Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/10496
Karar No: 2015/11497
Karar Tarihi: 08.06.2015

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2015/10496 Esas 2015/11497 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2015/10496 E.  ,  2015/11497 K.

    "İçtihat Metni"

    İş Mahkemesi
    Dava Türü : İşe iade

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı Karadeniz Ereğli Belediye Başkanlığı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
    Davacı, Karadeniz Ereğli Belediyesi ile yapılan hizmet alım sözleşmesi çerçevesinde davalı belediye işyerinde en son Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü bünyesinde işçi olarak çalışmakta iken, davalı belediye tarafından bağlı olduğu diğer davalı .."ne 10.11.2014 tarihli yazı gönderildiğini, .. firmasının gönderilen yazıya istinaden yasal sorumluluk davalı işverene (Belediye) ait olmak üzere ibaresini kullanarak 11.11.2014 tarihinde iş akdine son verdiğini, fesih bildiriminde hiçbir sebebin gösterilmediğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Karadeniz Ereğli Belediye Başkanlığı vekili, müvekkili ile yüklenici firma arasında sözleşmelerin 4734 sayılı Kamu İhale Yasası Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliği ve 5393 sayılı Belediye Yasasının verdiği yetkiye göre yapılan hizmet alımı ihaleleri sonucunda imzalandığını, sözleşmelerin İş Kanununun 2. maddesindeki usullere uygun olduğunu, davacının iş sözleşmesinin hizmet gereklerine uygun olarak feshedildiğini, feshin geçerli olduğunu, davacının işe iadesinin koşullarının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
    Davalı .. vekili, davalı müvekkilinin Karadeniz Ereğli Belediyesinde Kamu İhale Kanunu gereğince 01/01/2014 tarihinden itibaren iş yapan yüklenici firma olduğunu, davacı işçilerin işe alınması, çıkarılması ve çalışma saat ve biçimlerinin tamamıyla asıl işveren tarafından belirlendiğini, müvekkili şirket ihaleyi aldıktan kısa süre sonra yerel seçimlerin yapıldığını ve belediye seçimlerini başka bir siyasi partinin kazandığını, kısa süre sonra da davacı ve birkaç işçinin iş akdine son verilmesi kararının alındığını, bu kararın diğer davalı tarafından alındığını ve müvekkiline yazılar gönderdiğini savunarak diğer davalı kurumun açık bir şekilde sorumluluğu üstlenmesi ve fesih iradesine sahip olması hususları dikkate alınarak müvekkili şirket yönünden davanın reddi gerektiğini bildirmiştir.
    Mahkemece, iş sözleşmesinin haklı nedenle ya da geçerli nedenle feshinin yapıldığına dair delil sunulamadığı gibi fesih bildiriminde de fesih gerekçesinin açık ve yazılı bir şekilde bildirilmediği için davacının iş sözleşmesinin davalı belediye tarafından geçersiz nedenle feshedildiği, davalılar arasındaki sözleşmenin muvazaalı olduğu, davacının davalı Belediyenin asıl işinde görevlendirildiği gerekçesiyle davacının gerçek işveren davalı Belediye işyerine iadesine karar verilmiştir.
    Taraflar arasındaki temel uyuşmazlık, asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayanıp dayanmadığı ve bunun işe iade davasına etkileri noktasında toplanmaktadır.
    Alt işveren; bir iş yerinde yürütülen mal ve hizmet üretimine ilişkin asıl işin bir bölümünde veya yardımcı işlerde, işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren alanlarda iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini, sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren olarak tanımlanabilir. Alt işverenin iş aldığı işveren ise asıl işveren olarak adlandırılabilir. Bu tanımlamalara göre asıl işveren - alt işveren ilişkisinin varlığından söz edebilmek için iki ayrı işverenin olması, mal veya hizmet üretimine dair bir işin varlığı, işçilerin sadece asıl işverenden alınan iş kapsamında çalıştırılması ve tarafların muvazaalı bir ilişki içine girmemeleri gerekmektedir.
    Alt işverene yardımcı işin verilmesinde bir sınırlama olmasa da, asıl işin bir bölümünün teknolojik uzmanlık gerektirmesi zorunludur. 4857 sayılı İş Kanununun 2 nci maddesinde, asıl işveren alt işveren ilişkisinin sınırlandırılması yönünde yasa koyucunun amacından da yola çıkılarak, asıl işin bir bölümünün alt işverene verilmesinde “işletmenin ve işin gereği” ile “teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler” ölçütünün bir arada bulunması şarttır. Yasanın 2 nci maddesinin altıncı ve yedinci fıkralarında “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler” sözcüklerine yer verilmiş olması bu gerekliliği ortaya koymaktadır. Alt İşverenlik Yönetmeliğinin 11 inci maddesinde de yukarıdaki anlatımlara paralel biçimde, asıl işin bir bölümünün alt işverene verilebilmesi için “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektirmesi” şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerektiği belirtilmiştir.
    İşverenler arasında muvazaalı biçimde asıl işveren alt işveren ilişkisi kurulmasının önüne geçilmek amacıyla İş Kanununun 2 nci maddesinde bazı muvazaa kriterlerine yer verilmiştir. Muvazaa Borçlar Kanununda düzenlenmiş olup, tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla, kendi gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç meydana getirmesini arzu etmedikleri, görünüşte bir anlaşma olarak tanımlanabilir. Muvazaada, taraflar arasında üçüncü kişileri aldatma kastı bulunmakta ve sözleşmedeki gerçek amaç gizlenmektedir. Muvazaa genel ispat kuralları ile ispat edilebilir. Bundan başka İş Kanununun 2 nci maddesinin yedinci fıkrasında sözü edilen hususların, aksi kanıtlanabilen adi kanunî karineler olduğu kabul edilmelidir.
    5538 sayılı Yasa ile İş Kanununun 2 nci maddesine bazı fıkralar eklenmiş ve kamu kurum ve kuruluşlarıyla sermayesinin yarısından fazlasının kamuya ait olan ortaklıklara dair ayrık durumlar düzenlenmiştir. Ancak, maddenin diğer hükümleri değişikliğe tabi tutulmadığından, asıl işveren alt işveren ilişkisinin unsurları ve muvazaa öğeleri değişmemiştir. Yasal olarak verilmesi mümkün olmayan bir işin alt işverene bırakılması veya muvazaalı bir ilişki içine girilmesi halinde, işçilerin baştan itibaren asıl işverenin işçileri olarak işlem görecekleri 4857 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin yedinci fıkrasında açık biçimde ifade edilmiştir. Kamu işverenleri bakımından farklı bir uygulamaya gidilmesi hukuken korunamaz. Muvazaaya dayanan bir ilişkide işçi, gerçek işverenin işçisi olmakla kıdem ve unvanının dışında bir kadro karşılığı çalışması ve diğer işçilerle aynı ücreti talep edememesi, İş Kanununun 5 inci maddesinde öngörülen eşitlik ilkesine aykırılık oluşturur. Yine koşulların oluşmasına rağmen işçinin toplu iş sözleşmesinden yararlanamaması, Anayasal temeli olan sendikal hakları engelleyen bir durumdur. Dairemizin kararları da bu doğrultudadır (Yargıtay 9.HD. 24.10.2008 gün 2008/ 33977 E, 2008/ 28424 K.).
    İş Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 15.5.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5763 sayılı Yasanın 1 inci maddesiyle değiştirilmiş ve alt işverenin işyerini bildirim yükümü getirilmiştir. Alt işveren bu bildirimi asıl işverenle aralarında düzenlenmiş olan yazılı alt işverenlik sözleşmesi ve gerekli belgelerle birlikte yapmak durumundadır. Alt işverenlik sözleşmesi ilgili bölge müdürlüğü ile gerektiğinde iş müfettişleri tarafından incelenecek ve kurumca re’sen muvazaa araştırması yapılabilecektir.
    Muvazaanın tespiti halinde bu yönde hazırlanan müfettiş raporu ilgililere bildirilir ve ilgililer 30 gün içinde yetkili iş mahkemesine itiraz edebilirler. İş Müfettişliği tarafından hazırlanan muvazaalı alt işverenlik ilişkisinin tespit edildiği rapora ilgililerin süresi içinde itiraz etmemesi ya da mahkemece muvazaalı işlemin varlığına dair karar verilip bu kararın kesinleşmesi halinde, alt işverenliğe dair tescil işlemi iptal edilir. Bu halde alt işveren işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçileri sayılır.
    Asıl işveren alt işveren ilişkisi ve muvazaa konuları, 5763 sayılı Yasayla iş kanununda yapılan değişiklikler ve buna bağlı olarak çıkarılan Alt İşveren Yönetmeliğinin ardından farklı bir anlam kazanmıştır. Yönetmelikte “yazılı alt işverenlik sözleşmesi”nden söz edilmiş ve çeşitli tanımlara yer verilmiştir.
    Alt İşveren Yönetmeliğinde;
    1) İşyerinde yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin asıl işin bir bölümünde uzmanlık gerektirmeyen işlerin alt işverene verilmesini,
    2) Daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile kurulan alt işverenlik ilişkisini,
    3) Asıl işveren işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak hakları kısıtlanmak suretiyle çalıştırılmaya devam ettirilmesini,
    4) Kamusal yükümlülüklerden kaçınmak veya işçilerin iş sözleşmesi, toplu iş sözleşmesi yahut çalışma mevzuatından kaynaklanan haklarını kısıtlamak ya da ortadan kaldırmak gibi tarafların gerçek iradelerini gizlemeye yönelik işlemleri,
    ihtiva eden sözleşmeler muvazaalı olarak açıklanmıştır.
    Somut olayda, davalı ile Belediye arasında yapılan hizmet alım sözleşmesi ekindeki şartnamede, davalı belediyenin Kültür ve Sosyal işler Müdürlüğü organizasyon işleri, büro temizliği, basın ve yayın hizmetlerinin gerçekleştirilmesi için hizmet alınması kapsamında davacının işe alındığı ve davalı Belediyenin Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğünde çalıştırıldığı anlaşılmaktadır.
    Davacının anılan işyerinde hangi işte çalıştırıldığı, davalı .. tabela şirketi olup olmadığı, başka kurumlardan da aynı konuda iş alıp almadığı Mahkemece araştırılmamıştır.
    Yapılacak iş, davacının ilgili müdürlükte hangi işte çalıştırıldığı, .. profesyonel olarak başka kurumlardan iş alıp almadığı, belediye tarafından hizmet alımına gidilen işin 5393 sayılı Belediyeler Kanununun 67. maddesi çerçevesinde taşerona yaptırılabilecek işlerden olup olmadığı araştırılarak, iki davalı arasındaki ilişkinin muvazaaya dayanıp dayanmadığı ve gerekirse alt işverenin işyerinde 30 işçi çalıştırıp çalıştırmadığı da tespit olunarak çıkacak sonuca göre bir karar vermektir.
    Mahkemece eksik araştırma ile iki davalı arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu kabul edilerek sonuca gidilmiş olması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    O halde davalı Karadeniz Ereğli Belediye Başkanlığı vekilinin temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalı Belediyeye iadesine, 08/06/2015 tarihinde oybirliğiyle KESİN olarak karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi