Esas No: 2021/9218
Karar No: 2022/4079
Karar Tarihi: 31.03.2022
Danıştay 6. Daire 2021/9218 Esas 2022/4079 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2021/9218 E. , 2022/4079 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2021/9218
Karar No : 2022/4079
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ...Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACILAR) : 1- ... 2- ... 3- ...
İSTEMİN KONUSU : ...İdare Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının, kabule ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Rize İli, Merkez İlçesi, ...Mahallesi, ...ada, ...ve ...parsel sayılı taşınmazların bir kısmının imar planında yol alanı olarak belirlenmesi nedeniyle, mülkiyet hakkının kısıtlandığından bahisle taşınmazların yol alanında kalan kısmının değerine karşılık 3.000.000,00-TL'nin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 17/05/2016 tarih ve E:2016/2677, K:2016/2793 sayılı kararıyla bozulması üzerine, bozma kararına uyularak verilen temyize konu kararda; mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda dava konusu parsellere en uygun emsal taşınmazın Rize ili, ...Mahallesinde yer alan ...ada ...parselde bulunan taşınmaz olduğu, bu parselin dava konusu parsel ile aynı değerde olduğu ve dava konusu taşınmazlara en uygun emsal olduğu kanaatine varıldığı, emsal taşınmazın dava tarihindeki değerinin ise 987,26 x (17.104,52 / 13.254,42) = 1.274,03 TL/m² olduğu, emsal taşınmazın da kadastro parseli niteliğinde olduğu, dava konusu taşınmazların birim alanına değerlendirme tarihi (31/12/2014) itibarıyla 1.275,00-TL takdir edildiği, taşınmazlardan ...parsel üzerinde tek katlı yığma kargir bir bina bulunduğu, her türlü imalatının tam olduğu, yerinde yapılan ölçümde 43,50 m² olduğunun belirlendiği, ...parsel üzerinde tek katlı yığma çelik konstrüksiyon ve ahşap karışım bir bina bulunduğu, her türlü imalatının tam olduğu, yerinde yapılan ölçümde alanının 192,00 m² olduğunun belirlendiği, bu binanın kuzey cephesinde alanı 29,70 m² olan bir sundurma bulunduğu, ...parsel üzerindeki yapı 3. sınıf A grubu, ...parsel üzerindeki yapı 3. sınıf B grubu, aynı binadaki sundurmanın 1.sınıf B grubu yapı sınıfına girdiği, yapı bedelleri toplamının 135.736,80-TL olarak belirlendiği, sonuç olarak, dava konusu 541 ada ...ve ...parsellerin arsa m² bedelinin dava tarihi itibariyle 1.275,00-TL olarak belirlendiği, bu kapsamda; ...parselin yol alanı bedelinin 938.922,75-TL, 87 parselin yol alanı bedelinin 263.096.25-TL, yapı bedelleri toplamının 135.736,80-TL olmak üzere, toplam 1.100.965,58-TL olarak belirlendiği, davacıların hissesine düşen miktarın ise ...için 366.988,60-TL, ...için 366.988,60-TL, ...için 366.988,60-TL olarak belirlendiğinin belirtildiği, dava konusu taşınmazların arsa m² bedelinin 1.275,00-TL, parseller üzerindeki yapı bedelleri toplamının ise 135.736,80-TL olduğu, bu doğrultuda dava konusu 541 ada 87 ve 88 parsellerin toplamı olan 3.147,10 m²'den yol alanı olarak ayrılan 736,41 m²+206,35 m²=942,76 m²'lik kısmı için toplam 1.337.755,80-TL (...: 1.337.755,80-TL x 1/3 =445.918,60-TL, ...: 1.337.755,80-TL x 1/3 =445.918,60-TL, ...: 1.337.755,80-TL x 1/3 =445.918,60-TL) tazminat bedeli tutarının davanın açıldığı tarih olan 31/12/2014 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ve hisseleri oranında davacılara ödenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, davacının tazminat isteminin 1.337.755,80 TL'lik kısmının kabulüne, fazlaya ilişkin 1.662.244,20 TL'ik kısmının reddine, kabulüne karar verilen 1.337.755,80 TL'nin dava tarihi olan 31/12/2014 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idare tarafından davacılara hisseleri oranında ödenmesine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevli olduğu, ayrıca bilirkişi raporunda söz konusu taşınmazlarda yol olduğu, yani taşınmazlara fiili olarak müdahale edildiğinin tespit edildiği, bedelin fahiş olduğu, emsal taşınmazın ...Caddesi üzerinde olduğu belirtildiğinden dava konusu parsellerin söz konusu cadde ile bir bağlantısı bulunmadığından emsal taşınmaza göre değerlerinin daha düşük olması gerektiği, dava konusu taşınmazların emsal taşınmazla yüzölçümü yönünden benzerlik içermediği, emsal taşınmazın dava konusu taşınmazdan çok daha değerli olduğu, yapı ve sundurma bedelinin fahiş olduğu, sundurma eklenti niteliğinde olduğundan sökülüp takılma vasfına binaen sundurma bedeline ilişkin hüküm kurulmasının hatalı olduğu, tescile yönelik hüküm kurulmadığı, nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ ...DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kısmen kabulü ile Mahkeme kararının temyiz edilen yapı bedeli toplamı olan 135.736,80 TL'ye ilişkin kısmının bozulmasına, taşınmazın arsa bedeline ilişkin kısmının ise onanmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Rize İli, Merkez İlçesi, ...Mahallesi, ...ada, ...ve ...parsel sayılı taşınmazların bir kısmının imar planında yol alanı olarak belirlenmesi nedeniyle, mülkiyet hakkının kısıtlandığından bahisle taşınmazların yol alanında kalan kısmının değerine karşılık 3.000.000,00-TL'nin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
3194 sayılı İmar Kanununun 10. maddesinde: "Belediyeler; imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde, bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlarlar. Beş yıllık imar programlarının görüşülmesi sırasında ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarının temsilcileri görüşleri esas alınmak üzere Meclis toplantısına katılır. Bu programlar, belediye meclisinde kabul edildikten sonra kesinleşir. Bu program içinde bulunan kamu kuruluşlarına tahsis edilen alanlar, ilgili kamu kuruluşlarına bildirilir. Beş yıllık imar programları sınırları içinde kalan alanlardaki kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerleri ilgili kamu kuruluşları, bu program süresi içinde kamulaştırırlar. Bu amaçla gerekli ödenek, kamu kuruluşlarının yıllık bütçelerine konulur.
İmar programlarında, umumi hizmetlere ayrılan yerler ile özel kanunları gereğince kısıtlama konulan gayrimenkuller kamulaştırılıncaya veya umumi hizmetlerle ilgili projeler gerçekleştirilinceye kadar bu yerlerle ilgili olarak diğer kanunlarla verilen haklar devam eder." hükmü yer almaktadır.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11. maddesinde; 15. madde uyarınca oluşturulacak bilirkişi kurulunca, kamulaştırılacak taşınmaz mal veya kaynağın bulunduğu yere mahkeme heyeti ile birlikte giderek, hazır bulunan ilgilileri de dinledikten sonra taşınmaz mal veya kaynağın; a) Cins ve nevini, b) Yüzölçümünü, c) Kıymetini etkileyebilecek bütün nitelik ve unsarlarını ve her unsurun ayrı ayrı değerini, d) Varsa vergi beyanını, e) Kamulaştırma tarihindeki resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirlerini, f) Arazilerde, taşınmaz mal veya kaynağın kamulaştırma tarihindeki mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini, g) Arsalarda, kamulaştırılma gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değerini, h) Yapılarda, resmi birim fiyatları ve yapı maliyet hesaplarını ve yıpranma payını, ı) Bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüleri, esas tutarak düzenleyecekleri raporda bütün bu unsurların cevaplarını ayrı ayrı belirtmek suretiyle ve ilgililerin beyanını da dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerininin tespit edileceği belirtilmektedir.
Aynı Kanunun 15. maddesinde; "Bu Kanun uyarınca mahkemelerce görevlendirilen bilirkişiler bilirkişilik bölge kurulları tarafından hazırlanan listelerden seçilirler ve bunlar hakkında Bilirkişilik Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili maddeleri uygulanır. Kamulaştırmaya konu olan yerin cins ve, niteliğine göre en az üç kişilik bilirkişi kurulunun oluşturulması zorunludur. Bilirkişilerden birinin taşınmaz geliştirme konusunda yüksek lisans veya doktora yapmış uzmanlar ya da 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre yetkilendirilen gayrimenkul değerleme uzmanları arasından seçilmesi zorunludur..." hükmüne, Ek Madde 1'de; "Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır." hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare Mahkemesi tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.
Temyize konu İdare kararının kararının, dava konusu taşınmazların yol alanında kalan kısmının arsa değeri karşılığı olan 1.202.019,00-TL'ye ilişkin kısmında 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmamaktadır.
Kararın; davaya konu taşınmazlar üzerinde bulunan yapıların bedeli olan 135.736,80 TL'ye ilişkin kısmına gelince;
Dosyanın incelenmesinden, bilirkişi raporunda davaya konu taşınmazlar üzerinde bulunan yapıların bedelinin 135.736,80 TL olarak belirlendiği, davaya konu taşınmazlar üzerinde bulunan yapıların yapı ruhsatlarına ilişkin bilgi veya belgenin bulunmadığı, bilirkişi raporunda da yapıların ruhsatının bulunup bulunmadığına ilişkin değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, dosyada yapı ruhsatına ilişkin bir bilgi veya belgenin bulunmadığı, bilirkişi raporunda davaya konu taşınmazlar üzerinde bulunan yapıların yapı ruhsatlarına ilişkin değerlendirme yapılmadığı anlaşıldığından, İdare Mahkemesince; uyuşmazlık konusu taşınmazlar üzerinde bulunan yapıların yapı ruhsatının olup olmadığının araştırılması suretiyle, söz konusu yapıların ruhsatının bulunması halinde yapı bedelinin, ruhsatsız yapı olması halinde ise yapıların enkaz bedelinin tazminine karar verilmesi gerekirken, bu husus araştırılmaksızın verilen temyize konu İdare Mahkemesi kararının davaya konu taşınmazlar üzerinde bulunan yapıların bedeli olan 135.736,80 TL'ye ilişkin kısmında hukuki isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Davalı idarenin temyiz isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine,
2. Yukarıda özetlenen gerekçeyle davanın kısmen kabulü ile, davacının tazminat isteminin ...TL'lik kısmının kabulüne, fazlaya ilişkin ...TL'ik kısmının reddine ilişkin temyize konu ...İdare Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının temyiz edilen dava konusu taşınmazların yol alanında kalan kısmının arsa değeri karşılığı olan ...-TL'nin kabulüne ilişkin kısmının ONANMASINA,
3. Kararın, temyiz edilen davaya konu taşınmazlar üzerinde bulunan yapıların bedeli olan ...TL'nin kabulüne ilişkin kısmının BOZULMASINA,
4. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 31/03/2022 tarihinde esasta oybirliği, gerekçede oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasında, İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan davalar, iptal davaları; İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar da, tam yargı davaları olarak sayılmıştır.
İlgili idarelerin hareketsiz kalarak İmar Kanununda öngörülen sürede kamulaştırma yoluna gitmemek suretiyle taşınmaz sahibinin mülkiyet hakkının süresi belirsiz bir şekilde kısıtlanması idari işlem ve eylem niteliğinde olup bu işlemin iptali ve bu işlem ve eylemden doğan zararın tazmini idari yargıda açılacak iptal ve tazminat davasının konusunu oluşturur.
Bir başka ifade ile, hukuki el koyma kavramı yerine, daha doğru bir tanımlama ile "taşınmazın kamulaştırılmaması" suretiyle tasarruf hakkının kısıtlanmasına ilişkin davalar, idari yargıda açılacak iptal ve tam yargı davasının konusudur. İmar Kanununun 10. maddesinde öngörülen 5 yıllık sürenin sonunda kamulaştırmama işlemi iptal davasının; idarenin hareketsiz kalması nedeniyle 5 yıllık sürenin bitiminden kamulaştırma tarihine ya da mülkiyetin idareye geçtiği tarihe kadar varsa uğranılan zararın tazmini ise idari yargıda açılan tazminat davasının konusudur. Ancak burada söz konusu olan, kişilerin mülkiyet hakları üzerinde süresi belli olmayan sınırlama şeklindeki idarenin işlem ve eyleminden doğan zararın tazmini olup mülkiyetin bedele çevrilmesi ise idari yargıda açılan tazminat davasının değil, adli yargıda açılacak bedel tespiti ve tescil davasının konusuna girer.
Kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan tazminat davaları, taşınmaz mülkiyetinin bedeli karşılığında kamuya aktarılması yoluyla mülkiyete yapılan fiili müdahaleyi sonlandırmayı hedeflemesiyle, sadece idarenin işlem ve eylemlerinden doğan zararın tazminini sağlayan, mülkiyete ilişkin herhangi bir sonuç doğurmayan idari yargıda açılan tam yargı davalarından farklılaşmaktadır. Mülkiyetin bedele çevrilmesi ise, idari eylem ve işlem nedeniyle doğan bir zarar niteliğinde olmadığından idari yargıda görülen tazminat davasının konusuna girmez.
El atmanın önlenmesi davası ile, mülkiyet hakkına yapılan fiili müdahalenin giderilmesi amaçlanmakta iken kamulaştırmama işlemine karşı açılan iptal davasında ise tam tersine idarenin kamulaştırma bedelini ödemek suretiyle taşınmaz mülkiyetini üzerine alması sağlanmaya çalışılmaktadır. İdarenin hukuka aykırı işleminin iptal edilmesi sonucunda kamulaştırma işlemi gerçekleştirileceğinden, kamulaştırma yükümü altında olan idare tarafından bedel tespiti ve tescil için açılacak dava ise iptal davasının dolayısı ile kamulaştırma işleminin sonucu ve tamamlayıcısıdır.
Buna göre, imar planında kamu alanında kalan taşınmazlar için süresinde kamulaştırma yapılmaması nedeniyle mülkiyet hakkının kısıtlanmış olduğu, bu nedenle mülkiyetin bedele dönüştürülmesi suretiyle tazminat verilmesi istemiyle açılan davalar, esasen idarenin kamulaştırmama ya da parselasyon yapmama yolundaki olumsuz idari işleminin iptali yoluyla taşınmaz bedelinin ödenmesine ilişkin davalardır. İdarenin taşınmazı kamulaştırmaması nedeniyle mülkiyet hakkının kısıtlanması durumunda, kişinin bu işlem nedeniyle taşınmazının değerini talep edebilmesi için öncelikle kamulaştırmama işleminin iptalini sağlaması, bunun yasal sonucu olarak da mülkiyetin bedele çevrilmesini talep etmesi gerekmektedir. Zira, imar planının uygulanması nedeniyle, mülkiyet hakkının kısıtlanıp kısıtlanmadığı, idarenin İmar Kanunundaki hükümlere uygun hareket edip etmediği ve kamulaştırma kanunu hükümleri uyarınca kamulaştırma işleminin tesisinin zorunlu olup olmadığı ve bu işlemin hangi idare yada idarelerce gerçekleştirileceğinin tespiti ancak bu konuda açılacak iptal davası ile açıklığa kavuşturulabilecektir. Bedel tespiti ve tescili ise ancak kamulaştırma işleminin gerekliliği ve kamulaştırmayı yapacak idarenin tespitinden sonra kamulaştırma sürecinin bir parçası, tamamlayıcısı niteliğindedir. Nitekim, Kamulaştırma Kanunundaki düzenleme de bu şekilde olup kamulaştırma işleminin uygulanması, gerçekleştirilmesi amacıyla açılan bedel tespit ve tescil davası idarenin taşınmaz mülkiyetini üzerine almasını temine yöneliktir.
3194 sayılı İmar Kanunu ve ilgili mevzuat yönünden yapılacak değerlendirme sonrasında, tasarruf hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlanması nedeniyle idarenin kamulaştırmama işleminin iptaline karar verilmesi halinde, iptal hükmü gereği taşınmazın değerinin belirlenmesi ve taşınmaz malikine ödenmesi için kamulaştırma kanunundaki sürecin işletilerek idarenin işlem yapması, bu kapsamda asliye hukuk mahkemesinde bedel tespiti ve tescil davası açılması sonucunu da doğuracağından, iptal kararından sonra mülkiyetin bedele dönüştürülmesine ilişkin tazminat istemi hakkında ayrıca inceleme yapılarak karar verilmesine gerek yoktur. Bir başka ifade ile, iptal kararının uygulanması bağlamında idarece kamulaştırma kanununa göre gerekli işlemler başlatılacak olup, ihtiyaç duyulması halinde taşınmazın aynına ilişkin ve tescil sonucunu doğuracak olan bedele ilişkin uyuşmazlık iptal kararının sonucu olarak adli yargı yerinde çözümlenecektir.
Bu durumda taşınmazdaki mülkiyet hakkının imar planı nedeniyle süresi belirsiz zaman diliminde kısıtlanması halinde idari yargıda sadece kamulaştırmama işleminin hukuka uygunluğu incelenerek kısıtlılık durumunun mevcut olup olmadığı yönünde değerlendirme yapılarak, kamulaştırma yapılmaması yolundaki olumsuz idari işlem hakkında karar verilmesi; mülkiyetin bedele dönüştürülmesi istemiyle tescil sonucunu doğuracak tazminat taleplerine yönelik ise, ortada idari yargı yetkisi kapsamında incelenecek bir tazminat davasının bulunmaması nedeniyle bu konuda karar verilmesine yer olmadığı şeklinde karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığından, tazminat isteminin esası hakkında da inceleme yapılarak karar verilmesi nedeniyle İdare Mahkemesi kararının buna ilişkin kısmının bozulması gerektiği oyuyla Dairemiz kararına belirtilen kısım yönünden katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.