Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/336
Karar No: 2021/1553
Karar Tarihi: 18.02.2021

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/336 Esas 2021/1553 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, aracının hasar görmesi sonucu sigorta şirketine başvurarak hasar bedeli ödendiğini ve davalılar aleyhine icra takibi başlatıldığını ancak davalıların itiraz ettiğini iddia ederek itirazın iptal edilmesini ve takibin devam ettirilmesini talep etmiştir. Mahkeme, deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar vermiş, ancak kararda çelişki yaratılmıştır. Ayrıca, davalı olan bir belediyenin hizmet kusurundan kaynaklanan zararların idari yargı yerinde tam yargı davasıyla tazmin edilmesi gerektiği, bu nedenle yerel mahkemenin dava dilekçesinin yargı yolu bakımından reddedilmesi gerektiği belirtilmiştir. Kararda geçen kanun maddeleri şunlardır: HUMK 388, HUMK 389, HMK 297/1-2, HMK 297/c, İİK 67, HMK 114/1-b, HMK 115/2.
17. Hukuk Dairesi         2020/336 E.  ,  2021/1553 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma talebi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    - K A R A R -

    Davacı vekili, 10.02.2015 günü maddi hasarlı tek taraflı trafik kazası sonucunda davacı sigorta şirketine kasko sigorta poliçesi ile sigortalı aracın hasar gördüğünü, 1.343,56 TL ödenen hasar bedelinin ödenmesi için hasar sorumluları davalılar aleyhine İstanbul 24. İcra Müdürlüğünün 2015/26206 sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiklerini belirterek itirazın iptaline, takibin devamı ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulü ile davacı sigorta şirketinin davalılar aleyhine yaptığı İstanbul 24. İcra Müdürlüğünün 2015/26206 sayılı icra takibine, davalı ... Başkanlığının yapmış bulunduğu itirazın 1.007,67 TL asıl alacak üzerinden iptali ile takibin işbu miktar üzerinden takip talepnamesindeki koşullar ile birlikte devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, dava konusu alacağın varlık ve miktarı tespiti yargılamayı gerektiğinden davacı yanın icra inkar tazminatı isteminin İİK 67. maddesi gereğince talep koşulları oluşmadığından reddine miktar itibariyle kesin olmak üzere karar verilmiş; davalı ... vekilinin kanun yararına bozma istemli dilekçesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının
    20.01.2020 gün ve 2020/2031 sayılı yazısı ile hükmün, HMK’nın 363/1. maddesi uyarınca “kanun yararına bozulması” için temyiz talebinde bulunulmuştur.
    Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminata dayalı icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
    1086 Sayılı HUMK 388 ve 389. maddeleri ile 6100 Sayılı HMK"nın karşılık 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerektiği gibi, HMK 297/c maddesi gereğince (HUMK m.388/3.) hükmün gerekçesinde tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin gösterilmesi gerekir.
    Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiği T.C. Anayasasının 141/3. maddesinde de açıkça belirtilmiştir.
    Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.
    Zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri, davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini bilmeleri gerekir.
    Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.
    Yerel mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı 19.11.2018 tarihli kısa kararın 1 numaralı bendinde; “davacı sigorta şirketinin davalılar aleyhine yaptığı İstanbul 24. İcra Müdürlüğünün 2015/26206 sayılı icra takibine davalıların yapmış bulunduğu itirazın 1.007,00 TL asıl alacak üzerinden iptaline ” denildiği halde, gerekçeli karar 1 numaralı hüküm fıkrasında; “davacı sigorta şirketinin davalılar aleyhine yaptığı İstanbul 24. İcra Müdürlüğünün 2015/26206 sayılı icra takibine davalı ... Başkanlığının yapmış bulunduğu itirazın 1.007,00 TL asıl alacak üzerinden
    iptaline” denilerek bu şekilde kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır. Her ne kadar mahkemece, hüküm fıkrasının 2. maddesinde fazlaya ilişkin istemin reddine ilişkin hüküm fıkrasının kapsamında, davalı Karayolları Genel Müdürlüğü yönünden davanın husumet yönünden reddine, davalı ... yönünden davanın kabul edilen kısım dışında reddine karar verilmesi gerektiği tespit edilerek kısa karar ve gerekçeli karar hüküm fıkrası arasındaki çelişki giderilmeye çalışılmışsa da yaratılan çelişki ortadan kaldırılamamıştır. Bu hal, yukarıda açıklanan ilkelere aykırılık oluşturduğundan usulüne uygun çelişkisiz bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulması gerekmiştir.
    Kabule göre de,
    Davacı, rögar kapağının çevresindeki yol çökmesi nedeni ile davalı tarafın (Belediyenin) yol bakım ve onarımından sorumlu olduğunu belirterek dava açmış olup davada hizmet kusuruna dayanılmıştır. Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan kuruluşlar, kamu hizmeti sırasında verdikleri zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildirler. Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup bu zararların tazmini amacıyla hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun’un 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekmektedir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden (re"sen) dikkate alınması zorunludur.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 04.11.2015 tarih ve 2015/17-731, 2015/2366 K. sayılı kararı ile de; "davalının hizmet kusuruna dayalı zararın tazmini için açılan eldeki davanın bir tam yargı davası olması nedeniyle davada idari yargı mercileri görevli olduğundan yerel mahkemece dava dilekçesinin yargı yolu bakımından reddine karar verilmesi gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır." denilmek suretiyle hizmet kusuruna dayanılarak açılan davalarda idari yargının görevli olduğu belirtilmiştir.
    O halde, mahkemece, hizmet kusuruna dayanılarak davalı taraf (Belediye) aleyhine açılan bu davada HMK 114/1-b maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından HMK 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde karar verilmesi yerinde görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının HMK’nın 363/1. maddesine dayalı kanun yararına bozma talebinin kabulü ile hükmün hukuki sonuçlarına etkili olmamak kaydıyla kanun yararına BOZULMASINA, gereğinin yapılması için kararın bir örneği ile dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 18/02/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi