![Abaküs Yazılım](/6.png)
Esas No: 2019/4529
Karar No: 2022/2346
Karar Tarihi: 01.04.2022
Danıştay 8. Daire 2019/4529 Esas 2022/2346 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 8. Daire Başkanlığı 2019/4529 E. , 2022/2346 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/4529
Karar No : 2022/2346
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, murisi … adına 2005, 2006 ve 2007 yıllarına ait gayrimenkul kira geliri borcunun gecikme zammıyla birlikte takip ve tahsili amacıyla … Belediye Başkanlığı Mali Hizmetler Müdürlüğü tarafından düzenlenen 190.227,92-TL tutarındaki … tarih ve … sayılı ödeme emrinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacı adına düzenlenen dava konusu 04/05/2016 tarihli ödeme emrinin 30/05/2016 tarihinde 7201 sayılı Kanunun 21/2 maddesi uyarınca muhtar imzasına tebliğ edildiği, dava konusu ödeme emrinin alt bölümünde de, ödeme emrine karşı 7 gün içerisinde dava açma hakkı olduğu hususunun davacıya ihtar edildiği, bu durumda; davacı tarafından ödeme emrinin tebliğ edildiği 30/05/2016 tarihinden itibaren, davanın açıldığı tarihte geçerli 7 günlük yasal dava açma süresi içinde davanın en geç 06/06/2016 (Pazartesi) günü açılması gerekirken, bu süre geçirilerek 08/06/2016 tarihinde açılan davada süre aşımı olduğu anlaşıldığından işin esasının incelenmesi olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı vekili tarafından, davacıya yapılan tebligatın usulsüz olduğu, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2 ve 21/2 maddelerinin farklı şekilde yorumlanarak, muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine, başka adresinin bilinmediği gerekçesiyle doğrudan doğruya 7201 sayılı Kanun'un 21/2 maddesi uyarınca yapılan tebligatın hukuka aykırı olduğu, Anayasanın 36. maddesinde ifadesini bulan hak arama hürriyeti ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiği, 01/01/2018 tarihinde yürürlüğe giren 7061 sayılı Kanun'un 9. maddesi uyarınca 6183 sayılı Kanun'un ilgili maddeleri uyarınca ödeme emrine karşı dava açma süresinin 7 günden 15 güne çıkarıldığı, Anayasa Mahkemesinin yerleşik kararları uyarınca kişinin mahkemeye erişim hakkının bir gereği olarak dava açma süresini genişleten yasal düzenlemenin yargılama süreci devam eden davada gözönünde bulundurularak karar verilmesi gerektiği, bu çerçevede 15 günlük yasal süre içerisinde açılan davada işin esasına girilerek karar verilmesi gerektiği belirtilerek, Bölge İdare Mahkemesince verilen ret kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Dava, davacının murisi … adına düzenlenen 190.227,92-TL tutarındaki … tarihli ve … sayılı ödeme emrinin iptali istemiyle açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 7. maddesinde; dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun davanın açıldığı tarih itibarıyla yürürlükteki haliyle 55. maddesinde; amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı, 58. maddesinde ise, kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde dava açabileceği hüküm altına alınmıştır.
Anayasanın "Hak Arama Hürriyeti" başlıklı 36. maddesinde; "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.", 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun "Bilinen adrese tebligat" başlıklı 10. maddesinde; "Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. (2) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. (3) Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması caizdir.", "Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina" başlıklı 21. maddesinin birinci fıkrasında; "Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır", anılan maddenin ikinci fıkrasında; "Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.", "Usulüne aykırı tebliğin hükmü" başlıklı 32. maddesinde; "Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur." hükmüne yer verilmiştir.
25/01/2012 tarih ve 28184 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik'in "Bilinen adreste tebligat" başlıklı 16. maddesinde; (1) Tebligat, öncelikle tebliğ yapılacak şahsın bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tespitinde, tebliğ isteyenin beyanı, muhatabın veya diğer ilgililerin bildirimleri ya da mevcut belgeler esas alınır. (2) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Ayrıca başkaca adres araştırması yapılmaz. 79. maddenin ikinci fıkrasına göre renkli bastırılan tebligat zarfında, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilir.
