11. Ceza Dairesi 2016/6454 E. , 2018/2501 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Sanığın ... Mühendislik isimli firmanın yetkilisi olarak katılanın firmasından aldığı doğalgaz malzemelerinden doğan borçlarına karşılık, sahte senet verdiği ve katılanı dolandırdığı iddia olunan olayda;
1-Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik sanık müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanığın aşamalarda suçlamaları kabul etmeyerek senetlerin iş yaptıkları kişiler tarafından verildiğini ve şirketin borçlarına karşılık katılanın şirketine ciro yaptığını, borçlu olanların, iddianın aksine gerçek kişiler olduğu ve senetlerin sahte olmadığını savunması; grafalog bilirkişiden alınan rapora göre, her ne kadar bir kısım senetlerdeki borçlu imzaları ve yazıların sanığın eli ürünü olduğu belirtilmişse de, sahte olduğu belirtilen senetlerdeki borçlu sıfatı bulunan kişilerin aşamalarda hiç araştırılmamış ve dinlenmemiş olmaları; tanıklar ... ve ... ... soruşturma aşamasında alınan beyanlarında, senetlerdeki imzaların kendilerine ait olduğunu, ekonomik sıkıntılardan dolayı borçlarını ödeyemediklerini söylemeleri karşısında; maddi gerçeğin, suçun unsurlarının ve zamanaşımı süresinin belirlenmesi için, senetlerin hangi tarih/ tarihlerde katılan şirkete ciro edildiğinin tespit edilmesi; icra dosyalarından ilgili belgelerin onaylı örneklerinin dosyaya intikalinin sağlanması; ... ..., ... ... ve ... ... isimli borçluların sanıktan sorulup, kolluk araştırması yapılarak gerçek kişiler olup olmadıklarının araştırılması, kendilerine ulaşılması mümkün olursa CMK"nın 48. maddesi gözetilip tanık olarak dinlenmeleri ve senetler gösterilerek beyanlarının tespiti; adı geçen kişiler ile sanığın yeterli mukayeseye elverişli imzaları alınarak Adli Tıp Kurumu"ndan imza incelemesi yaptırılarak rapor alınması, toplanan tüm delillerin sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken, eksik araştırma ile yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Sanık hakkında dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik sanık müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
5271 sayılı CMK’nın 253/3. maddesindeki “uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması halinde uzlaşma hükümleri uygulanmaz” hükmü gereğince, dolandırıcılık suçunun 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Yasanın 34. maddesinde düzenlenen uzlaşma kapsamında kalmadığı kabul edilerek yapılan incelemede;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.03.1998 gün, 8/69 sayılı kararı ile buna uyumlu Daire kararlarında da açıklandığı üzere, önceden doğan bir borç nedeniyle sonradan senet düzenlenip verilmesi halinde, borç daha önce oluştuğundan senet ile arasında nedensellik bağı bulunmayacağı, bu nedenle hile unsuru olarak kabul edilemeyeceği cihetle; katılan ile sanık arasında 2006 yılında gerçekleşen doğalgaz ekipman malzemeleri alışverişi nedeniyle suça konu senetlerin verildiğinin iddia ve kabul olunması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek biçimde tespiti bakımından, suça konu bonoların önceden doğan borç karşılığında verilip verilmediği hususunda sanık ile katılanın yeniden beyanlarına başvurularak, aralarındaki ticari ilişkiye esas bilgi ve fatura gibi belgelerin sorulması, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmemesi,
3- 5237 sayılı TCK"nın 43/1. maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için; aynı suç işleme kararı altında, aynı suçun değişik zamanlarda birden fazla işlenmesi gerektiği gözetilerek; sanığın, sahte olarak düzenlediği iddia olunan bonoları katılana aynı zamanda mı, değişik zamanlarda mı teslim ettiği hususu araştırılarak, sonucuna göre sanık hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi gerekirken, bu konuda herhangi bir araştırma yapılmadan sanık hakkında her iki suç yönünden de yazılı şekilde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması,
4- Kabule göre de; 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 21.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.