Esas No: 2019/8710
Karar No: 2022/2143
Karar Tarihi: 04.04.2022
Danıştay 4. Daire 2019/8710 Esas 2022/2143 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2019/8710 E. , 2022/2143 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/8710
Karar No : 2022/2143
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Vergi Dairesi Başkanlığı
(... Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACI) : ...
İSTEMİN KONUSU : ... Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 667 sayılı KHK ile kapatılan ... Eğitim Hizmetleri ve Pazarlama Sanayi Ticaret Anonim Şirketi hakkında 2011 yılı defter ve belgelerinin ibraz etmediğinden ve sonraki döneme devreden KDV tutarının düzeltildiğinden bahisle düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden kanuni temsilci sıfatıyla re'sen tarh edilen 2011/10,11,12, 2012/1,2,3,4,5,6 dönemlerine ilişkin vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... Vergi Mahkemesince verilen ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararda; 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 17. maddesinin 9. fıkrası kapsamında kanuni temsilici sıfatıyla davacı adına tarhiyat yapılması ve ceza kesilebilmesi için şirketin tasfiyesinin tamamlanarak tüzel kişiliğinin sona ermiş olması gerektiği, olayda ise şirketin 667 KHK kapsamında kapatılarak TMSF'ye devredildiği ve ticaret sicilinden silindiği, dolayısıyla tasfiye tamamlanarak tüzel kişiliğin sona erme durumunun söz konusu olmadığı, 670 sayılı KHK ile yapılan düzenleme ile kapatılan kurum ve kuruluşların kanaat getirici defter, kayıt ve belgelerle tevsik edilen borç ve yükümlülüklerini tespite ve hiçbir şekilde devralınan varlıkların değerini geçmemek .... suretiyle bunları uygun bir takvim dahilinde ödemeye Maliye Bakanlığı yetkili kılınmış ve kapatılan kurum ve kuruluşların ödenecek borçları ile ilgili olarak 679 sayılı KHK ile getirilen düzenleme ile öncelik sıralaması değiştirilerek kamu idarelerine ödenmesi gereken vergi, resim, harç, fon kesintisi, pay gibi borçlar ilk sıraya da alınmış bulunduğundan, bu borçların, gerek 213 sayılı Vergi Usul Kanunu gerekse 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda belirli kılınan ilkelerin KHK'larla getirilen düzenlemeler de korunarak öncelikle asıl kamu borçlusunun mal varlığından tahsilinin öngörüldüğü, dolayısıyla kamu alacağının tahsili için kapatılan kurum ve kuruluşlarının mal varlıklarının düzenlemede belirtildiği şekilde emanet ve nazım hesaplarla takip edilmek suretiyle tasfiyesi sağlanmadan yani KHK ile kapatılan kurumlara ilişkin olarak yine anılan KHK hükümleri ile getirilen özel kanun hükmündeki düzenlemeler dikkate alınmaksızın doğrudan davacı adına yapılan vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatlarında hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; dava konusu 2012/1 ila 6 dönemlerine ilişkin cezalı tarhiyatlar yönünden; dava dosyasına Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin internet sitesinden celbedilen muhtelif tarihli gazete örneklerinden, davacının asıl mükellef şirketin yönetim kurulu üyeliğinden 18/07/2013 tarihli gazetede ilan edilen kararla ayrıldığı, şirketi temsile başkaca kişilerin yetkili kılındığı, bu tarihten sonra ve şirketin tüzel kişiliği sonlandırılana kadar, davacının şirketi temsil ve idare yetkisinin bulunmadığı, esasen, asıl mükellef şirketin defter belgelerinin ibrazının istenildiği tarihte ve şirketin kapatıldığı tarihte, davacının şirket kanuni temsilcisi olmadığı hususunda da bir ihtilaf bulunmadığı gibi, bu nedenle şirket defter-belgelerinin ibrazı için davacıya tebligat da yapılmadığı, olayda, 2013 yılı sonrasında da bir süre ticari faaliyetine devam eden şirketin yöneticiliği ve temsilciliğinden 2013 yılında ayrılan davacının, şirketin defter ve belgelerini muhafaza, ibraz yükümlülüğünden söz edilemeyeceği gibi, önce Mahkeme kararıyla kayyum atanan, sonrasında TMSF'ye devredilen ve son olarak tüzel kişiliği KHK ile sonlandırılan şirketin defter-belgeleri idarece tespit edilememişse, bu sorumluluğun ve ibraz ödevinin, son kanuni temsilcilerden aranılması gerekeceği, şirket yöneticiliğinden ve temsilciliğinden ayrılan davacının, kanuni temsilci olduğu döneme ilişkin vergisel sorumlulukların ihmal edilmesinden kaynaklanan tarhiyatların, şirketin tüzel kişiliğini yitirmiş olması halinde, davacı adına tesis edilecek işlemlere konu edilmesinde hukuka aykırılık bulunmamakla birlikte, somut uyuşmazlıkta, re'sen tarh nedeninin ve cezalı tarhiyatın, ibraz ödevinin yerine getirilmemesinden kaynaklandığı dikkate alındığında, bu gerekçeyle yapılacak tarhiyatların da, ibraz ödevini yerine getirmesi gerektiği tespit edilen kanuni temsilciler adına, yapılan usule uygun tebligatlara rağmen ibraz ödevinin yerine getirilmediği saptandıktan sonra gerçekleştirilmesi gerektiği, bu durumda, dava konusu cezalı tarhiyatların, inceleme dönemine ilişkin defter-belgelerin incelemeye ibraz edilmemesinden kaynaklanan kısmında hukuka uygunluk bulunmadığı, dava konusu 2011/10,11,12 dönemlerine ilişkin cezalı tarhiyatlar yönünden; uyuşmazlık konusu amme alacaklarının 2011 yılında doğması ve zamanaşımı süresinin 31/12/2016 tarihinde dolması, dava konusu cezalı tarhiyatlara ilişkin ihbarnamelerin ise 09/11/2017 tarihinde davacıya tebliğ edilmesi karşısında; söz konusu cezalı tarhiyatlarda zamanaşımı sebebiyle hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Belirtilen gerekçelerle istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, yapılan işlemlerin yasal ve yerinde olduğu belirtilerek temyiz isteminin kabulü ile Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmüştür.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu ... Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 04/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.