", "Tebliğ imkânsızlığı ve tebellüğden kaçınma ile adres kayıt sistemindeki adreste bulunamama halinde yapılacak işlem" başlıklı 31. maddesinde; (1) Tebliğ memuru; (a) Muhatap veya muhatap adına tebligat yapılabilecek kişiler, o adreste bulundukları halde hiçbirinin tebliğ anında gösterilen adreste mevcut olmamaları, (b) Muhatap ya da kendilerine tebligat yapılabilecek kişilerin tebellüğden kaçınması, (c) Muhatap, gösterilen adreste hiç oturmamış veya bu adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi tebligatın, muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine bu husus meşruhat verilerek çıkarılması, hallerinden biri gerçekleştiği takdirde tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti veya meclisi üyesinden birine ya da kolluk amir veya memuruna imza karşılığında teslim eder. Tebliğ memuru, Ek-1’de yer alan (2) numaralı örneğe uygun olarak düzenlenen ihbarnameyi gösterilen adresteki kapıya yapıştırır. (a) bendinde belirtilen halin gerçekleşmesi durumunda tebliğ memuru, tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir. (2) Birinci fıkranın (c) bendi gereğince yapılacak tebligatlarda tebliğ memurunca 30 uncu maddeye göre araştırma yapılmaz.", "Basılı evrak" başlıklı 79. maddesinin ikinci fıkrasında; "Bu Yönetmeliğe ekli örneklere göre bastırılacak evrakın beyaz renkte olması gerekir. Ancak, 16 ncı maddenin ikinci fıkrası uyarınca adres kayıt sistemine göre düzenlenecek tebliğ zarfı açık mavi renkte bastırılır.
" düzenlemesine yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava konusu olayda; 190.227,92-TL tutarındaki … tarih ve … sayılı ödeme emrinin 30/05/2016 tarihinde 7201 sayılı Kanunun 21/2 maddesi uyarınca muhtar imzasına tebliğ edildiği, sözkonusu tebligattan önce davacıya tebligat yapıldığına yönelik dosya içerisinde herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı anlaşılmaktadır.
7201 sayılı Kanun'un bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin birinci fıkrasına göre; tebligat, muhatabın bilinen en son adresine yapılır. 7201 sayılı Kanun'da yazılı bilinen en son adres kavramı ise, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'ndaki yerleşim yeri kavramı ile aynı anlama gelmemekte olup daha geniş bir anlam içermektedir. Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik'in 16. maddesinin birinci fıkrasına göre bilinen en son adresin tespitinde tebliğ isteyenin beyanı, muhatabın veya diğer ilgililerin bildirimleri ya da mevcut belgeler esas alınmaktadır.
7201 sayılı Kanun'un 10. maddesine 19/01/2011 tarih ve 6099 sayılı Kanun ile eklenen ikinci fıkrasının; "Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır." hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir. İlk olarak muhatabın adresi takip alacaklısı (veya davacı) tarafından bildirilecek ve normal tebligat çıkarılacaktır. İlk defa bildirilen adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi veya başka bir adresi olması arasında fark bulunmamaktadır. Her iki adres de 7201 sayılı Kanun'un 10. maddesinin birinci fıkrası kapsamında bilinen adrestir. Bildirilen adrese çıkarılan tebligatın bilâ tebliğ iade edilmesi halinde ise; ikinci aşama olarak tebligat, muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine 7201 sayılı Kanun'un 21. maddesinin ikinci fıkrasına göre çıkarılacaktır.
Bu durumda 7201 sayılı Kanun'un 21. maddesi ikinci fıkrası uyarınca tebligat yapılabilmesinin şartı, öncelikle bilinen en son adrese 7201 sayılı Kanun'un 10. maddesinin birinci fıkrası uyarınca yapılmış bir tebligatın varlığıdır. Kanunda belirtilen usulle tebligat yapılması hukuki dinlenilme ve adil yargılanma hakkının da bir gereğidir. Konu ile ilgili Yargıtay'ın yerleşik içtihatları aynı yönde olup, 20/04/2021 tarih ve 31460 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 20/11/2020 tarih ve E:2019/2, K:2020/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararında da Tebligat Kanunu'nun 21. maddesi ikinci fıkrası uyarınca yapılacak tebligatlarda öncelikle Tebligat Kanunu'nun 10. maddesi birinci fıkrası uyarınca bilinen adrese tebligat yapılması gerektiği belirtildikten sonra, bilinen en son adres ile MERNİS adresinin farklı olması halinde, Tebligat Kanunu'nun 21. maddesinin ikinci fıkrasına göre tebliğden önce MERNİS adresine normal yoldan (Tebligat Kanunu m.10/1) tekrar tebligat yapılmasına, bir başka deyişle tebligatın üç aşamalı olarak yapılmasına gerek olmadığına karar verilmiştir.
Bu durumda; davacıya (borçluya) önceden hiçbir tebligat çıkarılmadan doğrudan doğruya Tebligat Kanunu'nun 21. maddesi ikinci fıkrası uyarınca yapılan tebligatın usulsüz ve hukuka aykırı olduğu, usulsüz tebligat gereği tebliğ tarihinin Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereği muhatabın beyan ettiği tarih olan 07/06/2016 olarak kabulü ile 08/06/2016 tarihi itibariyle süresinde açılan davanın esasına girilerek bir değerlendirme yapıldıktan sonra karar verilmesi gerektiğinden, süre aşımı nedeniyle davayı reddeden İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunu reddeden temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesine uygun bulunan temyiz isteminin kabulüne,
2. … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 01/04/2022 tarihinde kesin olarak oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.