Esas No: 2017/2403
Karar No: 2022/1817
Karar Tarihi: 04.04.2022
Danıştay 10. Daire 2017/2403 Esas 2022/1817 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2017/2403 E. , 2022/1817 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2017/2403
Karar No : 2022/1817
KARARIN DÜZELTİLMESİNİ
İSTEYEN (DAVACILAR) : Kendi adlarına asaleten …, … ve
… Adına velayeten;
1- …
2- …
VEKİLİ : Av. …
KARARIN DÜZELTİLMESİNİ
İSTEYEN (DAVALI) : … Sulama Birliği Başkanlığı
VEKİLİ Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının kısmen onanması, kısmen bozulmasına dair Danıştay Onuncu Dairesinin 18/01/2017 tarih ve E:2016/746 K:2017/197 sayılı kararının; davacılar ve davalı idarelerden … Sulama Birliği Başkanlığı tarafından 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacıların çocuğu ve kardeşi olan …'ın 03/08/2012 tarihinde Batman İli, Kozluk İlçesi, … Köyü yakınındaki sulama kanalına düşmesi neticesinde boğularak hayatını kaybetmesinde davalı idarelerin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle anne (miktar artırımıyla) 29.167,34 TL ve baba için 25.000,00 TL maddi, herbiri için ayrı ayrı 25.000,00 TL (toplam 50.000,00 TL) manevi, kardeşinin herbiri için 20.000,00 TL (toplam 60.000,00 TL) manevi zararın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi'nce, söz konusu olayla ilgili olarak, davalı idarelerin sorumlu olup olmadıkları ve küçük ... ile her bir davalı yönünden ayrı ayrı kusur oranlarının belirlenmesi amacıyla 15/06/2015 tarihinde mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapıldığı, hazırlanan bilirkişi raporunda özetle; boğulma olayının meydana geldiği kanalın Batman ili, Kozluk ilçesi, … köyü yerleşim alanına yaklaşık 500 metre mesafede olup, en yakın yerleşim birimlerine 200-250 metre mesafede olduğu, boğulma olayının 0+000 ila 38+300 kilometreler arasında gerçekleştiği, Müteveffa …'ın suya giriş noktasının, solunda "Sulama Kanalına Girmek Tehlikeli ve Yasaktır'' yazısının yazıldığı bölge olduğu, yapılan incelemede bir adet uyarı ve ikaz levhasının bulunduğu, sulama kanalının yüzeyinde beyaz renk ile yazılı ''Sulama Kanalına Girmek Tehlikeli ve Yasaktır'' ibaresi okunamaz hale geldiğinden, yeşil renk ile sonradan tekrar yazıldığının görüldüğü, kanal kenarına geçişleri engellemek için çekilen tel örgünün sadece köprü üzerinde olduğunun tespit edildiği, Batman Sol Sahil Sulama Tesisinin Batman Sol Sahil Sulama Birliği'ne devir tarihi olan 07/06/2012 tarihinden sonra meydana gelen ölüm olayında, Birliğin 8/5 oranında kusurlu olduğu, DSİ Genel Müdürlüğü'nün de işveren, idare ve kontrol teşkilatı olmasından dolayı 8/2 oranında kusurlu olduğu, ancak tarafların rücu haklarının bulunduğu, olay tarihinde 10 yaşında olan ...'ın ikamet ettiği yerleşim yerinde arkadaşlarıyla yerleşim yerinden yaklaşık 500 metre uzaklıkta bulunan sulama kanalına şapkasını ıslatmak için eğildiği sırada açık kanal şevi yüzeyinin yosunlaşması nedeniyle, ayağı kayarak sulama kanalına düşmüş olması sonucu hayatını kaybettiği, 10 yaşında olan ...'ın yaşı dikkate alındığında, ailenin gözetim ve denetim sorumluluğunu tam olarak yerine getirmediğinden, davacıların boğulma olayının meydana gelmesinde 8/1 oranında kusurlu olduğunun bildirildiği, anılan bilirkişi raporunun, hükme esas alınabilecek nitelikte olduğu, yapılan teknik bilirkişi incelemesi neticesinde, her bir davalının ayrı ayrı (müterafik) kusur oranları tespit edilmekle birlikte, idarelerin tespit edilen toplam zarardan, müşterek olarak sorumlu olduğunun kabulü gerektiği, davacıların müteveffa ...'ın ölümü nedeniyle uğradıkları maddi zararın (destekten yoksun kalma) tespiti amacıyla da bilirkişi incelemesi yaptırıldığı ve bu hususa ilişkin olarak düzenlenen raporda; baba …'ın maddi zararının 23.027,98 TL, anne …'ın maddi zararının ise 29.167,34 TL olarak hesaplandığı, hükme esas alınabilecek nitelikte görülen her iki rapora dayalı olarak davalı idarelerin 7/8 oranında hizmet kusurunun bulunduğunun sabit olması nedeniyle baba için 23.027,98 TL, anne için 29.167,34 TL tutarındaki maddî zararın davalı idarelerce müştereken tazmini gerektiği, bakılan davada, idarenin davacıların manevi zararına yol açan bir hizmet kusurunun olduğu, manevi zararın niteliği, kusurun ağırlığı ve hükmedilecek manevi zararın zenginleşmeye yol açmaması gerektiği hususları da göz önünde tutularak; bu kapsamda takdiren anne için 15.000,00 TL, baba için 10.000,00 TL, kardeşlerin (…, … ve …) her biri için 5.000,00 TL olmak üzere toplam 40.000,00 TL manevi tazminatın da davacılara ödenmesi gerektiği gerekçesiyle maddi ve manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne, kesmen reddine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 18/01/2017 tarih ve E:2016/746 K:2017/197 sayılı kararıyla, davalı idarelerin temyiz istemlerinin kısmen kabulüyle, davacıların temyiz istemlerinin ise kabulüyle; … İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, hükmedilen tazminat miktarının davalı idarelerce (kusur oranları belli olduğu halde) müştereken ödenmesine hükmedilmesi, yasal faizin başlangıç tarihi ve manevi tazminatın kısmen reddi yönünden bozulmasına, davalı idarelerin temyiz istemlerinin kısmen reddi ile kararın maddi ve manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne yönelik kısmının onanmasına karar verilmiştir.
KARAR DÜZELTME
TALEP_EDENİN_İDDİALARI : Davacılar tarafından, Mahkeme tarafından ödenmesine karar verilen tazminatın davalı idarelerce müştereken ödenmesi gerektiği ve miktar artırım dilekçesi ile artırılan maddi tazminat için işleyecek faizin idareye başvuru tarihinden itibaren işletilmesi gerektiği ileri sürülerek Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın düzeltilmesi istenilmektedir.
Davalılardan Batman Sol Sahil Sulama Birliği Başkanlığı tarafından, sulama kanalı çevresinde koruma tedbirlerini inşa etme görevinin DSİ Genel Müdürlüğüne ait olduğu, söz konusu kanalın birliklerine teslimi aşamasında kanal çevresinde çit veya parmaklık bulunmadığı, davacıların yakınının kanala yüzme amacıyla girdiği, olayın ölenin kendi kusurundan kaynaklandığı ileri sürülerek Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın düzeltilmesi istenilmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacılar tarafından, davalı ... Sulama Birliği Başkanlığının karar düzeltme istemin reddi gerektiği savunulmakta olup, davalı idarelerce savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Karar düzeltme istemlerinin kabulü ile Mahkeme kararının kısmen onanmasına, kısmen bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Kararın düzeltilmesi dilekçelerinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı Kanun'un Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi hükmüne uygun bulunduğundan, davacıların ve Batman Sol Sahil Sulama Birliği Başkanlığı'nın karar düzeltme istemlerinin kabulü ile Danıştay Onuncu Dairesinin 18/01/2017 tarih ve E:2016/746, K:2017/197 sayılı kararı kaldırılarak uyuşmazlık yeniden incelendi:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacıların yakını olay tarihinde 10 yaşında olan ... 03/08/2012 tarihinde Batman ili, Kozluk ilçesi, … köyü yakınındaki sulama kanalına düşerek hayatını kaybetmiştir.
Yakınları tarafından, olayda davalı idarelerin hizmet kusuru bulunduğu iddiasıyla uğranılan zararın tazmini istemiyle 10/10/2012 tarihinde davalı idarelerden Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'ne başvuruda bulunulmuş, davalı idarece … tarih ve … sayılı yazı ile talebin reddedilmesi üzerine, anne … için 25.000,00 TL (miktar arttırımı sonrası 29.167,34 TL) maddi, 25.000,00 TL manevi, baba … için 25.000,00 TL (hesap raporu sonucu belirlenen ve mahkemece hükmedilen 23.027,98 TL) maddi, 25.000,00 TL manevi, üç kardeşin her biri için ise 20.000,00 TL manevi olmak üzere toplamda 50.000,00 TL maddi tazminat ile 110.000,00 TL manevi tazminatın, olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle bakılan davanın açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasa'nın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, aynı maddenin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kuralına yer verilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 185. maddesinin 2. fıkrasında eşlerin çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlü oldukları hükme bağlanmıştır.
İdare kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup, idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru, hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.
Tazminat hukukunda asıl olan, ortaya çıkan zarar ile idari faaliyet arasında nedensellik bağının bulunması olup, hizmet kusuru nedeniyle idarenin sorumluluğuna gidebilmek için ortaya çıkan zarar ile idari faaliyet arasında nedensellik bağının bulunması şarttır. Zarar ile idari faaliyet arasında nedensellik bağının kurulabildiği hallerde öncelikle idarenin hizmet kusurunun bulunup bulunmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkesine göre zararın tazmin edilip edilmeyeceğinin belirlenmesi gerekmektedir. Bu sebeple, hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedenini oluşturmaktadır.
Kamu hizmetlerinin yerine getirilmesi sırasında bu hizmetten doğan nedenlerle kişilerin uğradığı zararların hizmetin sahibi idarece karşılanması esas olmakla birlikte, tazminata hükmedilirken, olayın meydana geliş şekline göre zarara uğrayan kişilerin de kusurlu olup olmadığının, dolayısıyla olayda müterafik kusur bulunup bulunmadığının da ortaya konulması gerekmektedir.
Müterafik kusur (ortak kusur), zarara uğrayanın; zararın doğumuna veya zararın artmasına yardım (etki) etmesidir. Böyle bir durumda, zarara uğrayana veya mirasçılarına ödenecek tazminat miktarları müterafik kusur oranında orantısal olarak azaltılmalıdır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
A) İdare Mahkemesi kararının, maddi tazminata ilişkin kısmının incelenmesi;
Uyuşmazlık konusu olayda, sulama kanalı etrafında gerekli güvenlik tedbirlerini almadığı anlaşılan davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu açıktır.
Bununla birlikte, söz konusu olayın olay tarihinde henüz 10 yaşında olan davacılar yakınının tek başına evinden uzak olduğu bir sırada meydana gelmiş olması karşısında, bakım ve gözetim yükümlülüğünü yerine getirmekte ihmali olduğu anlaşılan anne ve babasının da % 50 oranında kusurlu olduğu anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, Mahkemece davacı küçüğün uğramış olduğu maddi zararın tazminine karar verilirken; olayın meydana gelmesinde, davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu ve ebeveynlerin de %50 oranında (müterafik kusur) kusurlu oldukları gözetilerek hükmedilecek tazminat miktarından indirime gidilmesi gerekirken bu husus gözardı edilerek verilen kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.
Diğer yandan İdare Mahkemesince hükme esas alınan, davacı anne ve babanın destekten yoksun kalma zararının tespitine ilişkin 02/11/2015 havale tarihli hesap bilirkişi raporu incelendiğinde; bakiye ömür belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmadığı, anne ve babanın destek paylarının hatalı olduğu, mesleği bulunmayan anneden yetiştirme gideri indirimi yapıldığı görülmektedir.
Anılan rapor, hükme esas alınabilecek nitelikte olmayıp, İdare Mahkemesince, zarar miktarının tespiti amacıyla aşağıda yer verilen hususlara göre bilirkişi ek raporu alınması gerekmektedir.
Bu raporda destek paylarının küçük yaşasaydı evleninceye kadar gelirinden anne ve babanın her birine %25, evlendikten sonra %16'şar, ilk çocuk olduktan sonra %14'er, ikinci çocuk olduktan sonra %12,5'ar oranında hesaplanması gerekmektedir.
Ayrıca davacı annenin gelir getirici bir işte çalışmadığı göz önünde bulundurulduğunda, davacı anneye ödenecek tazminat miktarından bu yönde bir indirim yapılmayarak, yalnızca baba yönünden hesaplanacak tazminattan %5 oranında yetiştirme gideri indirilmesi yerinde olacaktır.
Mahkemece bu hususlara uygun şekilde yapılacak inceleme sonucu davacıların maddi tazminat istemleri hakkında yeniden bir karar verilirken, davacıların Mahkeme kararının maddi tazminat isteminin kısmen reddine ilişkin kısmını temyiz etmedikleri göz önünde bulundurulması gerektiği de tabiidir.
B) İdare Mahkemesi kararının manevi tazminatın davacılardan anne …ve kardeşler …, … ve …'a ilişkin kısmının incelenmesi:
İdare Mahkemesince, davacılardan anne için 15.000,00 TL, baba için 10.000,00 TL, kardeşlerin (…, … ve …) her biri için 5.000,00 TL olmak üzere toplam 40.000,00 TL manevi tazminatın davalı idarelerce ödenmesine karar verilmiştir.
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın, davacılardan … ve kardeşler …, … ve …'ın manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulü kısmen reddine ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
C) İdare Mahkemesi kararının manevi tazminatın davacılardan baba …'a ilişkin kısmının incelenmesi:
Manevi zarar, kişinin fizik yapısının ve iç huzurunun bozulmasını, yaşama gücünün ve sevincinin azalmasını, kişilik haklarının zedelenmesini, şeref ve haysiyetinin rencide edilmesini, duyulan acı ve ıstırabı, kişinin günlük yaşamını zorlaştıran her türlü üzüntü ve sıkıntıyı ifade etmekte, fiziki veya manevi acılar duyan, ruhsal dengesi bozulan, yaşama sevinci azalan kişinin manevi yönden zarara uğramış olduğu kabul edilmektedir.
Manevi tazminat, kişinin malvarlığında meydana gelen eksilmeyi gidermeye yönelik bir tazmin aracı değil, manevi değerlerinde bir eksilme meydana gelen ve yaşama sevinci ve zevki azalan kişinin manen tatminini sağlamaya yönelik bir tazmin aracıdır. Manevi zararın başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu kılmaktadır. Manevi tazminat, olay nedeniyle duyulan elem ve ıstırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlar. Belirtilen niteliği gereği manevi tazminatın, zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerekmekte ise de, tam yargı davalarının niteliği gereği takdir edilecek manevi tazminat miktarının, olayın ağırlığını ortaya koyacak, hukuka aykırılığı özendirmeyecek, bir başka ifade ile benzeri olayların bir daha yaşanmaması için caydırıcı ve aynı zamanda cezalandırıcı bir miktarda olması gerekmektedir.
İdare Mahkemesince, davacı anne için 15.000,00 TL, davacı baba için ise 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmek suretiyle, anne-baba arasında, duyulan manevi acı ve uğranılan manevi zarar bakımından fark yaratıldığı ayrıca taktir edilen manevi tazminat miktarının da yukarıda belirtilen ölçütler karşısında, davacıların duyduğu acı, elem ve ıstırabı gidermede yetersiz kaldığı sonucuna varılmıştır.
Bu nedenle temyizen incelenen kararın davacı …'ın manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne ilişkin kısmında hukuka aykırılık, fazlaya ilişkin kısmının reddine dair bölümünde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
2…. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının …'ın manevi tazminat isteminin kısmen reddine ilişkin kısmının BOZULMASINA, diğer davacıların manevi tazminat istemlerine ilişkin kısmının ONANMASINA,
3.Anılan Mahkeme kararının maddi tazminata ilişkin kısmının BOZULMASINA,
4.Bozulan kısımlar hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 04/04/2022 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.