12. Hukuk Dairesi 2018/1962 E. , 2018/5490 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Şikayet eden borçlu ... Belediye Başkanlığı vekili, icra mahkemesine başvurusunda; kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan ilama dayalı olarak vekil edeni aleyhine başlatılan takipte, Belediyelerinin, ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı uhdesinde bulunan alacaklarına haciz konulmasına karar verildiğini ve bu kapsamda haciz ihbarnamesi yazıldığını, 6487 sayılı Kanun"un 21. maddesi ile değişik 2942 Kamulaştırma Kanunu"nun Geçici 6. maddesine göre, kamulaştırmasız elatma nedeniyle hüküm altına alınan tazminatın tahsili için idarelerin mal, hak ve alacaklarının haczedilemeyeceğini, anılan hesaptaki paranın 5779 sayılı Kanun kapsamında dağıtılmakta olan vergi, resim, harçlara ait kanuni paylar ile 2464 sayılı Kanun kapsamında tahsil edilen belediye gelirleri olduğundan, 5393 sayılı Kanun"un 15/son maddesi gereğince haczedilmeyeceğini, yine yeni yasa hükümleri olan 6552 sayılı Yasanın 121,122 ve 123. maddeleri uygulanarak haczin fekki gerektiğini ileri sürerek dosyadaki hacizlerin kaldırılmasını talep etmiş, mahkemece, şikayetin reddine karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan sorun konusunda sağlıklı bir sonuca ulaşmak için öncelikle konuya ilişkin yasal düzenlemelerin irdelenmesi gerekir.
30.06.2010 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 5999 sayılı Yasa"nın 1. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu"na eklenen Geçici 6. maddenin 1. fıkrasında; kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 09.10.1956 tarihi ile 04.11.1983 tarihi arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili olarak el konulması sebebiyle açtıkları davalar sonunda tazminat almaya hak kazanmış olanlar hakkında bu madde hükümlerinin uygulanacağı, son fıkrasında ise, bu madde uyarınca ödenecek olan tazminatın tahsili sebebiyle idarelerin mal, hak ve alacaklarının haczedilemeyeceği düzenlenmiş olup, 6111 sayılı Kanun"un Geçici 2. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu"nun Geçici 6. maddesi hükmünün 04.11.1983 tarihinden sonraki kamulaştırmasız el koyma işlemlerine de uygulanacağı düzenlenmiştir. Ancak; 6111 sayılı Kanun"un Geçici 2. maddesi 01.11.2012
tarihinde Anayasa Mahkemesi"nce iptal edilmiş, kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı 22.02.2013 günlü 28567 numaralı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Son olarak; 11.06.2013 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Bazı Kanunlar ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkındaki 6487 sayılı Kanun’un 21. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu"nun Geçici 6. maddesi başlığıyla birlikte değiştirilmiştir. Anılan 6. maddenin yeni halinin 11. fıkrasında bu madde uyarınca ödenecek olan bedelin tahsili sebebiyle idarelerin mal, hak ve alacaklarının haczedilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Her ne kadar; 6111 sayılı Kanun"un Geçici 2. maddesi 01.11.2012 tarihinde Anayasa Mahkemesi"nce iptal edilerek, kararın, Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra, yani 22.08.2012 tarihinde yürürlüğe girmesine karar verilmiş ise de, Anayasa"nın 11. maddesinde, Anayasa"nın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesi düzenlenmiş, 138. maddesi ise, hakimlere, herşeyden önce Anayasa"ya uygun olarak hüküm verme yetkisi tanımıştır. Anayasa"nın 11. ve 138. maddeleri, hakime, Anayasa"ya aykırılığı saptanmış Yasa hükmünü iptal kararı yürürlüğe girmemiş olsa bile, uygulamama yetkisini, hatta yükümlülüğünü vermektedir. Zira, iptal edilen hükmün uygulanması, hak arama hürriyetinin içini boşaltma anlamına gelecek ve Hukuk Devleti ilkesi ihlal edilmiş olacaktır. Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi ve Danıştay"ın, iptal kararının yürürlüğe girmemiş olması halinde dahi, Anayasa"ya aykırılığı saptanmış Yasa hükümlerinin uygulanamayacağına işaret eden kararları vardır. Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararını duyurması, iptal edilen Yasa"nın uygulanmasını durdurucu bir tedbir niteliğine bürünmektedir. Karar gerekçelerinin yazımı ve yayımlanmasının uzun süre alması karşısında, hiç olmazsa iptal kararının duyurulması, Anayasa"ya aykırı Yasa hükmünün uygulanmasını engelleyecektir (... Üniversitesi Hukuk ... İd. Huk. Ana Bilim Dalı Öğretim ... İdaresi Dergisi, ...). İptal hükmünün, Resmi Gazete"de yayımlanmasından 6 ay sonra yürürlüğe girecek olması, kanun koyucuya, Anayasa"ya uygun yeni Yasa maddesi hazırlanması için verilmiş süre olup, bu süre iptal hükmünün uygulanmasını engellemeyeceğinden, idarenin mal, hak ve alacakları haczedilebilir. Öte yandan, 6111 sayılı Yasa’nın Geçici 2. maddesinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi’nin 01.11.2012 tarihli kararı, sadece iptal tarihinden sonra konulan hacizler için değil, Anayasa"nın 153. maddesindeki geriye yürümeme ilkesinin kesinleşmiş yargı kararları için geçerli olması nedeniyle iptal tarihinden önce konulan hacizlerde de uygulanır.
Ayrıca, 6487 sayılı Yasa’nın 21. maddesi ile değişik 2942 sayılı Yasa’nın Geçici 6. maddesinin son fıkrasında; bu fıkra hükmünün, bu fıkra kapsamında kalan taşınmazlar hakkında açılan ve kesinleşmeyen davalarda da uygulanacağı düzenlemesinin, İdare tarafından kamulaştırılmaksızın el konulan taşınmazlara ilişkin tazminat davaları ile kamulaştırma bedeli tespitine ilişkin davalar için geçerli olduğunun kabulü gerekir. Dava niteliği taşımayan İcra İflas Kanunu hükümlerine göre yapılan şikayet başvuruları, bu kapsamda kalmamaktadır. Bu nedenlerledir ki, haczedilmezlik şikayetleri para alacaklarına ilişkin olup, doğrudan taşınmaza ilişkin dava olarak nitelendirilemez, dolayısıyla anılan son fıkra kapsamında düşünülemez.
Tüm bu yasal düzenlemeler ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı değerlendirildiğinde; kamulaştırmasız elatmadan kaynaklanan tazminatlara ilişkin ilamların, icra takibine konu edilmesi halinde, elatma tarihi 09.10.1956 tarihi ile 04.11.1983 tarihi arasında ise, takibe konu ilamın 5999 sayılı Yasa"nın 1.maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu"na eklenen Geçici 6. maddesinin yürürlüğe girdiği 30.06.2010 tarihinden önce olması durumunda, idarenin mal, hak ve alacaklarının haczedilebileceği, ilam tarihi 30.06.2010 tarihinden sonra ise idarenin mal, hak ve alacaklarının haczedilemeyeceğinin kabulü gerekir.
04.11.1983"den sonraki el koymalarda ise; 6111 sayılı Yasa"nın Geçici 2. maddesi haciz yasağı getirmekle birlikte, anılan Yasa maddesi Anayasa"ya aykırı görülerek 01.11.2012 tarihinde Anayasa Mahkemesi"nce iptal edilmiş olmakla, uygulanırlığı kalmamıştır. Bu durumda, ilam tarihi, yeniden haciz yasağının getirildiği 11.06.2013 tarihinden önce olması halinde haciz konulabileceğinden şikayetin reddi, ilam tarihi, 11.06.2013 tarihinden sonra olması halinde ise, haciz yasağı mevcut olduğundan şikayetin kabulü gerekir.
Somut olayda; 21.02.2012 tarihli takip konusu ilamda, idarenin kamulaştırmasız el atma eyleminin 1983 yılından sonra yapıldığı belirtildiğinden ve olayda uygulanması gerekli 6111 sayılı Yasa"nın Geçici 2. maddesinin iptal edildiği, ilam tarihinin 11.06.2013"den öncesine ait olduğu da nazara alınarak, borçlu aleyhine haciz uygulanmasında, anılan yasal çerçevede hukuka aykırı bir yön bulunmadığı kabul edilmelidir. Dolayısıyla mahkemenin, bu konuya ilişkin ret kararı yerindedir.
Bu durumda, mahkemece, şikayet sebepleri arasında yer alan, 5393 sayılı Yasa"nın 15/son maddesine dayalı şikayet talebi yönünden ise, haczedilen alacağın hesap numarasına uygun hesap ekstreleri getirtilerek, hesaptaki paraların mahiyeti ve kaynağı belirlenip, alanında uzman bilirkişi marifeti ile şikayet nedenleri kapsamında değerlendirme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre borçlunun sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.