Esas No: 2022/4406
Karar No: 2022/8317
Karar Tarihi: 01.06.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/4406 Esas 2022/8317 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/4406 E. , 2022/8317 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi :... 16. İş Mahkemesi
Dava, davacının Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti ile aksine Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davacı ve davalı Kurum vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10.Hukuk Dairesi tarafından istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10 Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili dava ve açıklama dilekçelerinde özetle, davacının, tarımsal faaliyetle uğraşması nedeniyle 2926 sayılı Yasa uyarınca yapılandırmadan yararlanmak suretiyle 2721 gün karşılığının Kurum’a ödenmesine rağmen daha sonra yapılandırmanın iptali neticesinde; 5510 sayılı kanunun 4/b maddesi mucibince Bağ-Kur sigortalılığına sayılmasını ve 6522 sayılı yasa kapsamında ödediği yapılandırma tutarı karşılığı gün sayısının, sigortalı olduğu dönemler hariç 2014/4. ay ve öncesi sigortalı hizmetlerine sayılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II- CEVAP:
Davalı kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının üyelik kaydında çelişki bulunduğundan, üyelik kaydının tespitinin Denetmenler Servisinden talep edildiğini, düzenlenen rapor ile üyelik kaydının bulunmadığının tespit edildiğini, denetmen servisi raporu doğrultusunda ... Odası kaydının bulunmadığı görüldüğünden, ürün satış dönemlerinde kendi adına tapulu arazisinin bulunmadığı, herhangi bir oda kaydı ibraz etmediğinden 2007/44 sayılı genelgesi gereğince dönemsel hizmet verilmek suretiyle sigortalılığının yeniden tespit edildiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
III- MAHKEME KARARI:
A- İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesince; "Davanın kısmen kabul ve kısmen reddi ile,
1-a)Davacının davalı kurum tarafından kabul edilen süreler dışında 01.01.2000-31.12.2000 ve 22.11.2008-05.04.2012 tarihleri arasında 5510 sayılı kanunun 4/1-b maddesi (Tarım Bağ-Kur) kapsamında sigortalı olduğunun tespitine,
b)Davacının 5510 sayılı kanunun geçici 60. Maddesine göre prim borçlarının yapılandırılması işleminin 01.11.1999-31.12.2000, 07.08.2008-11.08.2008 ve 22.11.2008- 05.04.2012 tarihleri arasındaki sigortalılık sürelerini kapsadığının tespitine,
c)Fazlaya ilişkin talebin reddine, " şeklinde karar verilmiştir
B- BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Taraf vekillerinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine, karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili; dosya içinde mübrez diğer belge ve bilgiler, tanık beyanları müvekkilinin iş bu davada tamamen haklı olduğu, davanın tümden kabulüne karar verilmesi gerektiği, belirterek kararının bozulmasını istemiştir.
Davalı kurum vekili; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, Kurumca yapılan işlemlerde bir hata bulunmadığı, yersiz açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiği,belirterek kararının bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 7. maddesi delaletiyle mülga 2926 sayılı Kanunun 2.,3.,6.,9. ve 10. maddeleridir.
2926 sayılı Kanunun 2. maddesinde, Kanunla veya Kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın, 3. maddenin (b) bendinde tanımlanan tarımsal faaliyette bulunanların Tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılacakları belirtilmiştir.
Anılan Kanunun 3. maddesinin (b) bendinde; "Tarımsal faaliyette bulunanlar: kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde, kamuya mahsus mahallerde ekim dikim, bakım, üretim, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veya doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünlerinin üretimini, avlanmasını, avcılar ve yetiştiriciler tarafından muhafazasını, taşınmasını sağlayanlar veya bu ürünlerden sair bir şekilde faydalanmak suretiyle kendi adına ve hesabına faaliyette bulunanlar" olarak tanımlanmış, 5. maddesinde, sigortalı olmanın zorunlu olduğu, sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemeyeceği ve kaçınılamayacağı, 6. maddesinde ise, diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamına tabi bir işte çalışanların, çalışmaya başladıkları tarihten bir gün önce, sigortalılıklarının sona ereceği hüküm altına alınmıştır. Diğer yandan re'sen tescil başlığını taşıyan 9.maddeye göre bu Yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurumca re’sen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 36.maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2.madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için Kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçim de prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur’un iş bu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi Yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir.
Kurumun prim alacaklarını Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi halinde, Bağ-Kur’un prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi, yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil yükümlülüğüne aykırılık teşkil ettiğinden, prim tevkifatının yapıldığı tarihi izleyen aybaşından itibaren sigortalı olarak kabulü gerekmektedir.
İlk prim kesintisini izleyen yıllarda prim kesintisi veya ürün tesliminin gerçekleştiğinin belirlendiği durumlarda, bu yıllar için de tespit kararı verilmesi gerekmektedir.
Anılan Kanunun 10. maddesine göre ise, kayıt ve tescil işlemlerinde valilik, kaymakamlık, özel idare, belediye, muhtarlık ve nüfus idareleri kayıtları ile, diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin ... Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir.
Tarım Bağ-Kur sigortalılığının yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Kanunda, bildirimsiz kalan sigortalılar için 506 sayılı Kanunun 79 ve 5510 sayılı Kanunun 86. maddesinde öngörülen "hizmet tespiti" davasına koşut bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Anılan düzenlemede, kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takiben başlayacağının hükme bağlanmış olması karşısında, kayıt ve tescil, yada tescil yerine geçen iradi prim ödemesi veya prim tevkifatı öncesine isabet eden tarımsal faaliyet ve buna dayalı "Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti" söz konusu olamayacaktır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.05.2011 gün, 2011/10-230 Esas 2011/319 Karar sayılı, 29.02.2012 gün ve 2011/10-769 Esas 2012/107 Karar sayılı ve 27.06.2012 gün 2012/10-292 Esas ve 2012/415 Karar sayılı kararlarında da açıkça belirtildiği üzere, davacının tarımsal faaliyetinin kesintisiz sürüp sürmediğinin tespiti için, mahkemece;
1-Çekişmeli dönemde davacının nerede oturduğu; nüfus müdürlüğü, ilçe seçim kurulu başkanlığı ve muhtarlık kayıtları esas alınarak belirlenmeli,
2-Dönem içinde ... Bankası, kooperatif veya birlikler aracılığıyla "Tarımsal Amaçlı Kredi" kullanıp kullanmadığı araştırılmalı,
3-Dönem içinde ürün teslimatından dolayı prim kesintisi yapılıp yapılmadığı veya sigortalılık iradesini ortaya koyacak şekilde prim ödemesinin bulunup bulunmadığı araştırılmalı,
4-25.04.2006 gün 26149 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5488 sayılı Tarım Kanunun 19. maddesi uyarınca Çiftçi Kayıt Sistemine dahil edilerek doğrudan gelir desteği alıp almadığı ve bu bağlamda davacının hangi ürünleri ekerek bunları nerelere sattığı, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun "Zirai Kazanç, Zirai Faaliyet, Zirai İşletme, Çiftçi ve Mahsulün Tarifi" başlıklı 52., "Zirai Kazançta Vergileme" başlıklı 53., ve "Vergi Tevkifatı" başlıklı 94. vd. maddeleri ile 213 Vergi Usul Kanununun "Vergi Kesenlerin Sorumluluğu" başlıklı 11. maddesi kapsamında zirai kazançlarından dolayı vergi ödeyip ödemedikleri araştırılmalıdır. Konu ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.12.2010 gün ve 2010/10 E. -580-647 K. sayılı kararında da açıkça belirtildiği üzere "Tevkifat yapma ve kurum hesaplarına aktarma yükümü, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun 94/11.maddesinde öngörülen çiftçilerden satın alınan zirai mahsuller için yapılan ödemelerden gelir vergisine mahsuben tevkifat yapma yükümüne paralel olarak getirilmiştir. Bakanlar Kurulu Kararı kapsamındaki gerçek ve tüzel kişiler, tarımsal faaliyette bulunan bu kişilerden satın aldıkları ürün bedellerinden tevkifat yapmakla yükümlüdürler." Tevkifat suretiyle vergilendirilen çiftçiler yaptıkları satış ve hizmetleri dolayısıyla müstahsil makbuzu almak ve saklamak zorundadırlar.
5-Tarımsal faaliyeti kapsamında ilaç, gübre ve sulama parası ödeyip ödemediği, varsa bunların fatura ve belgelerinin nelerden ibaret olduğu, ... odası, kooperatif veya birliklere üyeliği varsa bu kuruluşlara düzenli bir şekilde aidat ödeyip ödemediği araştırılmalı, tarımsal faaliyete elverişli tapulu taşınmazının bulunup bulunmadığı, tarımsal faaliyetin taşınmaz kiralanması yoluyla gerçekleştirildiğinin savunulması halinde; taşınmazların, kimden hangi yıllar için kiralandığı, kiracının; kiralama yoluyla faaliyetini yürütmeye elverişli alet ve edavatının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, traktörünün bulunduğunun ileri sürülmesi halinde, traktörün hangi tarihte satın alınıp ilgilisi adına trafiğe tescil edildiğini gösteren fatura ve trafik tescil belgesinin celp edilmeli,
6-Hayvan yetiştiriciliği bulunduğunun ileri sürüldüğü hallerde, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01.06.2011 gün ve 2011/10 E. -306-365 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere 16.05.1986 tarihinde yürürlüğe giren 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanununun 22. maddesi kapsamında hayvanlarına ilişkin menşe şehadetnamesinin bulunup bulunmadığı tespit edilerek, büyük ve küçükbaş hayvanlarına ilişkin istatistik bilgileri ve bu hayvanlara ilişkin yapılması zorunlu bulunan periyodik aşılara ilişkin bilgiler ilçe tarım müdürlüklerinden sorulmalı, köy muhtarı ve ihtiyar heyeti üyeleri gibi tarımsal faaliyetin varlığını yakından bilebilecek durumdaki tanıklar dinlenilerek sigortalılık olgusunun varlığı hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.
Ayrıca 2926 sayılı Kanunun 6. maddesinde belirtilen şekilde sigortalılığın sona erip ermediği araştırılmalı ve bu bağlamda çekişmeli dönemde 506 sayılı Kanun kapsamında SSK sigortalılığı ya da 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı varsa ve bu sigortalılık süresi makul süreyi aşmışsa, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 14.02.2007 gün, 2007/21-73-71 sayılı ve 14.03.2012 gün, 2011/10-804-152 sayılı kararları göz önünde bulundurularak sigortalılığın sona erdiği olgusu da dikkate alınmalıdır.
Öte yandan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 2926 sayılı Yasa'nın uygulanmasına ilişkin 26/03/1994 günlü 4 nolu tebliğine göre ürün bedellerinden % 1 oranında tevkifat yapmakla yükümlü gerçek ve tüzel kişilerin bu tevkifatı yaparak kurum hesabına intikal ettirmek zorunda oldukları, kesinti yaptığı halde Kurum hesabına yatırmayan gerçek veya tüzel kişilerin, Kuruma karşı sorumlu oldukları, bu kesintilerin yasal faiziyle birlikte kendilerinden tahsil olunacağı TCK.'nun 526.maddesi gereğince cezalandırılmaları için suç duyurusunda bulunulacağı bildirildiğinden davacının sattığı ürün bedelinden kesinti yapıldığının tespiti sigortalılığın kabulü için yeterli olup, kesintiyi yapan davalı Kuruma karşı sorumlu olacağından kesinti yapıldıktan sonra Kurum hesabına yatırılmamış olması dahi sonuca etkili değildir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 15/02/2017 tarih 2015/10- 1283 E. 2017/242 K. sayılı kararına göre de tevkifat kesintisinin kuruma intikal etmemesi Tarım Bağ-Kur sigortalılık hakkı kazanmasına engel değildir.
Eldeki dava dosyasında, davacının, 07.08.2008 tarihinde Kurum’a elinde mevcut 10.09.2000 ve 15.10.1999 tarihli tevkifat kesintine dair liste ile birlikte geriye dönük tescil talebinde bulunduğu, Kurunca, 01.11.1999-07.08.2008 tarihleri arasında 5510 sayılı Kanun’un 4/a kapsamındaki hizmetleri dışındaki sürelerin kabul edildiği ancak prim borcundan dolayı 01.11.1999 tarih itibarı ile durdurulduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafından, anılan döneme ilişkin 2721 gün karşılığının yapılandırma kapsamında 15.01.2015 tarihinde ödendiği, devamında 30.05.2016 tarihinde Kurum’a tahsis için başvuran davacının, Kurumca yapılan denetimle, ... oda kaydının geçersiz olması sebebiyle yapılandırmanın da bozulmak suretiyle, tevkifat kesintisi ile sınırlı; 01.11.1999-31.12.1999 ve 07.08.2008 talep başlangıcı ile 11.08.2008( 5510 sayılı Kanun’un 4/a hizmet başlangıcına kadar)tarihleri arasındaki süreleri 2926 sayılı Yasa kapsamında kabul ettiği dosya kapsamı ile belirgindir.
Mahkemenin, 10.09.2000 tarihli tevkifat kesintisi de gözetip 01.10.2000-31.12.2000 tarihleri arasındaki kabulü yerindedir. Dava; 01.11.1999-07.08.2008 (5510 sayılı Kanun’un 4/a hizmetleri dışında kalan ) tarihleri arasındaki 6552 sayılı Yasa kapsamında 15.01.2015 tarihinde ödenen 2721 günlük sürenin geçerli olduğunun tespitine ilişkindir. Öncelikle; davacı beyanı alınıp, anılan dönem dışında kalan süreler yönünden 2926 sayılı Yasa kapsamında tespit talebi olup olmadığı sorulup açıklığa kavuşturulduktan sonra bu kapsamda inceleme yapılmalı, sonrasında; Kurum ile yazışma yapılarak yapılandırmanın bozulma sebebi sorulup açıklığa kavuşturulduktan sonra anılan döneme ilişkin Kurum hala nizasını sürdürmesi halinde az yukarıda maddeler halinde yazılan yönteme uygun olmak suretiyle davacının, tarımsal faaliyetini sürdürüp sürdürmediği tereddütsüz ortaya konulduktan sonra karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı ve davalı Kurum vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, 01.06.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.