Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/5453
Karar No: 2020/920
Karar Tarihi: 10.02.2020

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2018/5453 Esas 2020/920 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2018/5453 E.  ,  2020/920 K.

    "İçtihat Metni"

    Bölge Adliye
    Mahkemesi : Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi

    Dava, hizmet ile sigorta başlangıç süresinin tespiti istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davacı vekili ile davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın davacı vekili ile davalı Kurum vekili tarafından istenilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM:
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalıya ait işyerinde 08.03.1989-26.6.1997 tarihleri arasında belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalıştığını, 08.03.1989 tarihinde davalı şirketin yan kuruluşu olan ... Kimya Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından davacının işe giriş bildiriminin yapıldığını, 1989 yılında davacının işe giriş bildirgesinin işveren tarafından Kuruma verildiğini, işe giriş bildirgesinin ... Kimya Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından verildiğini, söz konusu şirketin davalı ... Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin yan kuruluşu olduğunu, bu şirketler arasında organik bağ bulunduğunu, 26.6.1997 tarihinde imalatın düştüğü gerekçesiyle davacının yasal hakları verilmeden iş sözleşmesinin davalı şirket tarafından feshedildiğini, bunun üzerine 1997 yılında davacı tarafından işçilik alacaklarının tahsili amacıyla dava açıldığını, İstanbul 7. İş Mahkemesi’nin 02.03.2000 tarihli 1997/764 Esas ve 2000/178 Karar sayılı kararıyla davacının 11.10.1990-26.6.1997 tarihleri arasında davalı şirkette çalıştığını kabul ederek işçilik alacaklarının hüküm altına aldığını, kararın Yargıtay tarafından onanarak kesinleştiğini, davacının 7 yıl çalışmasına rağmen kısa bir süreliğine bildiriminin yapıldığını belirterek davacının davalıya ait işyerinde 08.03.1989-26.6.1997 tarihleri arasında çalıştığının tespiti ile sigorta başlangıç süresinin tespitini talep ettiği görülmüştür.
    II-CEVAP:
    Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı işyerinin 01.04.1970 tarihi itibariyle 5510 sayılı Yasa kapsamına alındığını ve 30.4.1970 tarihi itibariyle kanun kapsamından çıkarılmış bulunduğunu, davanın hak düşürücü süre yönünden reddinin gerektiğini, dava konusu işin niteliği, devamlılık gösterip göstermediğinin dikkate alınarak ücret konusunun titizlikle araştırılması gerektiğini, Kurumun resmi kayıtlarının incelenerek salt tanık anlatımlarına dayalı hüküm verilmemesi gerektiğini, davacının işyerinde devamlı olarak hizmet akdiyle çalışmış olduğunu tanık beyanları dışında resmi, yazılı ve sağlıklı deliller ile ispatlaması gerektiğini, hizmetin geçtiği iddia edilen sürede işyerinin 506 sayılı Yasa kapsamına girip girmediğinin araştırılması gerektiğini, hizmet akdiyle davalı işverene bağlı olarak fiilen çalışıldığının ispatlanması gerektiğini, davanın reddini talep etmiştir.
    Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın 5 yıllık hak düşürücü süre geçtiğinden reddinin gerektiğini, kaldı ki Hukuk Genel Kurulu’nun kararının da bu yönde olduğunu, davacının belirttiği kıdem ve ihbar tazminatı talebi ile 16 yıl önce açılan dava dosyasının tetkikinden de görüleceği üzere davacının hamaliye gibi devamlılık arz etmeyen bazı işler için zaman zaman çağrıldığını ve ücretinin de bu tür çalışmalar için gider pusulası ile ödendiğini ve tüm çalışmaların ... firmasına ait işyerinde ifa edildiğini ortaya koyduğunu, 5.11.1997 tarihli davalı şirketin İnsan Kaynakları Departmanı görevlisi ...’