Esas No: 2021/5061
Karar No: 2022/8597
Karar Tarihi: 07.06.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/5061 Esas 2022/8597 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Mahkeme, bir iş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemleri hakkında karar verdi. Davalı şirketlerin birleşmesi nedeniyle, usul ve yasaya aykırı hüküm tesisi yapıldığı ve kararın bozulması gerektiği belirtildi. Mahkeme, müteveffa davalının mirasçıları vekilinin temyiz itirazlarını kabul etti ve hükmün bozulmasına karar verdi. Kararda belirtilen kanun maddeleri, davada taraf olabilme ehliyeti olan kişilerin kimler olduğunu belirleyen HMK m.50, TMK m.8 ve m.48'dir. Ayrıca usuli kazanılmış hak kavramının Yargıtay uygulamaları ile geliştirilen ve hukuki istikrarı sağlayan bir ilke olduğu belirtilmiştir. Hükümlerin çelişkiden uzak ve infaza elverişli olması gerektiği ise HMK m.297'de düzenlenmektedir.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava, iş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, ilamda belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, müteveffa davalı ... mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosya kapsamından davalı ...’un aşamalarda vefat ettiği, mirasçılarının davaya dahil edildikleri, yine aşamalarda ... Asfalt Taah. İnş. San. ve Tic A.Ş. adına Av.... tarafından bozmadan sonra ve fakat temyiz incelemesine konu eldeki ilk derece mahkemesi kararından önce vekaletname ibraz edildiği, vekaletname ekinde 20/12/2018 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi örneğinin sunulduğu, anılan Ticaret Sicil Gazetesi’nden davalı ... İnşaat Ltd. Şti. ile ... Asfalt Taah. İnş. San. ve Tic A.Ş.‘nin birleştikleri, bu birleşme nedeniyle davalı ... İnşaat Ltd. Şti.‘nin tüzel kişiliğinin sona erdiği ve infisah ettiği anlaşılmaktadır.
Taraf ehliyeti konusu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi uyarınca dava şartlarındandır ve davanın her aşamasında ileri sürülebilir. Taraflarca ileri sürülmese dahi gerek mahkemece, gerekse Yargıtay’ca tarafların bu yönde bir savunmasının olup olmadığına bakılmaksızın kendiliğinden göz önünde tutulur. Taraf ehliyeti, davada taraf olabilme yeteneğidir. Taraf ehliyeti, medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyetinin Medeni Usul Hukukunda büründüğü şekildir. Kimlerin taraf ehliyetine sahip bulunduğu Medeni Kanuna göre belirlenir (HMK m.50, TMK m.8 ve m.48). Buna göre; medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyeti bulunan her gerçek (TMK m.8) ve tüzel (TMK m.48) kişi, davada taraf olabilme ehliyetine de sahiptir.
Öte yandan mahkemece bozmaya uyulması sonucu artık bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak doğmuş olur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamakta ise de, bu Kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Ayrıca 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesinde "Hüküm sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir", hükmü öngörülmüştür. Hükümlerin çelişkiden uzak ve infaza elverişli olması kamu düzeniyle ilgilidir.
Somut olayda, davalı ... İnşaat Ltd. Şti.‘nin birleşme nedeniyle tüzel kişiliğinin son bulduğu gözetilip devralan ... Asfalt Taah. İnş. San. ve Tic A.Ş. hakkında hüküm kurulması gerekirken davalı ... İnşaat Ltd. Şti. hakkında hüküm kurulmuş olması hatalı olduğu gibi aşamalarda vefat etmiş olan davalı ...’nin sorumluluğu sonucunu doğracak şekilde karar verilmesi de doğru değildir. Ayrıca müteveffa davalı ... yönünden kusur oranında tahsilata karar verilmiş olmasına karşın bunun miktar olarak belirlenmemesi nedeniyle infaza elverişli hüküm kurulmamış olması, müteveffa davalı ...’nin kusuruna isabet eden tazminat miktarlarının açıkça belirtilmemesi nedeniyle harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretleri yönünden hatalı sonuçlara ulaşılmış olması, mahkemece bozmaya uyulmasına, bozma ilamında asıl dava dosyası yönünden müteveffa davalı ... mirasçılarının da hüküm altına alınacak manevi tazminat red vekalet ücretinden yararlandırılması gerektiğinin bir bozma nedeni olarak sayılmasına karşın bu yöndeki bozma gereğinin yerine getirilmemiş olması da isabetsiz olan diğer hususlardır.
Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, mahkemece yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, müteveffa davalı ... mirasçıları vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harçlarının istek halinde yatıran ilgilisine iadesine, 07/06/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.