1. Ceza Dairesi 2016/5952 E. , 2018/759 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kasten öldürmeye teşebbüs
HÜKÜM : TCK"nun 81/1, 35/2, 29/1, 62/1, 53/1. maddeleri uyarınca 7 yıl 6 ay hapis cezası.
TÜRK MİLLETİ ADINA
1-) Mahkemece ortaya konulan kabul ve gerekçeye göre sanık ... hakkında kasten öldürmeye teşebbüs suçundan kurulan hükümde TCK"nun 29. maddesine göre yapılan uygulamada isabetsizlik görülmemiş, tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
2-) Toplanan deliller karar yerinde incelenip; sanık ...’in, mağdur ...’ı kasten öldürmeye teşebbüs suçunun subutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç niteliği tayin, tahrike ve takdire ilişen cezaları azaltıcı sebeplerin niteliği ve derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş incelenen dosyaya göre, bozma üzerine verilen hükümde isabetsizlik görülmemiş olduğundan katılan ve Cumhuriyet savcısının haksız tahrik şartlarının oluşmadığına, sanık müdafinin suç niteliğine yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak haksız tahrik yönünden Üye ... ve Üye ...’in karşı oyları ile ONANMASINA, 21.02.2018 günü oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY:
Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve dosya içeriğine göre, sanık ... hakkında kasten öldürmeye teşebbüs suçundan kurulan hükümde TCK"nun 29. maddesinin, uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına ilişkin yerel mahkeme kararının yerinde olmadığı düşünce ve kanaati sayın çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.
Şöyle ki; katılan ve sanık arasında, Ankara 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/377 esas, 2014/617 nolu kararına yansıyan ve suç tarihinden 5 ay öncesine dayanan bir husumet bulunduğu açıktır. Zaten mahkemece, bu dosyanın getirtilip, olayda sanık lehine tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerekeceği yönünde, Dairemizce 04/05/2016 tarih ve 201/4038 esas, 2016/2373 nolu bozma kararı bulunmaktadır.
Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesince, Dairemizin bozma kararına uyulmak suretiyle celp edilen bu dosya üzerinde yapılan incelemede, tarafların yine karşılıklı olarak müşteki-sanık sıfatı ile yargılandıkları, ve ilk haksız hareketin yine işbu dosyanın sanığı olan ... tarafından geldiği, sanığın katılan ..."a hakaret edip vurmasından sonra, ..."ın haksız tahrik altında ..."a bıçak vurmak suretiyle onu hayati tehlike geçirmeksizin yaraladığı sabit bulunup, mahkumiyetlerine ilişkin karar verildiği anlaşılmıştır.
Yerleşmiş yargısal kararlarda kabul edildiği üzere, gerek fail gerekse mağdurun karşılıklı haksız davranışlarda bulunması halinde, genel tahrik uygulamasında kural olarak, haksız bir eylem ile mağduru tahrik eden fail, karşılaştığı tepkiden dolayı tahrik altında kaldığını ileri süremez, Ancak, maruz kaldığı tepki, kendi gerçekleştirdiği eylemle karşılaştırıldığında aşırı bir hal almışsa, başka bir deyişle tepkide açık bir oransızlık varsa, bu tepkinin artık başlı başına haksız bir nitelik alması nedeniyle fail bakımından haksız tahrik oluşturduğu kabul edilmelidir. Bu durumdada tahrikte dengenin değiştiğinin, eş zamanlı olması gerekir.
Oysaki, taraflar arasındaki ilk olayın üzerinden 5 ay gibi bir süre geçtiği gibi, bu olayda da yine haksız konumda olan kişi sanık ..."tur. Artık aradan geçen zamana ve ilk olaydaki yaralanmasının niteliğine göre, tahrik hükümlerinden bu olay nedeniyle yararlandırılması, mümkün değildir. Zira, bu kez sanığa ileride katılan ... ile aralarında meydana gelebilecek herhangi bir olay ile ilgili olarak yine veresiye şekilde, tahrik hükümlerinden yararlandırılması gibi bir netice çıkar ki, buda hukuk mantık ve sistematiğine uygun düşmez.
Bu nedenle, mahkeme kararının bozulması düşünce ve kanaati ile sayın çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.