Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/9717
Karar No: 2018/1241
Karar Tarihi: 19.02.2018

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/9717 Esas 2018/1241 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2016/9717 E.  ,  2018/1241 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesi kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı, şirketleri ile davalı şirket arasında 19/01/2012 tarihinde adi ortaklık sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmenin konusunu "... şirketinin ..."de tescilli ekli sözleşmesi bulunan ... Gemi Acenteliği ... 2012 yılı sonuna kadar Aliağa"dan Manisa İndesit firmasına nakledilecek 20 kont"lerde Polystrene ürünlerin taşınması ve yanında Türkiye sınırları içinde her türlü polystrene ürün taşınmasına ilişkin damperli, rotary valflı, ekipmanlı dorselerle adi ortaklığa ait çekicilerle nakledilmesi.." işinin oluşturduğunu; sözleşmenin 4. maddesine göre, nakliye için yapılan giderler düşüldükten sonra hak edişten kalan kar ve zararın her iki ortak arasında % 50-%50 oranında paylaşılmasının öngörüldüğünü, sözleşmeye göre nakliye işlerinin damperli, rotary valflı, ekipmanlı dorselerle adi ortaklığa ait çekicilerle yapılması zorunlu olduğundan ortaklığa alınmasına karar verilen kamyon ve dorselerin kendi şirketleri tarafından verilen paralarla alındığını, davalının bu alım nedeniyle kendileri tarafından ödenen bedellerin % 50"sini karşılaması gerekirken buna ilişkin bedelleri karşılamadığını; ayrıca, sözleşmeye aykırı olarak kendilerinin bilgisi dışında dava dışı Vestel şirketinin polystrene ürünlerinin nakliyesini de yaptığını ve tahsil edilen nakliye bedellerinden kendilerine ödeme yapmayarak tüm tahsilatı kendi uhdesine geçirdiğini, sözleşme dışı yapılan taşımacılığı tespit etmeleri sonrasında ... 3. Noterliği’nden 19/09/2013 tarihinde keşide edilen 10118 sayılı ihtarname ile taşıma işinden elde edilen karın % 50"sinin taraflarına ödenmesinin davalıdan istendiğini,davalı tarafın yanıt olarak ... . Noterliği’nden 25/09/2013 tarih ve 16650 sayılı olarak keşide ettiği ihtarname ile adi ortaklık adına taşıyıcılar ile polystrene taşımacılığı yapılmadığını; ancak, bundan sonra alınacak tüm araçların adi ortaklık adına olacağı ve karın % 50"sinin kendilerine verileceği konusunda bir zorunluluk olmadığını beyan ettiğini; böylece, davalının dolaylı olarak adi ortaklık dışında polystrene taşımacılığı yaptığını da kabul ettiğini ileri sürerek; adi ortaklık dışı sağlanan karın % 50"sinin taraflarına ödenmesine,keza ortaklığa alınan ve bedelleri kendileri tarafından ödenen araç bedellerinin hesaplanması ile,davalıdan katılım payı oranında tahsiline karar verilmesine ve şimdilik 10.000 TL kar payının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı , taraflar arasında imzalanan adi ortaklık sözleşmesi kapsamındaki ortaklık için ... plakalı çekici ve ... plakalı dorsenin ortak olarak satın alındığını, ortaklık konusu ... Gemi Acenteliği ... ve Indesit fabrikası polystrene taşımacılığının ortak yapıldığını ve halen de yapılmaya devam edildiğini, adi ortaklık adına alınan ... plakalı çekici ve ... plakalı dorsenin satın alma bedeli ödemelerinde kendilerinin davacıdan daha fazla ödeme yaptığını; ayrıca, kendilerinin satın aldığı yeni bir çekici ve treylerle Vestel firmasına taşımacılık işi yaptıkları yönündeki iddianın doğru olduğunu; ancak, bunun adi ortaklık sözleşmesinin konusu olan polystrene taşımacılığını içermediğini, adi ortaklık adına yapılan polystrene taşımacılığından elde edilen hasılat ve giderler dökümü konusunda açıklamalarda bulunarak net karın % 50"si karşılığı davacıya 133.894,60-TL ödendiğini, bu şekli ile davacı şirkete hak ettiğinden de fazla ödeme yapıldığını savunarak; davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece;davanın kabulü ile,10.000 TL"nin davalı ... Hafriyat Taah. Tic. San. Ltd. Şti"den alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş,hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava;adi ortaklığın tasfiyesi ve alacak istemlidir.
    Adi ortaklık sözleşmesi; geçerlilik şekli olarak, herhangi bir şekle bağlı değildir. Ancak, ispat şekli bakımından yasal delillerle kanıtlanması gerekir.
    Ayrıca, adi ortaklık ilişkisinde; bir ortak tarafından açılan alacak talebi, ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemini de kapsar.
    Somut olayda; taraflar arasında dosya kapsamında da yer alan 19/01/2012 ‘’adi ortaklık taşıma sözleşmesi’’ başlıklı sözleşme ile, ‘’Polystrene ürünlerin taşınması ve yanında Türkiye sınırları içinde her türlü polystrene ürün taşınmasına ilişkin damperli, rotary valflı, ekipmanlı dorselerle adi ortaklığa ait çekicilerle nakledilmesi "" işine ilişkin olarak adi ortaklık ilişkisinin kurulduğu sabittir. Davacı eldeki dava ile, davalının adi ortaklık ilişkisi dışında elde ettiği karın %50 ile birlikte, ortaklık için alındığını ve tüm bedellerinin kendileri tarafından ödendiğini iddia ettiği araç bedellerinin hesaplanması suretiyle davalıdan katılım payı oranında tahsilini istemekte ve kar payını talep etmekte olduğundan, artık taraflar arasındaki ortaklık ilişkisinin sona erdiğinin kabulü gerektiği kuşkusuzdur.Bu noktada ise,taraflar arasındaki ortaklık son bulduğuna göre tasfiyenin de mahkemece bizzat yapılması gerekir.
    Adi ortaklık ilişkisi, TBK"nın 639.maddesinde sayılan sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ile sona erer. Bu şekilde ortaklığın sona ermesinin başlıca iki sonucu ortaya çıkar. Bunlardan ilki, yöneticilerin görevlerinin sona ermesi, diğeri de ortaklığın tasfiyesidir.
    Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleriyle alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır.
    Tasfiye usulünü düzenleyen TBK"nın 644.maddesi gereğince; ortaklığın sona ermesi hâlinde tasfiye, yönetici olmayan ortaklar da dâhil olmak üzere, bütün ortakların elbirliğiyle yapılır. Ancak, ortaklık sözleşmesinde, ortaklardan biri tarafından kendi adına ve ortaklık hesabına belirli bazı işlemlerin yapılması öngörülmüşse, bu ortak, ortaklığın sona ermesinden sonra da o işlemleri tek başına yapmak ve diğerlerine hesap vermekle yükümlüdür.
    Ortaklar, tasfiye işlerini yürütmek üzere tasfiye görevlisi atayabilirler. Bu konuda anlaşamamaları hâlinde, ortaklardan her biri, tasfiye görevlisinin hâkim tarafından atanması isteminde bulunabilir.
    Tasfiye görevlisine ödenecek ücret, sözleşmede buna ilişkin bir hüküm veya ortaklarca oy birliğiyle verilmiş bir karar yoksa tasfiyenin gerektirdiği emek ile ortaklık malvarlığının geliri göz önünde tutularak hâkim tarafından belirlenir ve ortaklık malvarlığından, buna imkân bulunamazsa, ortaklardan müteselsilen karşılanır. Tasfiye usulüne veya tasfiye sonucunda her bir ortağa dağıtılacak paya ilişkin olarak doğabilecek uyuşmazlıklar, ilgililerin istemi üzerine hâkim tarafından çözüme bağlanır.
    Aynı yasanın kazanç ve zararın paylaşımı başlıklı 643. maddesi gereğince; ortaklığın borçları ödendikten, ortaklardan her birinin ortaklığa verdiği avanslarla, ortaklık için yaptığı giderler ve koymuş olduğu katılım payı geri verildikten sonra bir şey artarsa, bu kazancın ortaklar arasında paylaştırılır. Ortaklığın, borçlar, giderler ve avanslar ödendikten sonra kalan varlığı, ortakların koydukları katılım paylarının geri verilmesine yetmezse, zarar ortaklar arasında paylaşılır.
    Katılım payı olarak bir şeyin mülkiyetini koyan ortak, ortaklığın sona ermesi üzerine yapılacak tasfiye sonucunda, o şeyi olduğu gibi geri alamaz; ancak koyduğu katılım payına ne değer biçilmişse, o değeri isteyebilir. Bu değer belirlenmemişse, geri alma, o şeyin katılım payı olarak konduğu zamandaki değeri üzerinden yapılır.( TBK" nun 642. md.)
    Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, her ortağın kazanç ve zarardaki payı, katılım payının değerine ve niteliğine bakılmaksızın eşittir. Sözleşmede ortakların kazanç veya zarara katılım paylarından biri belirlenmişse bu belirleme, diğerindeki payı da ifade eder. Bir ortağın zarara katılmaksızın yalnız kazanca katılacağına ilişkin anlaşma, ancak katılma payı olarak yalnızca emeğini koymuş olan ortak için geçerlidir.
    Hal böyle olunca mahkemece; ortakların anlaşarak tasfiye memuru belirlemelerini istemek; bu konuda anlaşamamaları halinde tasfiye işlemini gerçekleştirecek, ortaklığın faaliyet alanına göre konusunda uzman bir kişiyi tasfiye memuru olarak resen atamak olmalıdır.
    Bundan sonra ise, tasfiye işlemleri; hakim tarafından öngörülecek üçer aylık (uyuşmazlığın mahiyetine göre süreler uzatılıp kısaltılabilir) dönemlerde tasfiye memuru tarafından 3 aşamada gerçekleştirilmelidir.
    Birinci aşamada; ortaklığın sona erdiği tarih itibariyle ortaklığın tüm malvarlığı (aktif ve pasifi ile birlikte) belirlenmeli, yönetici ve idareci ortaktan ortaklık hesabını gösterir hesap istenmeli, verilen hesapta uyuşmazlık çıktığı takdirde, taraflardan delilleri sorularak toplanmalı, tasfiye memurunun belirlediği malvarlığı bilançosu taraflara tebliğ edilmeli, bu husustaki itirazları da karşılanıp, toplanacak delillere göre değerlendirilmelidir.
    İkinci aşamada; ortaklığın malvarlığına ilişkin satış ve nakde çevirme işlemi (TMK"nın 634. vd. maddelerinde düzenlenen resmi tasfiye işlemi kıyasen uygulanmak suretiyle) gerçekleştirilmeli, şayet bu mallar mevcut değilse değerleri bilirkişi marifetiyle saptanmalıdır.
    Üçüncü ve son aşamada ise; yukarıdaki işlemler sonucu oluşan değerden, öncelikle ortaklığın borçları ödenmeli ve ortaklardan her birinin, ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve katılım payı geri verilmeli, bundan sonra bir şey artarsa, bu kazanç veya (ortaklığın, borçlar, giderler ve avanslar ödendikten sonra kalan varlığı, ortakların koydukları katılım paylarının geri verilmesine yetmezse) zarar da belirlenerek ortaklara paylaştırılmak üzere son bilanço düzenlenmelidir.
    Bu aşamalardan sonra ise; tasfiye memurunun yaptığı tasfiye işleminin sonuç bilançosuna göre hakim, (HMK"nun 297.maddesi uyarınca) tarafların hak ve yükümlülüklerini saptayıp, tasfiye işlemini sonlandırmalı ve bu doğrultuda hüküm oluşturmalıdır.
    O halde, mahkemece; bütün bu açıklamalar ışığında, uyuşmazlığın; yukarıda açıklanan maddeler halinde belirtilen sıra ve yöntem izlenerek çözüme kavuşturulması suretiyle hasıl olacak sonuç dairesinde hüküm tesis edilmesi gerekirken,bu şekilde bir inceleme ve değerlendirme yapılmadan eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
    19.02.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi