21. Hukuk Dairesi 2019/2968 E. , 2020/1489 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Edirne İş Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
K A R A R
A)Davacı İstemi:
Dava, davalıya ait işyerinde 20/01/2012-31/03/2013 tarihleri arasındaki sigortasız hizmetlerinin tespitine karar verilmesi istemine ilişkindir.
B)Davalı Cevabı:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın haksız ve yersiz olduğunu, davacının şirketlerinden toner ve kırtasiye malzemesi alarak kendi adına satış yaptığını, davacının kendi şirketlerinde çalışmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Fer"i Müdahil SGK vekili cevap dilekçesinde özetle ;davacının çalıştığını iddia ettiği tarihler arasında sigortalı hizmetinin bulunmadığını,Kurum kayıtlarının karine olması nedeniyle davacının çalışmalarını yazılı olarak ispat etmesi gerektiğini, belirterek açılan davanın reddini talep etmiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
İlk Derece Mahkemesince ; “davacının 20.01.2012-31.03.2013 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde çalıştığını belirterek hizmetinin tespitini talep ettiği, davalı işverenin kendi yanında çalışmadığını, davacıya herhangi bir ücret ödenmediğini, hizmet akdi kurulmadığını, davacının kırtasiyeden malzeme alarak Edirne dışına satıp parasını getirdiğini savunduğu, davalı işyerinin 01.12.1995 tarihinde yasa kapsamına alındığı, davacının bu işyerinden bildirilen çalışmasının bulunmadığı, dava dilekçesine ekli faturaların incelenmesinde müşteri fişlerinin davalıya ait olduğu, teslim alan kısmında bazılarında davacının isminin yazılı olduğu, imzasının bulunduğu, teslim edilen malzemelerin fiyatlarının yazılı olup ödenen ve bakiyenin belirtildiği, genelde alacak kalemlerinin toner malzemesi ve dolumu olduğu, beyanları alınan komşu işyeri tanıklarının davacıyı davalı işyerinde çalışan olarak tanımadıkları, davacı tanıklarının davacının toner pazarlaması yaptığını, ancak parayı kime getirdiklerini bilmediklerini beyan ettikleri, davalı tanığının ise davacının kendi adına iş
yaptığını belirttiği, müşteri fişlerinde davalının davacıya malzeme teslim ettiği, bu malzemelerin fiyatlarının yazılı olduğu, tutar bulunduğu ve bakiye hesaplarının belirtildiği, bu belgelerin davacının davalıdan ürün alıp daha sonra ödemeleri yaptığını gösterdiği, her ne kadar davacı ... Olcay Züher beyanlarında davacı iddiasını teyit eder nitelikte ifade vermiş ise de, komşu işyeri olarak belirttiği çay ocağında sigortasız olarak çalıştığı, diğer tanık beyanları karşısında sigortalı komşu işyeri tanığı niteliğinde bulunmaması nedeniyle bu tanığın beyanlarına itibar edilemeyeceği, tüm dosya kapsamından davacının davalıdan ürün alıp bunun karşılığında davalıya ödeme yaptığı, aralarında hizmet akdinin bulunmadığı, ticari bir ilişkinin mevcut olduğu sonuç ve kanaatine ulaşıldığı ” gerekçesiyle
“ Davacının davasının REDDİNE,” karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu;
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının davalı işyerinde toner ve sarf malzemesi satış elemanı olarak çalıştığını, davalının temin ettiği araçla, şehir dışındaki müşterilere davalı adına dağıtım yaptığını, davacının satış yaptığı müşterilere davalıya ait fatura koçanından davalı adına fatura düzenlendiğini, faturalarda davacının imzasının mevcut olduğunu, davacının sigortasının yapılmaması nedeniyle işten ayrılmak zorunda kaldığını, dosyada son olarak dinlenen tanığın davalının hemen yanındaki çay ocağında çalıştığını, herhangi bir inceleme yapılmadan tanığın sigortalı olmadığının kabul edilmesinin doğru olmadığını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
Bölge Adliye Mahkemesince ""İcra dosyası,ürün satış fişleri ve kamu tanıklarının beyanları ile davacının davalı nezdinde hizmet akdi ile çalışmadığı,ürün alıp davalıya ödeme yaptığı,ilk derece mahkemesi kararının usul ve Yasa"ya uygun olduğu kanaatine varıldığı” gerekçesiyle “Davacının istinaf isteminin reddine, ” karar verilmiştir.
E)Temyiz:
Davacı vekili istinaf taleplerini yineleyerek temyiz yoluna başvurmuştur.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava, davacının davalı işyerinde 20/01/2012-31/03/2013 tarihleri arasında çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Yasal dayanağı 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri olan bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği ya da çalıştıklarının Kurumca tespit edilip edilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu yasal koşul oluşmuşsa işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı, Kanun"un kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de çalışmasının konusu, sürekli kesintili mevsimlik mi olduğu, başlangıç ve bitiş tarihleri ve alınan ücret konularında tanıkların sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenmeli, işyerinin kapsam kapasite ve niteliği ile bu beyanlar kontrol
edilmeli, mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve posta başı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlendikten sonra ücret konusu üzerinde durulmalı, tespiti istenilen sürenin evvelinde ve sonrasında beyyine başlangıç sayılabilecek ödeme belgeleri ve sair bu nitelikte bir belge yoksa Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunun m.288 de yazılı sınırları taşan ücret alma iddialarında yazılı delil aranmalı, bu sınırlar altında kalan ücret alma iddialarında ücret miktarları tanıklardan sorulmalı, 506 sayılı Yasa"nın 3/B-D maddeleri ile 5510 sayılı Yasa"nın 6/a-c maddelerinde de olduğu gibi ücretin sigortalı sayılmanın koşulu olan durumlarda ücret alma olgusunun var olup olmadığı özellikle saptanmalıdır. Bu davalarda işverenin kabulünün tek başına hukuki bir sonuç doğurmayacağı göz önünde tutulmalıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Ayrıca çalışmanın blok çalışma niteliğinde olması yani kesintisiz devam etmesi halinde hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi, mevsimlik çalışmanın bulunması ve bu çalışmanın yıllar itibariyle kesintisiz sürdüğünün kabulü halinde de çalışılmayan dönemde hizmet akdi askıda olduğundan hükme esas alınan 5 yıllık hak düşürücü sürenin başlangıcı olarak, mevsimlik çalışmanın sona erdiği yılın sonu esas alınması gerekir.
Yukarıda açıklanan hususlar, yeterli ve gerekli bir araştırmayla ve deliller hep birlikte değerlendirilerek aydınlığa kavuşturulduktan sonra o çalışmanın sigortalı çalışma niteliğinde olup olmadığı, ya da ne zaman bu niteliğe kavuştuğu yönü üzerinde durulmalı ve çalışmayı kapsama alan yasanın yürürlük tarihinden sonraki dönem için hizmetin tespitine karar verilmelidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden;davalı işyerince davacı adına kuruma verilen işe giriş bildirgesinin bulunmadığı, 2012/1-2013 /3 arası dönem bordrolarının Kurumdan celbedildiği , 2 4762 01 01 0038649 022 01 66 sicil numaralı davalı işyerinin 01.12.1995 tarihinde 506 Sayılı Yasa kapsamına alındığı, davalı tarafından davacı adına düzenlenen işyerine ait bir miktar müşteri fişi sunulduğu, davacı tarafından düzenlenen faturaların sunulduğu,ancak Mahkemece bu hususta herhangi bir inceleme yaptırılmadığı, davacının talep tarihleri arasında hizmet kaydının bulunmadığı, mahkemece komşu iş yeri çalışanaları ile bir takım iş yeri müşterilerinin tanık olarak dinlendiği,dönem bordrolarında isimleri bulunan Gürhan Çöpçatan ve Mahmet Salman ‘ın dinlenmediği, eylemli çalışma olgusunun yeterli ve gerekli bir araştırmayla sağlıklı bir biçimde belirlenmeden davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş, dosyaya sunulan faturalarda isimleri bulunan müşterilerin tespit edilerek tanık olarak dinlenmeleri,ayrıca bordro tanıkları Gürhan Çöpçatan ve Mehmet Salman ‘ın dinlenerek davacı ve davalının aralarındaki ilişkinin hizmet akti olup olmadığını irdelemek, hizmet akti olduğu kanaatine varılıyorsa, çalışma dönemi ve sürelerini net olarak belirlemek, tanık beyanları arasındaki çelişkiyi gidermek ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2,6,9 ve 79/10 maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulması gerekirken, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı kaldırılmasına ve ilk derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
G)SONUÇ:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 05/03/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.