ın Av. Dr....’a gönderdiği bilgilendirme yazısında da davacının ‘...’tan talep geldikçe iş oldukça çağrıldığını ve günlük yevmiye hesaplanarak gider pusulası karşılığı ödeme yapıldığını’ belirttiğini, bir an için davacının işçi statüsüne sahip olduğu kabul edilse dahi sosyal güvenlik merkezinden dosyası celp edildiğinde çalışma kaydı bulunan işverenin davalı şirket olmadığının açıkça ortaya çıkacağını, davacı taraf ile davalı şirket arasında herhangi bir iş ilişkisi bulunmadığını, her ne kadar 7. İş Mahkemesi’nin 02.03.2000 tarihli ve 1997/764 esas 2000/178 sayılı kararda bilirkişi raporuna istinaden davacının davalının işyerinde çalıştığı kanaatine varılmış ise de her iki davanın hukuki sebepleri, talep edilen hususlar bakımından kesin bir farklılık gösterdiğini, kaldıki ticaret sicil kayıtlarından davalı şirket ile ... Kimya San. A.Ş.’nin kayıtları celbedildiğinde ortada birbirinden ayrı iki hükmü şahsiyet bulunan iki ayrı şirketin mevcut olduğunun açıkça ortaya çıkacağını, davanın reddini talep ettiği görülmüştür.
    III-MAHKEME KARARI:
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    Mahkemece
    ""Davanın kısmen kabulü ile
    1-Davacının sigorta başlanığıç tarihinni 08/03/1989 olarak tespitine,
    2-Süreye ilişkin hizmet tespitini talebinin hak düşürü süre nedeniyle reddine,"" dair karar verilmiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, davacı vekili ile davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davacı vekili tarafından verilen temyiz dilekçesi ile özetle, tarafları aynı olan İstanbul 7. İş Mahkemesi"nin 1997/764 Esas, 200/178 Karar sayılı kararı ile işçi alacaklarına hükmedildiği, kararın Yargıtay tarafından onanarak kesinleştiği, Ticaret Sicil kayıtlarının ... A.Ş. ile Pharma Vision A.Ş. arasındaki organik bağı doğruladığı, tanıkların çalışmayı ve organik bağı doğruladığı, 1989-1997 yılları arasında müvekkilinin davalı şirkette kesintisiz çalıştığının ispatlandığı, İntek Tekstilde çalışması olmadığı gerekçeleriyle ilk derece mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
    Davalı kurum vekili tarafından verilen temyiz dilekçesi ile özetle, sigortalılık başlangıcının 08/03/1989 tarihi olarak tespitinin hatalı olduğu, çalışmanın fiili ve eylemli olduğunun ispatlanamadığı, davacının iddia ettiği dönemde sürekli ve kesintisiz çalıştığına ilişkin bir belge olmadığı, kurum kayıtlarının asıl olduğu, dava konusunun kamu düzenini ilgilendirdiği, kurumun davanın açılmasına sebebiyet vermediği gerekçeleriyle ilk derece mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELEMESİ:
    Dava, hizmet ile sigorta başlangıç süresinin tespiti istemine ilişkindir.
    Davanın yasal dayanağını (mülga) 506 sayılı Kanun"un 79/10. maddesi oluşturmaktadır. Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalı, diğer taraftan, 506 sayılı Kanun"un 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi, ya da çalışmaların Kurumca tespit edilmesi hâlinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihi de kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden, hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
    Somut olayda,
    a) davalı şirket ile davacı adına bildirim yapılan dava dışı şirketler arasında organik bağın olmaması, hizmet tespiti talebinin davalı şirketten istenmesi karşısında hak düşürücü süre yönünden verilen karar isabetli olmasına rağmen,
    b)dava dışı ... Kimya Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından davacı adına 08.03.1989 tarihli işe giriş bildirgesi verilmesi ve bu tarihten itibaren 53 günlük çalışmasının Kurum"a bildirilmiş olması dikkate alınınca sigorta başlangıç süresinin tespiti hakkında karar verilmesinde hukuki yararın olmadığı gözetilmeyerek yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O hâlde, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile davalı kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 10.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi