13. Hukuk Dairesi 2015/40239 E. , 2017/4497 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, ... ... Girişi Kentsel Dönüşüm Projesi Kanunu ve buna bağlı yönetmelik ile belediye meclisi kararına dayanarak evini kendisine konut verilmesi karşılığında davalı belediyeye devrettiğini, sözleşme gereğince kendisine verilmesi gereken 100 m2 daire için tahakkuk ettirilen bedelin taksitler halinde davalıya ödendiğini, ancak davalının gecekondunun şahıs mülkiyetindeki parsel üzerinde kaldığını gerekçe göstererek sözleşmeyi tek taraflı olarak fesih ettiğini, tahsise konu arsa malikinin ... olduğunu, davacının sözleşmeyi fesih etmek suretiyle yarattığı muarazanın önlenmesine, kıymet takdir raporuna göre ödenmesi gereken bakiye 19.950,00-TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, bu talepleri kabul edilmediği takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00-TL müspet zararın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, sözleşmenin feshi sebebiyle davalıya devredilen yapının dava tarihindeki gerçek bedelinin ödenmesi kaydıyla şimdilik 1.000,00-TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline, bu talebin de kabul edilmemesi halinde arsa bedelinin ödenmiş olduğu nazara alınarak, tahsis edilen 400 m2"den düzenleme ortaklık payının düşülmesi sonucu kalan pay kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline, tapu iptali ve tescil talebinin mümkün olmaması durumunda, arsa bedeli ödendiği nazara alınarak kamulaştırmasız el atma kapsamında şimdilik 1.000,00-TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, davalıya devredilen yapının dava tarihinde gerçek bedelinin kamulaştırmasız el atma kapsamında tahsiline, bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde arsa tahsis borcu olarak sözleşme kapsamında davalıya taksitler halinde ödenen 8.514,00-TL ile, 2.401,00-TL ecrimisil olmak üzere toplam 10.815,00-TL"nin ödeme tarihlerindeki alım gücü hesaplanarak davalıdan tahsiline, dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesine, davalıya devredilen yapının dava tarihindeki gerçek bedelinin şimdilik 1.000,00-TL"sinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama sonunda idari yargının görevli olduğundan bahisle davanın yargı yolunun caiz olmaması sebebiyle usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacıya ait gecekondunun Kentsel dönüşüm projesi kapsamında davalı belediyeye devri hususunda taraflar arasında sözleşme akdedildiği, davalının sözleşme gereğince taahhüdüne uymadığı iddiasıyla eldeki davayı açtığı, mahkemece de davanın idari yargıda görülmesi gerektiğinden bahisle davanın usulden reddine karar verilmiş olup, eldeki davada çözülmesi gereken husus davaya bakma görevinin adli yargıya mı, idari yargıya mı ait olduğu hususudur.
Benzer bir olayda davanın reddine dair direnme kararının Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda görüşülmesi sırasında, Dairemizce de benimsenen kararda da belirtildiği üzere taraflar arasında yapılan sözleşmenin tarafların özgür iradesiyle düzenlendiği, davacının özel hukuk hükümlerine tabi bu sözleşme uyarınca eksik belirlendiği iddia edilen bakiye alacağının talep edildiği, davacının bu talebinin kişisel hakka dayandığı, bu nedenle uyuşmazlıkta idari yargı değil adli yargı mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmaktadır. (Hukuk Genel Kurulunun 10.06.2015 gün 2014/13-1500 esas, 2015/1519 karar numaralı kararı)
Bilindiği üzere görev hususu kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re"sen gözetilmesi gereken bir husustur. Bu bağlamda mahkemenin, görevli olup olmadığını talep olmasa dahi kendiliğinden gözetmesi zorunludur. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak da oluşmaz. Yukarıda belirtilen Hukuk Genel Kurulu kararı uyarınca da davacının talebinin özel hukuk hükümlerine tabi kişisel hakka dayalı olduğu, uyuşmazlığın bu niteliği itibariyle görevli mahkemenin adli yargı mahkemesi olduğu gözetilerek işin esasına girilmek suretiyle hasıl olacak sonuca uygun karar verilmesi gerekirken, mahkemenin değinilen bu yönü gözardı ederek yazılı şekilde karar vermiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-3 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13/04/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.