10. Hukuk Dairesi 2019/2190 E. , 2020/929 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye
Mahkemesi : Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince davacı Kurum vekilinin istinaf isteminin esastan reddine, davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun kabulüne dair hüküm verilmiştir.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili, Kurum sigortalısının 27.09.2006 tarihinde geçirdiği kaza nedeniyle oluşan Kurum zararının, gelirin onay ve masrafların ödeme ve sarf tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen (sigorta şirketinden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı ... vekili, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı...Sigorta A.Ş."ye dava dilekçesinin tebliğ edildiği, davaya cevap vermediği görülmüştür.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece, davanın kabulüne dair karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, iş kazasının gerçekleştiği 27.09.2006 tarihi itibariyle davanın yasal dayanağının 506 sayılı Yasanın 26. maddesinin olduğu, üçüncü kişilerin sorumluluklarının dayanağının 506 sayılı Yasanın 26/2. maddesi olduğu, zamanaşımı süresinin faile ve zarara ıttıla tarihinden itibaren 2 yıl ve her halûkârda olay tarihinden itibaren 10 yıl olduğu, 04.03.2016 tarihli talep artırım dilekçesinin 07.03.2016 tarihinde tebliği üzerine davalı ... tarafından süresi içinde 21.03.2016 tarihli dilekçe ile zamanaşımı itirazında bulunulmakla, artırım yapılan kısımdan davalı ..."in sorumlu tutulamayacağı gibi, 11.03.2016 tarihinde tebliğ üzerine davalı... Sigorta A.Ş "nin 18.03.2016 tarihli dilekçe ve ekindeki ödeme belgelerine göre teminat kapsamında ödeme yaptığı ve sorumluluğunun kalmadığı tespit edildiğinden, HMK"nin 353/1-b-2 maddesine göre kararın kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilerek;
""HÜKÜM
1-)Davalı ... Sigorta A.Ş."ye yönelik davanın REDDİNE,
2-)Davalı ..."e yönelik davanın KISMEN KABULÜ ile;
-54.795,65TL ilk PSD"li gelirin 14.09.2011 onay tarihinden,
-4.560,69TL Geçici İş Göremezlik Ödeneğinin 22.02.2011 ödeme tarihinden,
-3.180,24TL Geçici İş Göremezlik Ödeneğinin 03.05.2010 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalı ..."den alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE, ""dair karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili, kazazede sigortalıya atfedilen kusur oranını kabul etmediklerini, sigorta şirketleri yönünden verilen red kararının hatalı olduğunu, açılan davanın belirsiz alacak davası olduğu için zamanaşımı durumun oluşmadığından beyanla, kararın bozulmasını istemiştir.
Davalı ... vekili, açılan davanın zamanaşımına uğradığını, meslekte kazanma gücü kaybının daha düşük olduğunu, poliçe limiti kapsamında ödemesi gereken miktarı net olarak belirtilmesi gerektiğini söyleyerek kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
1)Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2)Zararlandırıcı sigorta olayına neden olan 3. şahıslar yönünden; üçüncü kişi ile sigortalı arasında akdi bir ilişki söz konusu olmayıp 506 sayılı Kanunun 26/2. maddesi ile Borçlar Kanunununa yollamada bulunulduğundan, Borçlar Kanunun 60. maddesinde öngörülen bir ve on yıllık haksız fiil zamanaşımı süresinin uygulaması gerekir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 109. maddesi hükmüne göre, motorlu araç kazalarından doğan zararların tazminine ilişkin taleplerde ise, iki ve her halde kaza gününden başlayarak on yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğinde tereddüt yoktur.
Kurum ceza davasına müdahil olarak katılamadığından rücu davalarından Borçlar Kanununun 60. maddesindeki ceza zamanaşımı ise uygulanmamaktadır.
Maddedeki zamanaşımı süresi, zararın ve eylemi gerçekleştirenin (failin) öğrenildiği tarihten itibaren işlemeye başlamakta olup, Kurumca zararın öğrenilme tarihinin, giderlerin sarf ve ödeme günü olduğu açıktır. Tazminat yükümlüsünün öğrenilme tarihine ilişkin olarak ise, Kurumun yetkili organının faili öğrendiği tarih esas alınmalıdır. Zamanaşımı süresinin, hem zararın, hem de tazminat yükümlüsünün öğrenildiği tarihten itibaren, bir başka anlatımla, ancak, her iki olgu gerçekleştikten sonra işlemeye başlayacağı dikkate alınmalıdır.
Somut olayda; zarara ıttıla tarihinin, sigortalıya bağlanan gelirin tahsis onay tarihi olan 14.09.2011 olduğu görülmekte ise de faile ıttıla tarihinin usulüne uygun araştırılmadan karar verilmiş olması isabetsizdir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin davacının istinaf başvurusunun kabulü ile davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmü bozulmalıdır.
SONUÇ: İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı ..."e iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 10.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.