen yersiz aylıklar için borç çıkartma işleminin yapıldığı, iptal sonrası açılan davada Mahkeme tarafından dinlenen kamu tanıkları ile toplanan deliller doğrultusunda davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, kurulan hüküm eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır. Gerçekten dahili davalının 07.02.2008-06.01.2009 tarihleri arasında Mecidiköy adresinde, 06.01.2009-28.06.2010 tarihleri arasında Eminönü adresinde kayıtlı bulunduğu, Kurum tarafından denetim elemanınca 05.02.2009 tarihinde Mecidiyeköy adresine gidildiğinde işyerinin bu adresten taşınması nedeniyle fiili denetim yapılamadığının belirtilmiş olması nedeniyle bu tarihe kadar yapılan hizmet bildirimlerine geçerlilik tanınıp bu tarih sonrası yapılan hizmet bildirimlerinin iptal edildiği, davacının gerek Kurumdaki gerek ise yargılama aşamasındaki beyanlarından 2009 Mart ayına kadar davalı işyerinin Mecidiköy adresinde çalıştığını beyan etmiş olması ve belgeler üzerinde dahili davalının 06.01.2009 tarihinden sonra Eminönü adresinde olduğunun anlaşılması karşısında dahili davalının fiilen ne zaman taşındığı, taşınma sonrası yeni adreste fiilen de faaliyet gösterip göstermediği, davacının taşınılan adresteki işyerinde de çalışmalarına devam edip etmediğinin her türlü şüpheden uzak bir biçimde belirlenmediği ortadadır.
Yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında Mahkemece yapılması gereken iş, dahili davalı işyerinin Mecidiköy adresinden ne zaman taşındığı, Eminönü adresinde faaliyetlerine ne zaman başladığına yönelik olarak her iki işyeri adresinde zabıta araştırmaları yapılmalı, ilgili adreslerdeki işyerine ait kira sözleşmeleri getirtilmeli, davacıya taşınılan adreste de çalışmalarına devam edip etmediği hususu açıklatılmalı, dahili davalı işyerinin 2009/03. ve 04. aylarına ilişkin bordrolarında çalışma kaydı görülen şahısların, işyerini kiraya veren şahısların, Kurum tarafından 05.02.2009 tarihinde ifadesine başvurulan apartman görevlisinin ile Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle her iki işyeri adresinde, işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek bu kişilerin, işyerinin faal olup olmadığı, davacının çalışmalarının gerçek ve fiili olup olmadığı yönünde duruşmalarda beyanlarına başvurulmalı ve uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenmeli, buna göre tahsis talep tarihi itibariyle yaşlılık aylığı şartlarını taşıyıp taşımadığı değerlendirilmeli ve varılacak sonuç uyarınca da bir karar verilmelidir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme ile yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı biçimde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1. maddesi gereği kaldırılarak, temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğininin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 01/06/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.