10. Hukuk Dairesi 2019/2272 E. , 2020/925 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye
Mahkemesi : Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
Dava, 4/1-c statüsünde bulunan Kurum sigortalısının ölümünün iş kazası olduğunun tespiti, aksine kurum işleminin iptali ile ölüm tarihinden itibaren vazife malullüğü aylığının bağlanması istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalılar vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesindeki beyanında özetle; davacının eşi ..."un İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının İtfaiye Daire Başkanlığı Anadolu Yakası İtfaiye Müdürlüğü ... Grup Amirliğinde itfaiye eri olarak görev yapmakta iken 04.08.2014 - 06.08.2014 tarihleri arasında Şile Karaköy"de yapılmakta olan su üstü arama kurtarma eğitimi esnasında 04.08.2014 tarihinde boğularak vefat ettiğini, davacının vazife malullüğü için Kuruma başvurduğunu, ancak başvurusunun kurum tarafından 20.02.2015 tarihli karar ile 5510 sayılı Yasanın 47/1 fıkrasına göre vazife malullüğü hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığı gerekçesiyle reddedildiğini, oysa müvekkilinin eşinin işinin gereği olarak öğrenmek zorunda olduğu idarece düzenlenen eğitim sırasında iş kazası geçirdiğini, davalı idarenin kararında belirttiği kazanın vazife sırasında meydana gelmediği gerekçesinin hukuka uygun olmadığını, bu nedenle kazanın iş kazası olduğunun tespitiyle, 20.02.2015 tarih, 32792077 sayılı davalı idare işleminin iptalini ve ölüm tarihinden itibaren vazife malullüğü aylığı bağlanmasını talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde; davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir.
Davalı ... vekili cevap dilekçesindeki beyanında özetle; davanın süresi içerisinde açılmadığını, davanın Belediye Başkanlığı açısından husumet yokluğundan reddedilmesini, 5510 sayılı Yasa"nın 13. maddesi ve 47/1 fıkrası hükümleri dikkate alındığında davanın reddi gerektiğini, bu nedenle davanın Belediye yönünden husumet yokluğu sebebiyle reddine, hak düşürücü sürenin dikkate alınmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece
""1-Davanın kabulü ile 04/08/2014 tarihinde meydana gelen kazanın iş kazası olduğunun tespiti ile davalı Kurumun 20/02/2015 tarih ve 32792077/86.339.044 sayılı işlemin iptaline ve davacılara ölüm tarihini takip eden ay başından itibaren aylık bağlanması gerektiğine,"" dair karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı Kurum vekili temyiz dilekçesindeki beyanında özetle; boğulma olayının iş yapılırken veya işin yapılması nedeniyle meydana gelmediğini, kazayla iş arasında uygun neden sonuç bağının bulunmaması nedeniyle iş kazası olarak kabul edilemeyeceğini, yazılı delil olmadan tanık beyanları ile ispat edilmesinin mümkün olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
Davalı ... vekili temyiz dilekçesindeki beyanında özetle; 5510 sayılı Yasa"nın 47. maddesi uyarınca davacının eşinin vazife malulü sayılamayacağını, boğulma olayının iş yapılırken veya işin yapılması nedeniyle meydana gelmediğini, kazayla iş eğitim arasında uygun neden-sonuç bağının bulunmadığını, kazanın iş kazası olarak kabulünün mümkün olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELEMESİ:
Dava, 4/1-c statüsünde bulunan Kurum sigortalısının ölümünün iş kazası olduğunun tespiti, aksine Kurum işleminin iptali ile ölüm tarihinden itibaren vazife malullüğü aylığının bağlanması istemine ilişkindir.
1- Meydana gelen olay neticesinde vefat eden ..., davalı Belediyede itfaiye eri olarak görev yapmakta olup 5510 sayılı Yasanın 4/1-c statüsüne tabi çalışandır. İş kazası halleri 5510 sayılı Kanunun 13. maddesinde düzenlenmiş olup, iş kazası ve meslek hastalığı, mevzuatımızda kısa vadeli sigorta kolları arasında sayılmıştır. 5510 sayılı Yasa ile 4/a statüsünde hizmet akdi ile çalışanlar ve 4/b statüsünde kendi adına bağımsız çalışanlar iş kazası ve meslek hastalığı sigortası kapsamına alınmıştır. Anılan Kanunun 4. maddesinin sondan ikinci fıkrasında "Bu kanunun kısa vadeli sigorta kollarına ilişkin hükümleri bu maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı sayılanlara bu kapsamda oldukları sürece uygulanmaz" denilmek suretiyle 4/c kapsamında çalışanlar kısa vadeli sigorta hükümlerinin uygulandığı iş kazası ve meslek hastalığı kapsamı dışında bırakılmıştır. Dolayısıyla 4/1-c statüsündeki sigortalının maruz kaldığı olay iş kazası olarak nitelendirilemez.
2- 5510 sayılı Yasa"nın 25 ve 26. maddeleri malüllük aylığı bağlama şartlarını düzenlemiştir. Anılan madde; 4/a ve 4/b’li sigortalılar için “...çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az % 60’ını kaybettiği...” Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usulüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu Kurumun Sağlık Kurulunca tespit edilenlerin malul sayılacağı belirtilmiştir.
Anılan Kanun’un 26’ncı maddesinde ise; “Sigortalıya malûllük aylığı bağlanabilmesi için sigortalının;
a)25 inci maddeye göre malûl sayılması,
b)En az on yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak 1800 gün veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malûl olan sigortalılar için ise sigortalılık süresi aranmaksızın 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması,
c)Malûliyeti nedeniyle sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan veya işyerini kapattıktan veya devrettikten sonra Kurumdan yazılı istekte bulunması, halinde malûllük aylığı bağlanır. Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların kendi sigortalılığı nedeniyle genel sağlık sigortası primi dâhil, prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması zorunludur.” hükmü getirilerek, “malullük aylığı” bağlanma şartları düzenlenmiştir.
Diğer taraftan da 5510 sayılı Yasanın 25’inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “….Ancak, sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce sigortalının çalışma gücünün % 60"ını veya vazifesini yapamayacak derecede meslekte kazanma gücünü kaybettiği önceden veya sonradan tespit edilirse, sigortalı bu hastalık veya özrü sebebiyle malûllük aylığından yararlanamaz.” Hükmü ile aylık bağlama engeli öngörülmüştür.
Hal böyle olunca somut olayda davacının eşi sigortalı vefat etmiş olduğundan hak sahiplerine vazife malullüğü aylığı bağlanamayacağı dikkate alınmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
3-Mahkemece davacının talebinin ölüm aylığı isteği olduğu değerlendirmesinde bulunularak, Kurumdan, sigortalı eşin sicil dosyası getirtilmeli, sigortalının ölümünden önce 506, 2926, 2925, 5434 ve benzeri Yasalara tabi sigortalılık sürelerinin bulunup bulunmadığı araştırılmalı, davacı yönünden ölüm aylığı tahsisi için 5510 sayılı Yasanın 32/2-a maddesi dikkate alınmalı, ilgili madde ” Ölüm aylığı;
a) En az 1800 gün malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş veya 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için, her türlü borçlanma süreleri hariç en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, toplam 900 gün malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş,” “...durumda iken ölen sigortalının hak sahiplerine, yazılı istekte bulunmaları halinde bağlanır. Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların hak sahiplerine aylık bağlanabilmesi için ölen sigortalının genel sağlık sigortası primi dahil kendi sigortalılığından dolayı prim ve prime ilişkin her türlü borcunun olmaması veya ödenmesi şarttır.” hükmünü içermekte olduğundan sigortalının madde kapsamındaki şartları gerçekleşip gerçekleşmediği irdelenmeli, davacının Kuruma tahsis için başvuru tarihi gözetilmeli, anılan Kanunun zamanaşımı ve hakkın düşmesi başlıklı 99. maddesinin, "Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, iş kazalarıyla meslek hastalıkları ve ölüm sigortalarından hak kazanılan gelir ve aylıklar, hakkı doğuran olay tarihinden itibaren beş yıl içinde istenmezse zamanaşımına uğrar. Bu durumda olanların gelir ve aylıkları yazılı istek tarihini takibeden aybaşından itibaren başlar.", hükmü ile 5510 sayılı Kanunun, zamanaşımı, hakkın düşmesi ve avans başlıklı 97. maddesinin "Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, iş kazası, meslek hastalığı, vazife malullüğü ve ölüm hallerinde bağlanması gereken gelir ve aylıkların, hakkın kazanıldığı tarihten itibaren beş yıl içinde istenmeyen kısmı zamanaşımına uğrar. Kuruma müracaat etmemenin haklı bir sebebe dayandığını genel hükümlere göre ispat edenler hakkında, yukarıdaki hükümler uygulanmaz...." hükmü gözetilerek, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve hatalı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi kararının HMK"nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan İstanbul Büyükşehir Belediyesi"ne iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 10/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.