3. Hukuk Dairesi 2017/5383 E. , 2018/1243 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen (asıl davada) alacak- (birleşen davada) tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kabulüne;birleşen dava yönünden yeniden karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün,süresi içinde davalı-birleşen davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine;temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra,dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı -birleşen davalı asıl davada; davalı kiraya veren ile davaya konu taşınmazın 5 yıl süre ile kiralanması konusunda anlaştıklarını ve 01.04.2009 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin imzalandığını; bu sözleşmenin 10. maddesinde, kiracı olan kendisinin taşınmazda her türlü tezyinatı yapabileceği ve kira müddeti sonunda hiçbir tazminat talep etmeden yapılan tamiratların bırakılacağının kararlaştırılmasına rağmen, kira süresi dolmadan ilgili taşınmazdan çıkmak zorunda bırakıldığını; kendisinin taşınmaza birtakım onarım,bakım vb. değer artışı sağlayacak tamiratlar, ilgili taşınmaza değer katacak normal ve lüks harcamalar yaptığını; davalı kiraya verenin kötü niyetli olarak ilk kira döneminde kira bedelinin 2 gün geciktirilmesini fırsat bilerek hakkında icra takibi yaptığını,kendisi tarafından ilgili taşınmaza yapılan tüm bakım,onarım ve değer artışına neden olacak eklenti bedellerinin ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2010/172 D.iş sayılı dosyası ile tespit edildiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, kiralanan taşınmaza yaptığı tüm tamirat ve masraflar ile taşınmazda meydana gelen değer artışına ilişkin olarak şimdilik 10.000 TL’nin dava tarihinden itibaren davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş;01.12.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 33.000 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı-birleşen davacı asıl davaya cevabında; davacının davaya konu edilen taşınmaza ilişkin kira bedellerini ödememesi nedeniyle hakkında ilgili kira bedellerinin tahsili ve tahliye talepli icra takibi yaptıklarını,icra takibi sonrasında ... 4.İcra Hukuk Mahkemesi’nde 2009/1346 E.’lı tahliye talepli dava açtıklarını ve bu davada yapılan yargılama neticesinde ise, ilgili taşınmazın tahliyesine karar verildiğini ve bu kararın kesinleştiğini; davacının ilgili taşınmazdan çıkmasına kendi hareketlerinin neden olduğunu; davacının ilgili iş yerini tahliye ederken buraya birtakım zararlar verdiğini,bu nedenle hakkında şikayetçi olduklarını ve bu konuda savcılık tarafından yürütülen soruşturmanın devam ettiğini; ... 4 Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2010/178 E. ‘lı dosyasında yapılan hasar tespitinde ise toplam 6.850 TL bedel belirlendiğini,davacının yaptığı masrafların zaruri masraflar olmadığını savunarak; davanın reddini istemiştir.
Davalı-birleşen davacı birleşen davasında; ilgili taşınmazda ... 4 Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2010/178 E. ‘lı dosyasında belirlenen zarara ilişkin olarak, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 6.850,00 TL’nin davalı-birleşen davacıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı-birleşen davalı, birleşen davaya ilişkin cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkemece;asıl davanın reddine;birleşen davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davacı-birleşen davalı vekili tarafından temyiz edilmesi neticesinde; Yargıtay 6.H.D.’nin 26.01.2015 tarih ve 2014/5558 E. -2015/724 K. sayılı ilamı ile; davacı-birleşen davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile, imalat bedeline ilişkin temyiz itirazları yönünden ise ;‘’...davalı tarafından, tahliyeden sonra kiralananın eski hale getirilmesi istenmeden kiralanan olduğu şekilde kabul edilip yeniden kiraya verildiğinden, yapılan imalatları davalının benimsediğinin kabulü ile davalı kiraya verenin mal varlığında zorunlu ve faydalı masraflar yönünden sebepsiz zenginleşme meydana getirdiğinin kabulü gerektiği,bu durumda davacının kiralanana yaptığı zorunlu ve faydalı imalat bedelini istemeye hakkı olduğu,mahkemece davacının taleple ilgili delillerinin değerlendirilip yapılan imalatların hangilerinin zorunlu ve faydalı masraflar olduğunun,hangilerinin tezyinat masrafları olduğunun belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği...’’ gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak, yapılan yargılama neticesinde ise;birleşen aynı mahkemenin 2011/971-623 E-K. sayılı dosyasında verilen karar Yargıtay onamasından geçerek kesinleşmiş olduğundan bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına;asıl dava dosyasında davacı ... tarafından davalı ... aleyhine açılan davanın kabulü ile; 33.000,00.TL" nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... ‘dan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı-birleşen davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Uyuşmazlık; asıl davada kiralanan taşınmaza yapılan imalat bedellerinin tahsili;birleşen davada ise,hor kullanma tazminatı istemine ilişkindir.
Islah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini, bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan ve karşı tarafın onayını gerektirmeyen bir yoldur. HMK" nun 176. Maddesinde ıslah; “taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir" olarak tanımlanmıştır.
Aynı Kanun"un müteakip 177.maddesinde ise, ıslahın tahkikata tabi olan davalarda tahkikat bitinceye kadar yapılabileceği öngörülmüş olduğundan ve temyiz faslında da, bozmadan sonra dahi ıslahın olanaklı bulunduğuna dair açık veya örtülü bir hüküm yer almadığından, Kanunun bu olanağı bir devre ve zaman ile sınırlandırdığı kabul edilme ve bu nedenle bozmadan sonra ıslahın mümkün olmadığı sonucuna varılması zorunludur.
Nitekim, 04.02.1948 gün ve 1948-3 Esas, 1944-10 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; "ıslah" ın; Hukuk Muhakemeleri Kanununun 177. maddesinin açık hükmü dairesinde tahkikat ve yargılama bitinceye kadar yapılabileceği Yargıtay"ca hüküm bozulduktan sonra bu yoldan faydalanmanın mümkün olamayacağı açıklanmış, 06.05.2016 gün ve 2005/1 Esas 2006/1 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile de; "bozma kararı sonrası ıslah yapılamayacağı ve 04.02.1948 gün ve 04.02.1948 gün ve 1944/10 Esas 1948/3 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının değiştirilmesinin gerekmediğine” karar verilmiştir.
Yine, Hukuk Genel Kurulunun 15.3.2006 tarih ve 2006/9-21E-2006/72K sayılı kararı ile; Mahkemece tüm deliller toplanıp, bilirkişi incelemesi yaptırılıp ve dosya esas yönünden de karar vermeye hazır hale getirildikten sonra yerel mahkemece verilen karar Yargıtay Dairesince bozulmuş ve bozmadan sonra da herhangi bir tahkikat yapılmamışsa artık ıslahın açıklanan nedenlerle kabulünün mümkün olmayacağı belirtilmiştir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise;mahkemenin 11.09.2013 tarihli ilk kararının Yargıtay 6.H.D.’nin 26.01.2015 tarih ve 2014/5558 E. -2015/724 K. sayılı ilamı ile bozulması sonrasında mahkemece bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edildiği,bozma ilamı çerçevesinde inşaat mühendisi bilirkişiden 24.11.2015 tarihli ikinci ek raporun alındığı,bu rapor sonrasında ise davacı-birleşen davalı vekilinin 01.12.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 10.000 TL’den 33.000 TL’ye ıslah ettiği,mahkemece de alınan 24.11.2015 tarihli ikinci ek rapor ve davacı-birleşen davalı vekilinin 01.12.2015 tarihli ıslah dilekçesi dikkate alınmak suretiyle asıl davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.Ancak,yukarıda da ayrıntısı ile ifade edildiği üzere bozmadan sonra ıslah yapılamayacağından,mahkemece asıl dava yönünden bu husus gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.
2- ) Bozma nedenine göre davalı-birleşen davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı-birleşen davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalı-birleşen davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alının temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.02.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.