2. Hukuk Dairesi 2016/657 E. , 2017/6065 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Mahkemece davalıya dava dilekçesi ve tensip zaptı “gösterilen adresin” mernis adresi olduğu tebliğ zarfı üzerinde belirtilmek suretiyle, Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre "adres kapalı olduğundan" bahisle mahalle muhtarına tebliğ edilmiştir. Bu şekilde yapılan tebligat usulsüzdür. Ön inceleme duruşmasına çağrıya ilişkin davetiye de davalıya aynı adreste aynı usulle tebliğ edilmiş, tahkikat duruşmasına ise davalı çağrılmamış, dava davalının yokluğunda görülmüş ve karara bağlanmıştır. Davalının "adres kayıt sisteminde" kayıtlı olan yerleşim yeri adresi ile davacının yerleşim yeri adresinin de aynı olduğu görülmektedir.
Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. (Teb. K. m. 10/1)
Adres kayıt sisteminde bulunan adresin bilinen en son adres olarak kabul edilebilmesi için bilinen en son adrese tebligat yapılamamış olması veya bu adresin tebliğe elverişli olmaması halinde mümkündür. Bilinen en son adresin tebliğe elverişli olmadığı anlaşılmadan veya bu adreste tebligat yapılamadığı görülmeden doğrudan adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinde tebligatın yapılması; yapılan tebligatı usulsüz kılar. (Teb. K. m. 10/2) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinin, bilinen en son adres olarak kabul edileceğine ve tebligatın burada yapılacağına imkan veren Tebligat Kanununun 10. maddesine 6099 sayılı Yasayla ilave edilen hüküm; bu adresin aynı davada "hasım" olan diğer tarafın adresi olmaması halinde uygulanabilir. Aksi halde, aynı davada "hasım” durumunda olan kişilerin yerleşim yeri adresine Tebligat Kanununun 21/2. maddesinde gösterilen usule şeklen uygun da olsa bir tebligatın yapılmış olması (tebliğ muhatabı bu adresten ayrılmış olsa bile) yeterli kabul edilir ve bu durum, kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi sonucuna yol açar. Oysa usulüne uygun bir tebligatın amacı, kişiyi aleyhine açılan davadan haberdar etmek, dolayısıyla kendisini ilgilendiren yargılamadan tam olarak bilgi sahibi olmasını sağlamak, açıklamada bulunmak ve ispat hakkını kullanmasına imkan vermektir. Tebliğ muhatabı, şu veya bu gerekçe ile yeni bir yerleşim yeri adresi edinmemiş veya tekrar dönebileceği beklentisiyle önceki yerleşim yeri adresini "değiştirdiğine" ilişkin beyanda bulunmamış olabilir.
Yerleşim yeri adresini sürekli olarak değiştirmemiş olan kişiden de, değişiklik beyanında bulunması beklenemez. Öte yandan, "Adres Kayıt Sistemi Yönetmeliği"ne göre, ergin olan aile fertlerinin birbirleri yerine adres beyanında bulunmaları da mümkündür. (Yönetmelik m. 13/2) Öyleyse, davalının sistemde kayıtlı "yerleşim yeri adresine"ilişkin beyanın, davacı tarafından yapılmış olması da olasıdır. Bu husus da dikkate alındığında, Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre dava dilekçesi ve aynı şekilde ön inceleme duruşma günü tebligatını, aynı zamanda davacının da yerleşim yeri adresi olan adreste ve doğrudan 21/2.maddeye göre yapılmaları nedeniyle geçerli ve usulüne uygun saymak olanağı yoktur. Bu hususlar gözetilmeden davalının yokluğunda yargılama yapılıp hüküm kurulması, hukuki dinlenilme hakkını (HMK. m. 27) ihlal eder. Davalıya savunma ve delillerini bildirme imkanı tanınmadan hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalının esasa ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 24.05.2017(Çrş.)