16. Ceza Dairesi 2020/3359 E. , 2020/6615 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ceza Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.02.2019 tarih ve 2018/565 - 2019/57 sayılı kararı
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
Hüküm : TCK"nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK"nın 53/1-2-3, 58/9, 62 ve 63. maddeleri uyarınca
mahkumiyet kararına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddi
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Ayrıntıları ve hukuki mahiyeti Dairemizin 13.11.2019 tarih ve 2018/5526 Esas - 2019/6842 Karar sayılı ilamında açıklandığı üzere;
Asker bir şahsın; örgütün gizlilik ve deşifre olmamak kuralına riayetle, örgütün talimatı ile ve örgütsel irtibatı sağlamak maksadıyla kamuya açık ve birbirinden bağımsız market, büfe, kırtasiye, lokanta vb. gibi sair işletmelerde kurulu bulunan, ücret karşılığı kullanılan sabit hat veya ankesörlü hatlar ile mahrem imam tarafından arandığı, “her türlü şüpheden uzak, kesin kanaata ulaştıracak somut olgu ve teknik verilerle tespit edilmesi ve yargılama yapan mahkemenin de tam bir vicdani kanaate ulaşması halinde, kişinin örgütle bağlantısını gösteren hukuka uygun delil olacağı”,
Hususunda herhangi bir kuşku bulunmamaktadır.
Dosya incelendiğinde;
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ankesörlü/kontörlü telefonlar aracılığı ile aranan askeri personele yönelik başlatılan soruşturma kapsamında, temin edilen HTS kayıtları üzerinde (üçüncü kişilere ait veriler ayıklanarak) yaptırılan inceleme sonucu düzenlenen HTS Analiz ve İnceleme raporuna göre; Jandarma Genel Komutanlığında Üsteğmen olarak görev yapan sanık ...’ın üzerine kayıtlı olan ve aşamalarda kullandığını ikrar ettiği 0531....numaralı telefon hattından, Ankara ilinde askeri öğrenci olduğu ve görev yaptığı dönemde, sabit hat /ankesörlü telefonlardan 2013 ile 2014 yıllarında birçok kez arandığının tespit edildiği, bu aramaların bir çoğunun yine kendisi gibi asker olan şahıslarla ardışık arama şeklinde olduğunun görüldüğü, yine dosya içerisine gelen belgeden sanığın, Gaziantep"te bulunduğu dönemde de 342...no"lu sabit hattan 05.02.2013, 342... no’lu sabit hattan ise 08/03/2013 tarihlerinde arandığının belirlendiği, sanık ile birlikte ardışık arandıkları tespit edilen ... ve ...’un alınan ifadelerinde ise “sanığın adı geçen örgüt içerisinde faaliyet yürütüğüne” yönelik beyanda bulundukları,
Anlaşılmıştır.
Sanık, aşamalarda alınan savunmalarında, söz konusu aramalara ilişkin makul bir açıklama getirememiştir.
Tüm bu açıklamalar karşısında dosya kapsamında somut olay irdelendiğinde;
Hukuka uygun olarak elde edilen (HTS) kayıtlarının incelenmesinde, “sanığın kendi adına kayıtlı ve kullanımında olan 05313681414 numaralı telefon hattının, Ankara ilinde askeri öğrenci olduğu ve görev yaptığı dönemde, sabit hat /ankesörlü telefonlardan 2013 ile 2014 yıllarında birçok kez arandığının tespit edilmesi, bu aramaların bir çoğunun yine kendisi gibi asker olan şahıslarla ardışık arama şeklinde olması, yine sanığın, Gaziantepte bulunduğu dönemde de 342.... no’lu sabit hattan 05.02.2013, 342.... no’lu sabit hattan ise 08.03.2013 tarihlerinde arandığının anlaşılması karşısında, arama sayısı, aramaların periyodik/ardışık olması, aramaların gerçekleştirildiği zaman, konuşma süreleri, sanığın farklı sabit hatlardan aranması, aranmaların makul görünmemesi nazara alındığında, sanığın örgütün iletişim metotlarından olan “ankesörlü/sabit hatlardan aranma” gizli iletişim sistemine dahil olduğu, yine sanık ile birlikte ardışık arandıkları tespit edilen ... ve ...’nun alınan ifadelerinde “sanığın adı geçen örgüt içerisinde faaliyet yürütüğüne” yönelik beyanda bulunmaları dikkate alındığında, mahkemenin sanığın örgüt üyesi olduğuna ilişkin kabulünde bir isabetsizlik olmadığı, yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanık müdafilerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükmün ONANMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 14.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.