Esas No: 2022/5411
Karar No: 2022/8578
Karar Tarihi: 07.06.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/5411 Esas 2022/8578 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/5411 E. , 2022/8578 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
İlk Derece Mahkemesi :... 8. İş Mahkemesi
Dava, Türkiye'de geçen sürelerin 3201 sayılı Yasa kapsamında borçlanılması gerektiği ve yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili, müvekkilinin 3201 sayılı kanun gereğince tahakkuk ettirilen borçlanma bedelini davalı kuruma ödediğini, aylık bağlanması için talepte bulunduğunu, Almanya da ev hanımı iken Türkiye de geçirmiş olduğu 170 gün borçlanmasının iptal edildiği gerekçesi ile ile aylık bağlanmasına ilişkin talebinin reddedildiğini, resmi olarak yurt dışında ikamet kaydı bulunduğu sürece tatil ve benzeri nedenlerle ikamet edilen ülke dışına çıkmanın ikameti kesintiye uğratmadığını belirterek 3201 sayılı kanun uyarınca yapmış olduğu borçlanma işleminin 4053 gün üzerinden geçerli olduğunun ve toplam prim ödeme gün sayısının 5225 gün olduğunun tespitine, 01/02/2018 tarihinden itibaren müvekkiline yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP
Davalı kurum vekili, davacının emniyet kayıtlarından tespit edilen Türkiye de geçirilmiş olan sürelerin borçlanmadan düşürülmesi nedeni ile aylık kazanma şartlarının oluşmadığını belirterek davanın reddini istemiştir. karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
“1-Davanın kabulüne,
2-Davacının Almanya'da 27/08/1988-30/09/1999 tarihleri arasında ev kadını olarak geçen ve 3201 sayılı kanuna göre bedelini ödediği 4053 gün borçlanma gün sayısının geçerli olduğunun tespitine,
3-Davacıya 01/02/2018 tarihinden geçerli olmak üzere yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin kabulüne,” karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
“Davalı Kurum vekilinin istinaf isteminin HMK'nın 353/ 1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine,” karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı Kurum vekili, yargılama sırasında alınan Bilirkişi Raporunda; davacının Türkiye'de geçen sürelerin makul süreler olduğu ve davacının tatil amaçlı Türkiye'de bulunduğu belirtildiğini, mahkemece raporun hükme esas alındığını, ancak hangi tarihlerde ve hangi sürelerle Türkiye'de bulunduğunun açıklanmadığını, Müvekkil Kurum tarafından davacıya verilen cevapta 5075 gün prim ödeme şartı bulunduğu, davacının -emniyet kayıtlarına göre tespit edilen- Türkiye'de bulunduğu sürelerin düşülmesi ile gün sayısının 3883 güne düştüğünün bildirildiği, müvekkil Kurum tarafından yapılan inceleme neticesinde; davacının emniyet kayıtlarından tespit edilen Türkiye'de geçirilmiş olan süreleri borçlanmadan düşürülmüş olup, davacıya iade edilecek bedel için Kuruma başvuru yapması gerektiğinin de bildirildiğini, davacı tarafın yurt dışında bulunmadığı sürelerin düşülmesi neticesinde; aylık kazanma şartları oluşmadığından, talebin reddine dair Kurum işleminde bir hata bulunmadığını, kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Davanın yasal dayanağı olan 3201 sayılı Yasa’nın, "Amaç ve Kapsam" başlıklı 1. maddesinde; "Türk vatandaşları ile doğumla Türk vatandaşı olup da çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybedenlerin on sekiz yaşını doldurduktan sonra Türk vatandaşı olarak yurt dışında geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen süreleri, bu Kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve istekleri hâlinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilir." hükmü yer almaktadır.
Aynı Yasa'nın 17/04/2008 tarih ve 5754 sayılı Yasa’nın 79. maddesi ile değişik “Süre tespiti ve sigortalılığın başlangıcı” başlıklı 5. maddesi ile “Yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin tespitinde, bunu belirten ve istek sahibinin ibraz edeceği ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere gün sayıları esas alınır, bu tespitte 1 yıl 360 gün, 1 ay 30 gün hesaplanır.
Sosyal güvenlik kanunlarına tabi hizmetleri olanların, borçlandıkları gün sayısı, prim ödeme gün sayıları ile ilgili hizmetlerine katılır. Sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler borçlanılmış ise, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülür. Sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi hizmeti bulunmayan istek sahiplerinin sigortalılıklarının başlangıç tarihi, borçlarını tamamen ödedikleri tarihten borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülen tarihtir.
Yurtdışı hizmet borçlanmasına ait süreler 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre hangi sigortalılık haline göre geçmiş sayılacağının belirlenmesinde; Türkiye’de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir” hükmünü içermekte olup; Yasa’nın anılan açık hükmü karşısında, 3201 sayılı Yasa kapsamında yapılan yurtdışı hizmet borçlanmalarında esas alınan yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin, ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere belirlenmesi gerekir.
Öte yandan, borçlanma cetvelindeki süreye ait borçlanma bedelinin ihtirazi kayıt konularak ödenmiş olması da sonuca etkili olmayacaktır. Borçlanma bedeli ihtirazi kayıt konularak ödense dahi kısmi ödeme hâlinde 3201 sayılı Kanun’un 5. maddesi uyarınca ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru gidilerek mal edilecek tarihler tespit edilecektir. (Hukuk Genel Kurulu’nun 12/12/2018 gün ve 2018/21-995 Esas ve 2018/1901 Karar sayılı kararı )
06.10.2008 tarih ve 27046 sayılı Yurtdışında Geçen Sürelerin Borçlandırılması ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmeliğin “Borçlandırılan Sürelerin Değerlendirilmesi ve Sigortalılığın Başlangıcı” başlıklı 12 maddesinde ise ;
(1) Başvuru sahibince borçlanmak istenilen süre belirtilmişse belirtilen süre, belirtilmemiş ise ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere borçlanmak istediği gün sayısı esas alınır. Bu tespitte bir yıl 360 gün, bir ay 30 gün olarak hesaplanır.
(2) Yurtdışında hizmet borçlanmasına dair sürelerin 5510 sayılı Kanun kapsamında hangi sigortalılık haline göre geçmiş sayılacağının belirlenmesinde söz konusu süreler, başvuru sahiplerinin Türkiye’de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa 5510 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir.
(3) Türkiye’de sosyal güvenlik kanunlarına tabi hizmetleri olanların borçlandıkları gün sayısı, prim ödeme gün sayıları veya hizmetlerine eklenir.
(4) Aylığa hak kazanmak için 5510 sayılı Kanunun 38 inci maddesinin üçüncü fıkrasında tanımlanan anlamda belli bir sigortalılık süresi şartının yerine getirilip getirilmediğinin tespitinde geçerli olmak üzere;
a) Sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler borçlanılmış ise sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülür.
b) Türkiye’de sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi hizmeti bulunmayan başvuru sahiplerinin sigortalılıklarının başlangıç tarihi, borçlarını tamamen ödedikleri tarihten, sigortalı ölmüş ise ölüm tarihinden, borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülmek suretiyle tespit edilir. Birden fazla yurtdışı hizmet borçlanması yapılması durumunda da sigortalılık süresi başlangıcı, borcun en son ödendiği tarihten, borçlanılan toplam gün sayısı kadar geriye götürülerek belirlenir.
(5) Sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmış ülkelerdeki hizmetlerini borçlananların, sözleşme yapılan ülkede ilk defa çalışmaya başladıkları tarih, ilk işe giriş tarihi olarak dikkate alınmaz” hükümleri düzenlenmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının yurtdışı ev kadınlığı sürelerine ilişkin borçlanma talebi üzerine, 3201 sayılı Yasa gereğince 27.08.1988-29.11.1999 tarihleri arasında 4053 gün borçlanma tahakkuk edildiği, davacının 02.02.2015 tarihinde borçlanma bedelini Kuruma ödediği, 19.01.2018 tarihinde tahsis talebinde bulunduğu, Kurumun davacının yurt dışı giriş ve çıkış kayıtlarını getirttiği, buna göre 27.08.1988-29.11.1999 tarih aralığında Türkiye’de bulunduğu 170 gün dışlanmak suretiyle 3883 gün üzerinden borçlanma tahakkuk cetveli düzenlediği, 506 sayılı Kanunun geçici 81. maddesi uyarınca 20 yıl sigortalılık süresi, 42 yaş, 5075 gün prim ödeme gün sayısı şartını sağlamadığından tahsis talebinin red edildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece yapılacak iş, davanın yasal dayanağını oluşturan 3201 sayılı Yasa'nın 1. ve 5. maddeleri ile Kurumca yapılan tahakkukun ödendiği tarihte yürürlükte bulunan 06.10.2008 tarih ve 27046 sayılı Yurtdışında Geçen Sürelerin Borçlandırılması ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmeliğin 12. maddesi hükümlerine göre borçlanılan sürelerin sigortalının iradesine bırakılamayacağı, yine davacının borçlandığı yurtdışında geçen ev kadınlığı süresinin Türkiye' de geçen kısmı için borçlanamayacağı, yalnızca yurt dışında geçen sürelerin borçlanılabileceği gözetilerek, Emniyet arşiv araştırması yaptırmak, davacıdan ve emniyetten davacının pasaportunu ve pasaport kayıtlarını istemek suretiyle davacının borçlanmak istediği süredeki yurda giriş ve çıkış tarihlerini netleştirmek ve devamında davacının yaşlılık aylığı tahsisine ilişkin koşullarının varlığını araştırmak ve sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde karar tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak, temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 07.06.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.